Blog

Mar1

2023 Şubat Ayında Öne Çıkan 10 Arkeoloji Haberi

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Büyük İskenderHititMayalarNeandertalRosetta TaşıTuvalet



2023 Şubat Ayında Öne Çıkan 10 Arkeoloji Haberi

2023 yılının Şubat ayında, Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken arkeolojik keşifleri bu listede derledik.

www.arkeofili.com

10- Neandertaller, Filleri Yiyecek Kadar Kalabalık Yaşıyordu

Kemikler üzerinde taş aletlerle yapılan izlerin analizine göre, Neandertaller binlerce yıl önce düzenli olarak dev filleri avladı ve yedi.

Büyük Neandertal grupları, 125.000 yıldan daha uzun bir süre önce filleri avlamak, kesmek ve yemek için bir araya geldi. C: Tom Björklund

Soyu tükenmiş düz dişli fil, modern Afrika fillerinden bile daha büyüktü, bu da Neandertal avcılarının bir tanesini alt edip edemeyeceğini belirsiz kılıyor, ancak yeni analiz edilen bir kemik koleksiyonu bunun mümkün olduğunu gösteriyor. Bulgu, eski insanların, ya daha önce şüphelenilenden daha büyük gruplar halinde yaşadıklarını ya da eti bozulmaması için işleme yöntemleri olduğunu gösteriyor.

9- Hitit İmparatorluğunun Çöküşüne Kuraklık Neden Olmuş

Yapılan yeni çalışmalar, bir zamanlar Mısır’ın en güçlü rakibi olan Hitit İmparatorluğu’nun yok olma sebebini açıklıyor.

Çorum’da yer alan Hitit başkenti Hattuşaş’daki bir kapının iki yanında oyulmuş taş aslanlar. MÖ 1198 civarında ‘ortadan kaybolmadan’ önce Mısırlılar ve Asurlularla savaşan Hititler, MÖ 2. binyılın güçlü imparatorluklarından biriydi. (C: Ali Balıkçı, Anadolu Ajansı/Getty Images)

Türkiye’deki 3.200 yıllık ağaçlar üzerinde yapılan yeni bir araştırma, Geç Tunç Çağı’ndaki (MÖ 1200’den 1150’ye kadar) birkaç uygarlığın gizemli çöküşünün, güçlü Hitit İmparatorluğu’nun kalbi ve o dönemde en kötü etkilenen bölgelerden biri olan İç Anadolu’da üç yıllık şiddetli bir kuraklıkla aynı zamana denk geldiğini gösteriyor.Yaygın olarak “Geç Tunç Çağı çöküşü” olarak bilinen olayda, Hitit İmparatorluğu ve Miken uygarlığının yanı sıra birçok küçük güç ve onları birbirine bağlayan ticaret ağları da dağıldı. Aynı zamanda Mısır’da anarşiye, ayaklanmalara, iç savaşlara ve rakip firavunlara yol açarken, Assur ve Babil kıtlıklar, salgınlar ve yabancı istilalarına maruz kaldı.

8- Çin’de 2.400 Yıllık Sifonlu Tuvalet Bulundu

Çin’in kuzeybatısındaki antik Yueyang kentinde 2.400 yıllık olduğu tahmin edilen manuel sifonlu bir tuvaletin parçaları ortaya çıkarıldı.

Dirsekli bir boru da dahil olmak üzere tuvaletin kırık parçaları, Yueyang arkeolojik alanında bulundu. C: China Daily

Dirsekli bir boru da dahil olmak üzere tuvaletin kırık parçaları, geçen yaz Shaanxi eyaleti, Xi’an’daki Yueyang arkeolojik alanından çıkarıldı ve araştırmacıların ayrıntılarını yayınlamasından önce birleştirildi. Yeni keşfedilen tuvalet, etrafı kapalı bir havza ve açık bir çukura açılan bir borudan oluşuyor. Havza, her kullanıldığında hizmetçilerin su döktüğü sanılıyor. Liu, kazı sırasında sifonlu tuvaletin üst yarısının bulunamadığını ve bu nedenle uzmanların, tuvaleti kullanan kişilerin bunun üzerine oturup oturmadıklarını veya üzerine çömeldiklerini doğrulayamadıklarını söylüyor.

7- Büyük İskender’den Sonrasını Anlatan Papirüs Çözülüyor

MS 79’da Vezüv Yanardağı patladığında, Büyük İskender’i takip eden hükümdarlar hakkında bir kitabı da kömürleştirmişti. Şimdi ise makine öğrenimi bu “kayıp kitabı” deşifre ediyor.

Büyük İskender’in ardından gelen hükümdarları anlatan 2.000 yıllık bir parşömen makine öğrenimi ile deşifre ediliyor. (C: Wikimedia Commons, görsel Pompeii’deki antik bir mozaiğe ait.)

Büyük İskender’in halefi olan hanedanları tartışan 2.000 yıllık bir “kayıp kitap”, metnin MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla kısmen yok olmasından ve bundan yüzyıllar sonrasında Napolyon Bonapart’a teslim edilmesinden sonra nihayet deşifre edilebilir. Peki bu müthiş gelişmeye sebep olan şey ne? Araştırmacılar, rulo haline getirilmiş papirüs parşömenin üzerindeki belli belirsiz mürekkebi ayırt etmek için yapay zekanın bir dalı olan makine öğrenimini kullanıyor. Kayıp kitap, Vezüv Yanardağı patladığında Pompeii ile birlikte yıkılan bir diğer kent olan Herculaneum’daki Papirüs Villası’nda bulunmuştu.

6- Mayalar İlginç Derecede Güney Amerika Köklerine Sahip

Antik DNA analizlerine göre Mayalar ve onları besleyen mısır, şaşırtıcı bir biçimde Güney Amerika köklerine sahip.

Arkeologlar Belize’nin güneybatısındaki Maya Dağları’ndaki bu kaya sığınağında insan kalıntıları buldular. C: Erin E.Ray

Yapılan araştırma, Orta Amerika’daki erken çiftçiliğin, güneyden gelen göçmenler tarafından yayılmış olabileceğini gösteriyor. Maya yaratılış mitlerinde tanrılar insanları mısırdan yaratmıştı. Şimdi ise, Belize’deki bir bölgede yapılan araştırma, mısırın antik Maya’nın kökeninde gerçekten önemli olduğunu öne sürüyor: Mayaların atalarının yarısından fazlasının izleri, 5.600 yıl önce gelen ve büyük olasılıkla Mezoamerika’nın büyük kültürlerinden birini besleyen mahsulün yeni çeşitlerini getiren Güney Amerikalı göçmenlere kadar uzanıyor.

5- Rosetta Taşı’nda Geçen Savaş Alanı Mısır’da Bulundu

Eski Mısırlılar ve Ptolemaios Krallığı arasında gerçekleşen ve Rosetta Taşı’nda bahsedilen bir savaş alanı keşfedildi.

Üç dilde metin içeren Rosetta Taşı’nın yakından görünümü: eski Yunanca, Mısır hiyeroglifleri ve Mısır demotik yazısı. (C: Shutterstock)

Arkeologlar, Rosetta Taşı’nda ve diğer tarihi metinlerde bahsedildiği için, eski Mısırlılar ile Ptolemaios Krallığı arasında MÖ 207’den MÖ 184’e kadar süren bir savaş olan Büyük İsyan’ı uzun zamandır biliyorlar. Ancak nihayet şimdi, isyanın savaşlarından birinin tam yerini keşfettiler.

4- Bu 3 Milyon Yıllık Taş Aletleri İnsanlar Yapmamış Olabilir

Nesli tükenmiş hominin dişlerinin varlığı, yalnızca Homo cinsinin üyelerinin karmaşık aletler kullandığı görüşüne meydan okuyor.

Nyayanga sitesinden bir Oldowan aleti, çekirdek ve yonga örnekleri. C: TW Plummer, JS Oliver and EM Finestone/Homa Peninsula Paleoanthropology Project/SWNS

Yaklaşık 3 milyon yıl öncesine dayanan taş aletlerin keşfi, bu eski teknolojinin arkasında hangi hominin türünün bulunduğuna dair soruları gündeme getirdi. Kenya’daki bir bölgede bulunan eserlerin, kasaplık işlemleri ve bitki malzemesini dövmek için kullanılan belirli bir taş alet setinin bilinen en eski örneği olduğu düşünülüyor. Oldowan adı verilen alet setinin ortaya çıkışı, insan evriminde bir kilometre taşı olarak görülüyor ve atalarımızın bir icadı olduğu varsayılıyor. Ancak son kazılar, bu aletlerin yanı sıra evrim ağacımızın bir yan dalında yer alan kaslı çeneli bir hominin olan Paranthropus’a ait bir çift büyük azı dişi ortaya çıkardı.

3- Avrupa’daki İlk Modern İnsanlar Ok ve Yay Kullanmış

Yeni bir çalışma, yaklaşık 54.000 yıl önce Avrupa’ya ulaşan Homo sapiens’in bu kıtayı yay ve oklarla tanıştırdığını ileri sürüyor.

Araştırmacılar, bir kaya sığınağında ortaya çıkarılan buna benzer küçük taş uçların, yaklaşık 54.000 yıl önce okçuluğu Avrupa’ya tanıtan Homo sapiens için ok ucu görevi gördüğünü söylüyor. C: Philippe Psaila

Araştırmacılar, güney Fransa’da Grotte Mandrin adlı bir kaya sığınağında kazılan küçük üçgen taş uçları ve diğer eserleri incelediler. Araştırmacıların bildirdiğine göre, hareket halindeki Homo sapiens muhtemelen Afrika’dan Avrupa’ya okçuluk teknikleri getirdi. Daha önceki taş ve kemik uçlarının keşifleri, yay ve ok avcılığının Afrika’da yaklaşık 80.000 ila 60.000 yıl önce ortaya çıktığını gösteriyor. Ve daha önce bulunan fosil dişler, Homo sapiens’in Grotte Mandrin’i 56.800 yıl önce, Neandertallerin yaklaşık 40.000 yıl önceki yok oluşundan ve araştırmacıların Homo sapiens’in Avrupa’ya ilk ulaştığını düşündüğü tarihten çok daha önce ziyaret ettiğini gösteriyor.

2- Amerika’da Bilinen En Eski Kemik Mızrak Ucu Bulundu

Araştırmacılar, 13.900 yıllık mızrak ucunun Amerika’da bulunan kemikten yapılmış en eski silah olduğunu belirledi.

Mastodonun kaburgasına gömülü kemik ucun yakından görünümü. C: Center for the Study of the First Americans, Texas A&M University

Washington eyaletindeki Manis bölgesinde yürütülen kazılarda keşfedilen bir mastodon kaburga kemiğine gömülü kemik parçaları incelendi. Arkeologlar, 13.900 yaşında olan mızrak ucunun, Clovis insanlarıyla ilişkili olduğu tespit edilen uçlardan 900 yıl daha eski olduğunu söylüyor. 13.050 ila 12.750 yıl öncesine ait olan Clovis mızrak uçları, Teksas’ta ve ülke çapındaki diğer birkaç yerde bulundu. Söz konusu örneğin korunmasının tek sebebinin, avcının ıskalaması ve mızrağın mastodonun kaburga kemiğine saplanmış olması olduğu düşünülüyor.

1- 8.300 Yıl Önce Yaşamış ‘Yalnız Çocuk’ Canlandırıldı

Norveç’te 8.300 yıllık iskelete yapılan rekonstrüksiyon, mağarada kendi başına ölmüş olabilecek, sıradışı kafatası olan bir genci tasvir ediyor.

Yeniden yapılanma, Viste’li çocuğu kırık bir kabuk ve somon omurundan yapılmış bir kolye takarken tasvir ediyor. C: Oscar Nilsson

Kısa boylu ve alışılmadık bir kafatasına sahip genç bir çocuk, yaklaşık 8.300 yıl önce, şimdi Norveç’in kayalık kıyılarında koşmuş olabilir. Şimdi, Norveç’te “Viste’li çocuk” anlamına gelen “Vistegutten” lakaplı Taş Devri gencinin yeni bir tam vücut rekonstrüksiyonu, Norveç’in güneyindeki Hå Gamle Prestegard müzesinde sergileniyor.

15 yaşındaki çocukla ilgili birkaç şey öne çıkıyor: 1,25 metre boyundaydı, yani Mezolitik dönemin standartlarına göre bile yaşına göre kısaydı; skafosefali olarak bilinen bir durum, kafatasının çok erken kaynaştığı ve kafasını yanlara doğru değil geriye doğru büyümeye zorladığı anlamına geliyordu; Ve kalıntıları bir mağara duvarına yaslanmış halde bulunduğundan tek başına ölmüş olabilir.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için