Blog
16. Yüzyıl Avrupası’nın Kokusu Yeniden Yaratılıyor
16. Yüzyıl Avrupası’nın Kokusu Yeniden Yaratılıyor
Araştırmacılar benzersiz bir proje için parfümcüler ve müzeler ile bir araya geldi: Avrupa’nın 16. ve 20. yüzyıllar arasında nasıl koktuğunu anlamak.
Günümüzde bir Avrupa sokağı; kahve, taze pişmiş ekmek ve sigara gibi kokabilir ama yüzlerce yıl önce nasıl kokuyordu? Üç yıllık ‘Odeuropa’ adlı projenin bir parçası olarak araştırmacılar, Avrupa’nın tüm eski kokularını bulmak ve hatta bu eski koku ortamlarının bazılarını yeniden yaratmak istiyor. Bunlardan bazıları; kuru tütün kokusu, şifalı bitkiler ve kötü kokulu kanalların kokuları.
Bunu yapmak için, önce yedi farklı dilde yazılmış tarihi metinleri herhangi bir koku tanımlaması için taramak üzere eğitilecek yapay zeka geliştirecekler. Yapay Zeka ayrıca metinlerdeki aromatik olabilecek nesnelerin görüntülerini tespit etmek için eğitilecek.
Ekip daha sonra bu bilgileri, Avrupa’nın geçmişinden gelen kokuların çevrimiçi ansiklopedisini oluşturmak amacı ile kullanacak.
Amsterdam, The Vrije Üniversitesi’nde bir kültür tarihi profesörü olan proje lideri Ingeer Leemans’ın Odeuropa websitesinde yer alan bir gönderisine göre, “Koku Mirası Ansiklopedisi” belirli kokuların anlamlarını içerecek ve kokuların, yerlerin ve koku alma uygulamalarının ardındaki hikayelerin izini sürecek. “Bu veri tabanı, Avrupa’nın koku mirası için bir arşiv haline gelecek ve gelecek nesillerin kokulu geçmişe erişmesine ve bu geçmiş hakkında bilgi edinmesine olanak sağlayacak.”
Araştırmacılar daha sonra eski kokuları yeniden yaratmak ayrıca kokuların müzelerde ve diğer tarihi mekanlarda nasıl sergileneceğini bulmak için kimyagerler ve parfüm üreticileri ile çalışacaklar.
Odeuropa’yı tanıtan bir videoda, Odeuropa ekibinin bir parçası, İngiltere Cambridge’deki Anglia Ruskin Üniversitesi’nde tarih öğretim üyesi olan William Tullett, “Benim için tütün gerçekten Avrupa tarihi ve mirasının merkezi bir kokusu; bu sıcak, dumanlı, keskin bir koku ama elbette tek bir koku değil çünkü parfümcüler, tütüncüler ve bakkallar tütün kokusunu yaymak için her türlü yolu denediler.” dedi.
Ruskin, ansiklopedinin, doktorlar gibi kokunun önemli olduğu kişilerin açıklamalarını da içereceğini söylüyor. Ansiklopediye dahil edilecek diğer kokuların, insanların vebadan korunmak için kullandıkları biberiye gibi bitkiler ya da nöbet, bayılma durumları için ‘kokulu tuzlar’ olduğunu da söylüyor.
Ancak tarih ilginç ve hoş kokularla doluyken, kötü kokularla da dolu.
Amsterdam, The Vrije Üniversitesi’nde bir koku tarihçisi ve Odeuropa ekibinin üyesi olan Caro Verbeek, “Seyircinin (‘odience’) kokmuş bir kanal gibi bir dizi kokuyla tanışmasını özellikle ilginç buluyorum. Bugün koku almakla nasıl bir ilişki kurduğumuz konusunda bizi daha da bilinçlendirecek ve geçmişte farklı kokular beğenilmişti.” diyor.
Kötü kokuların da geçmişi var ve neyin hoş neyin kötü koktuğuna dair algımız değişti. Verbeek’in aktardığı üzere örneğin, vücut kokuları ancak 20. yüzyılın başında endüstriyel üretimin daha düşük sosyal sınıflar için parfüm ve sabun sunmasıyla tabu haline geldi. “Hayvan gübresi, 1900’lü yıllarda yazarlar tarafından yüceltildi çünkü kırsal kesime duyulan özlemi ifade ediyordu, ancak aynı zamanda ‘kokusuz’ ve ‘medeni’ burjuvazi için bir dehşet ifade etmekteydi.” diyor.
Verbeek, mevcut teknoloji ile hemen hemen her kokunun sentezlenebileceğini ve projenin daha zor kısmının kokuların tanımlarını bulmak olacağını, çünkü insanların genelde onlar hakkında konuşmadığını ve yazmadığını söylüyor.
Koku günlük yaşamımızda merkezi bir rol oynuyor, hatta uzun zamandır unutulmuş anıları uyandırma yeteneği ile kendi geçmişimize karşı güçlü bir zaman makinesi gibi davranıyor. Ancak aynı zamanda başkalarının hikayelerini anlatmada da önemli bir araç.
Verbeek, “Koku, geçmişe dil ve görüntülerden çok daha samimi, doğrudan ve duygusal bir şekilde erişmemizi sağlıyor.” diyor.
2,8 milyon avroluk (3,3 milyon dolar) hibe temelli proje Ocak ayında başlayacak.
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >