Blog
Neden Tüm Primatlar İnsanlara Evrilmedi?
Neden Tüm Primatlar İnsanlara Evrilmedi?
Biz dünyanın dört bir yanına göç ederken, tarımı icat ederken ve Ay’ı ziyaret ederken, en yakın yaşayan akrabalarımız olan şempanzeler, meyve yedikleri ağaçlarda kaldılar.
Modern şempanzeler modern insanlardan daha uzun bir süredir var (en son tahminlere göre Homo sapiens için 300.000’e kıyasla 1 milyon yıldan az bir süredir varlar), ancak 6 milyon veya 7 milyon yıldır ayrı evrim yollarındayız. Şempanzeleri kuzenlerimiz olarak düşünürsek, son ortak atamız sadece iki yaşayan torunuyla büyük, büyük büyükanne gibidir.
Ama bu büyükannenin evrimsel yavrularından biri neden diğerinden daha fazlasını başarmaya devam etti?
Washington’daki Smithsonian Enstitüsü’nden paleoantropolog Briana Pobiner, “Diğer primatların insanlara dönüşmemesinin nedeni, gayet iyi durumda olmaları.” diyor.
Bugün Uganda’daki dağ gorilleri, Amerika’daki uluyan maymunlar ve Madagaskar’daki lemurlar da dahil olmak üzere tüm primatlar, doğal yaşam alanlarında gelişebileceklerini kanıtladılar.
California Üniversitesi’nde antropoloji profesörü olan Lynne Isbell, “Evrim bir ilerleme değildir. Bu organizmaların mevcut ortamlarına ne kadar iyi uyduklarıyla ilişkili.” diyor.
Evrimi inceleyen bilim insanlarının gözünde, insanlar diğer primatlardan daha fazla “evrimleşmedi” ve biz kesinlikle evrim oyunu adı verilen şeyi kazanmadık. Aşırı adaptasyon, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için çok farklı ortamları manipüle etmesine izin verirken, bu yetenek insanları evrimsel merdivenin tepesine koymak için yeterli değil.
Mesela karıncaları ele alalım. Isbell, “Karıncalar bizden daha fazla başarılı. Dünyada insanlardan çok daha fazla karınca var ve yaşadıkları yerlere iyi adapte olmuşlar.” diyor.
Karıncalar yazıyı geliştirmemiş olsalar da (biz var olmadan çok önce tarımı icat etmişlerdi) çok başarılı böcekler. Sadece insanların umursadığı her şeyde açıkça mükemmel değiller.
Pobiner, “En iyinin, en güçlü ya da en hızlı olduğuna dair bir fikre sahibiz, ancak evrimsel oyunu kazanmak için tek yapmanız gereken hayatta kalmak ve çoğalmak.” diyor.
Atalarımızın ortak atadan ayrılışı buna iyi bir örnek. İnsanlar veya şempanzeler için tam bir fosil kaydımız olmasa da, bilim insanları, ileride insan ve şempanze soylarına ayrılacak olan nesli tükenmiş türler hakkında bilgi edinmek için fosil kanıtlarını canlı primatlardan toplanan genetik ve davranışsal ipuçlarıyla birleştirdiler.
Isbell, “Bunun kalıntılarına sahip değiliz ve eğer bir gün bulursak onu insan soyuna kesin olarak yerleştirip yerleştiremeyeceğimizden emin değilim.” diyor. Bilim insanları, bu yaratığın bir insandan daha çok bir şempanze gibi göründüğünü düşünüyor ve muhtemelen zamanının çoğunu, zemine dokunmadan ağaçtan ağaca atlayacak kadar yoğun ormanların gölgesinde geçiriyordu.
Araştırmacılar, insan atalarının yerde daha fazla zaman geçirmeye başladığında, kendilerini ortak atadan ayırmaya başladığını düşünüyorlar. Belki de atalarımız yeni yaşam alanlarını araştırırken yiyecek arıyordu.
Isbell, “Şempanzelerle ortak atalarımızdan sapan en eski atalarımız, hem ağaçlara tırmanmak hem de yerde yürümek konusunda usta olmalıydı.” diyor.
Daha yakın zamanda – belki 3 milyon yıl önce – bu ataların bacakları daha uzunlamasına büyümeye başladı ve ayak baş parmakları öne doğru döndü ve çoğunlukla tam zamanlı yürüyen canlılar olmalarına izin verdi.
“Habitat seçimindeki bazı farklar muhtemelen ilk dikkate değer davranış değişikliği olmalıydı. İki ayak üzerinde yürümeyi devam ettirebilmek için, atalarımız gölge olmayan habitatlara gireceklerdi. Ağaçların daha geniş alanlara yayıldığı yerlerde daha çok yerde zaman geçirmek zorunda kalacaklardı.”
Bundan sonrası zaten insanın evrimsel tarihi. Şempanzelere gelince, sadece ağaçlarda kalmaları, evrimleşmeyi bıraktıkları anlamına gelmiyor.
2010 yılında yayınlanan genetik bir analiz, şempanze atalarının 930.000 yıl önce bonobolardan ayrıldığını ve üç canlı alt türün atalarının 460.000 yıl önce ayrıldığını gösteriyor.
Pobiner, “Şempanze olmakta iyi bir iş çıkarıyorlar. Hala ortalıktalar ve yaşam alanlarını yok etmediğimiz sürece, muhtemelen uzun yıllar daha yaşayacaklar.” diyor.
Live Science. 14 Temmuz 2019. Grant Currin.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >