Blog
2021 Mayıs Ayının En Önemli 10 Arkeoloji Haberi
Mayıs ayında Türkiye’de ve dünyada yapılmış en ilginç ve önemli arkeolojik keşifleri bu listede derledik.
Mayıs ayında Türkiye’de ve dünyada yapılmış en ilginç ve önemli arkeolojik keşifleri bu listede derledik.
10- Afrika’daki Mağara, 1.8 Milyon Yıl Önce İnsanların Eviydi
Yapılan incelemelere göre, artık insan atalarımızın 1,8 milyon yıl önce Wonderwerk Mağarası’nda basit Oldowan taş aletler yaptığını güvenle söyleyebiliriz.
Dünyadaki birkaç alan, milyonlarca yılı kapsayan devamlı bir arkeolojik kayıt sağlıyor. Güney Afrika’daki Kalahari Çölü’nde yer alan Wonderwerk Mağarası da bu nadir alanlardan biri. Afrikaans dilinde “mucize” anlamına gelen ismi ile Wonderwerk Mağarası, potansiyel olarak dünyadaki en erken mağara kullanımına işaret ediyor ve prehistorik insanlar arasında ateş kullanımı ile alet yapımına dair en erken izlerden bazılarını barındırıyor.
9- Roma’daki Bir Mağarada Dokuz Neandertal Kalıntısı Bulundu
Arkeologlar, mağarada bulunan Neandertallerin çoğunun sırtlanlar tarafından öldürüldüğüne ve ardından mağaraya sürüklendiğine inanıyor.
Kalıntılar yedi yetişkin erkeğe ve bir kadına, diğeri ise genç bir çocuğa ait. Uzmanlar, bireylerin farklı dönemlerde yaşadığına inanıyor. Bazı kemikler 50.000 ila 68.000 yıl kadar eski olabilirken, en eski kalıntıların 100.000 yaşında olduğuna inanılıyor. Uzmanlar, bireylerin farklı dönemlerde yaşadığına inanıyor. Bazı kemikler 50.000 ila 68.000 yıl kadar eski olabilirken, en eski kalıntıların 100.000 yaşında olduğuna inanılıyor.
8- İrlanda’da Tunç Çağ’a Ait El Değmemiş Bir Mezar Keşfedildi
İrlanda’daki bir çiftlikte toprak düzenlemesi yapan işçiler tarafından, 3.000 yıldan daha eski olduğu düşünülen bir mezar keşfedildi.
Arkeologlar, Kerry bölgesindeki Dingle Yarımadası’nda yer alan mezarın “el değmemiş” olduğunu ve içinde bulunan oval şekilli gizemli taş gibi olağandışı özelliklerinden bazılarının, mezarı, antik dönemde ölü gömmenin erken örneklerinden biri haline getirdiğini söylüyor. Arkeologlar mezarın 2.500 ila 4.000 yıl önceye yani İrlanda’da Tunç Çağı’nın yaşandığı döneme ait olduğunu tahmin ediyor. Fakat mezarın yaş aralığını daraltmak için ileri seviye araştırmalar gerekiyor.
7- Herculaneum’da, Vezüv Patlaması Can Kurtaranı Tespit Edildi
Herculaneum’da, yaklaşık 2.000 yıl önce Vezüv Yanardağı patlamasında ölen bir cankurtaranın iskeleti tespit edilmiş olabilir.
Herculaneum’da 1980’lerde bulunan 300 insan iskeletinden, 26 numara ile tanımlanan kalıntıların sıradan bir askere ait olduğu sanılıyordu. Ancak yapılan araştırmalar, bu iskeletin, yanardağ faaliyeti sırasında kurtarma görevine katılan üst düzey bir subaya ait olduğunu ortaya çıkardı. 26 numaralı iskelet olarak tanımlanan kalıntıların, 40 ila 45 yaşlarında sağlıklı bir kişiye ait olduğu tahmin ediliyor. Bu alandaki diğer 300 iskelete yakın bir noktada bulunan teknenin ise bu kişileri kurtarmak için beklediği düşünülüyor.
6- Antik Yunanlar, Önemli Bir Savaşta Yabancı Savaşçıları Kullanmış
2.500 yıllık toplu mezarlardaki iskeletlerin analizi, Antik Yunanların düşmanlarıyla savaşırken yabancı paralı askerlere güvendiğini gösteriyor.
Batı Akdeniz, yaklaşık 2600 ila 2300 yıl önce, bir dizi Yunan kent devletinin (Sicilya adasındaki Syracuse de dahil), güç üssü şu anda Tunus’ta bulunan Kartacalılara karşı savaşmasıyla birkaç çatışmaya tanık oldu. Şimdi isse araştırmacılar toplu mezarlarda bulunan 62 kişinin diş minesinden stronsiyum ve oksijen izotoplarını analiz etti. Analizler, bazı tarihi iddiaların doğrulanabileceğini ortaya çıkardı – iki savaş vardı, ilk çatışmadaki Himera kuvvetlerinin yaklaşık üçte ikisi yerel değildi, ikinci savaşta sadece dörtte biri oradan değildi ve Yunan askerleri şehir dışında yerel Himera’lılar ile birlikte savaştı. Ancak çağdaş açıklamalar tamamen doğru değildi: izotop kanıtları, yerel olmayan askerlerin çoğunun aslında Yunan olmadığını, Akdeniz’in ötesinden geldiğini gösteriyor.
5- Roma Askerinin Mezarında Bükülmüş Kılıç Bulundu
Yunanistan’da, Roma imparatorluk ordusunda görev yapmış bir askerin mezarına konmadan önce ritüelistik bir uygulamayla katlanmış 1600 yıllık demir kılıç keşfedildi.
Araştırmacılar, katlanmış kılıcın keşfinin şaşırtıcı olduğunu belirtiyor. Bunun nedeni, erken dönem kiliselerinden birine gömülmüş askerin yanında bulunan kılıcın katlanmasının pagan ritüellerinin bir parçası olması. Yapılan açıklamada, büyük olasılıkla bir paralı asker olan bu kişinin Roma yaşam tarzı ve Hristiyanlığı kabul etmesine karşın köklerini terk etmediğini belirtiliyor.
4- Afrika’da Bilinen En Eski İnsan Mezarı Keşfedildi
Kenya’da bulunan 78.000 yıllık mezar, insanların cenaze törenleri uyguladıklarını ve ölüm hakkında sembolik düşüncelere sahip olduklarını gösteriyor.
Yaklaşık 78.000 yıl önce, günümüzde Kenya olan kıyıya yakın bir mağaranın derinliklerinde, küçük bir çocuğun vücudu özenle küçük bir mezara yatırıldı. Şimdi ise araştırmacılar, geçmişe bakmak için ileri bilimsel teknikler kullandı ve eski kalıntıların ayrıntılarını ilk kez ortaya çıkardı – bunun Afrika’daki bir Homo sapiens bireyin en eski kasıtlı mezarı olduğu keşfedildi. Çocuk öldüğünde sadece 3 yaşındaydı. Sanki uyumak ya da ısınmak için yan bir şekilde kıvrılmıştı ve çocuğun başı nazikçe bir minder üzerine yerleştirilmiş gibi görünüyordu. Bilim insanları kalıntıları, Swahili dilinde “çocuk” anlamına gelen “Mtoto” olarak adlandırdılar.
3- Romanya’daki 35.000 Yıllık Bireyin Tüm Genomu Dizilendi
Araştırmacılar ilk kez, 35.000 yıl önce bugünkü Romanya’da yaşayan Peştera Muierii 1’in kafatasından alınan tüm genomu başarılı bir şekilde dizilediler.
Bu bireyin yüksek genetik çeşitliliği, Afrika dışına göçün insani gelişmedeki büyük darboğaz olmadığını, bunun en son Buz Devri sırasında ve sonrasında gerçekleştiğini gösteriyor. Bugüne kadar 30.000 yıldan daha eskiye tarihlenen çok az tam genom dizilenebildi. Araştırma ekibi, artık Peştera Muierii 1 adlı bireydeki tüm genomu okuyabildiğine göre, Avrupa’daki modern insanlarla benzerlikler görürken, onun doğrudan bir ata olmadığını da görebiliyorlar.
2- İnsanlar Amerika’ya Geçici Adaları Kullanarak Ulaşmış
Yeni bir araştırma insanların Bering Boğazı’nda bir süreliğine ortaya çıkan adalar üzerinden ilerleyerek Amerika kıtasına gelmiş olabileceklerini gösteriyor.
Son Buzul Çağ sırasında binlerce yıl süren bir yolculuğa çıkan denizci göçmenler, sığ sular üzerinde doğuya doğru kürek çekerek Asya’dan günümüz Alaska’sına ulaştılar. Bir adadan diğerine seyahat ederek en sonunda kıyıya varan bu göçebeler, sahil ve yakın kıyı biyomlarından avladıkları hayvanlar, deniz otları, balıklar, yumuşakçalar ve kuşlar ile beslenerek hayatta kaldılar. Sayısız adadan oluşan güzergahları, bir kıtadan diğerine neredeyse 1500 km uzanan hareket eden takımadalar sayesinde mümkün oldu.
1- Suriye’deki Basamaklı Platform, Bilinen En Eski Savaş Anıtıydı
Kuzey Suriye’deki 4.300 yıllık bir tümülüs, araştırmacılar tarafından belki de dünyanın bilinen en eski savaş anıtı olarak tanımlandı.
MÖ 2300’den önce inşa edilmiş ve günümüzde Suriye’de bulunan tümülüs, dünyanın bilinen en eski savaş anıtı olabilir. Savaş arabaları kullanan askerlere ait olabilecek kalıntılar, yığılmış topraktan yapılmış bir anıtta ayrı kümeler halinde gömülmüş. Ancak, kazanan tarafa mı, kaybeden tarafa mı ait oldukları ya da çatışmanın ne hakkında olduğu belli değil.
BONUS
İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ndeki Eserler Havalimanına Taşınıyor
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >