Blog
2024 Ekim Ayında Öne Çıkan 10 Arkeoloji Haberi
Kaçırmış olanlar için Ekim ayında Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken arkeolojik keşifleri bu listede derledik.
www.arkeofili.com
10- Binlerce Sikke, İmparatorluk Sınırından Çok Uzağa Saklanmış
Roma İmparatorluğu’nun sınırlarından kilometrelerce uzakta, Almanya’nın dağlarında saklanmış yaklaşık 3.000 adet Roma sikkesi bulundu.
Almanya’da bulunan koleksiyondaki birkaç Roma dönemi sikkesinin ön ve arka yüzleri. C: GDKE RLP, Landesarchäologie Koblenz
Almanya’da bir kişi, Roma İmparatorluğu’nun eski sınırlarının kuzeyinde ve o dönemin bilinen hiçbir Germen yerleşimine yakın olmayan bir bölgede yaklaşık 3.000 Roma dönemi sikkesi içeren nadir bir koleksiyon keşfetti. Uzmanlar, bu büyük koleksiyonun oraya nasıl ve neden gelmiş olabileceğini henüz bilmiyor. Çoğu, bir tarafında Roma veya Galya imparatorlarının portrelerini, arka yüzlerinde ise Hercules ve Mars gibi tanrıların tasvirlerini taşıyor. En eski sikkeler, MS 238-244 yılları arasında hüküm süren Roma imparatoru III. Gordianus’u tasvir ederken, en yenileri MS 269-271 civarında hüküm süren Galya imparatoru Victorinus’u tasvir ediyor.
9- Tsavo Aslanlarının Dişlerindeki Kıllardan İnsan Yedikleri Anlaşıldı
Bilim insanları, Tsavo aslanlarının dişlerine sıkışmış kıllardan DNA çıkararak, bunların hayattayken insan yediklerini ortaya çıkardı.
Aslanların dişleri oldukça hasar görmüştü. Araştırmacılar kırık dişlerin açığa çıkan boşluklarında gömülü binlerce kıl buldular. C: Chicago’daki Field Doğa Tarihi Müzesi
Bilim insanları, Tsavo’nun ünlü insan yiyen aslanlarının dişlerinde bulunan kıl yumaklarını analiz ettikten sonra bu aslanların beslenme alışkanlıkları hakkında yeni bilgiler elde etti. 1898 yılında, iki erkek aslan (Panthera leo), Kenya’daki Tsavo Nehri üzerinde bir demiryolu köprüsü inşa eden işçilerden en az 35’ini öldürüp yemişti. Bu aslanlar, dokuz ay boyunca işçileri takip edip dehşete düşürdükten sonra aynı yıl vurularak öldürüldü. O zamandan beri, aslanların bedenleri Chicago’daki Field Doğa Tarihi Müzesi’nde sergileniyor. Bilim insanları, Tsavo aslanlarının neden insanları avladıklarından hala tam olarak emin değiller.
8- Deneylere Göre Tunç Çağı Silahları Son Derece Ölümcüldü
Tunç Çağı pek de barışçıl geçmedi. Bilim insanları döneme ait silahların ne kadar ölümcül olduğunu test etmek için kendi silahlarını üretti.
Uzman kullanıcıların farklı stillere göre özgürce antrenman yaptığı bir deneyden anlar. C: Gentile, V., et al. (2024).
Deneysel arkeoloji adına araştırmacılar, yıllar boyunca taklit ilkel silahlarla bıçaklama, kesme ve saplama işlemleri gerçekleştirdi. Ve iki yeni çalışma, bu keskin savaş aletlerinin Tunç Çağı’ndaki kullanımına dair yeni bilgiler sunuyor. 47 antik kılıcın kullanım aşınma desenlerini analiz eden çalışma yazarları, ardından birbirleriyle dövüşmek üzere dört bronz kılıç replikası oluşturdu. Ardından kılıçlarında görülen hasar türünün antik kılıçlardakiyle aynı olduğunu, yani bunların muhtemelen sadece gösteriş için kullanılmadıklarını tespit etti.
7- 2.600 Yıllık ‘Olağanüstü’ Bir Kelt Mezar Odası Keşfedildi
Almanya’daki arkeologlar, 2.600 yıl önce Keltler tarafından inşa edildiği düşünülen çok iyi korunmuş bir mezar odasını ortaya çıkardı.
Antik mezar odasının duvarları ve zemini. C: Jörn Heimann / Stuttgart Bölge Konseyi Anıt Koruma Devlet Ofisi
Dikdörtgen yapı sağlam meşe ahşaplardan yapılmıştı ve neredeyse tamamen korunmuş durumda. Tavanı bir noktada tümülüsün ağırlığı yüzünden çökmüş. Fotoğraflar mezar odasından günümüze kalanları gösteriyor. Başlangıçta mezar içinde birçok buluntu vardı fakat sistematik olarak yağmalanmıştı. Mezar soyguncuları muhtemelen tümülüse tünel kazmışlar, çökmeden önce odaya girmişler ve değerli eşyaları çıkarmışlardı. Arkeologlar henüz tümülüse kimin gömüldüğünü bilmiyorlar ama sitede ortaya çıkarılan kemikleri analiz ederek daha fazla bilgi edinmeyi umuyorlar.
6- Vikinglerle Amerika Yerlileri Arasındaki Ticaretin Kanıtları Bulundu
Viking Çağındaki mors dişi ticaretini izleyen araştırma, Avrupalılar ve Kuzey Amerika yerlileri arasındaki erken etkileşimleri gösteriyor.
Araştırma ekibinin üyeleri, Grönland İskandinavlarının denizcilik yeteneklerini anlamak için deneysel gemilerle yolculuklar yaptı. C: Greer Jarrett
Uluslararası bir araştırma ekibi, eski mors DNA’sını inceleyerek Viking Çağı’ndaki mors dişi ticaret rotalarını yeniden oluşturdu. Araştırma, İskandinav Vikingleri ve Arktik’in Yerli halklarının, Christopher Columbus’un Kuzey Amerika’yı “keşfetmesinden” yüzyıllar önce, Arktik Grönland’ın uzak bölgelerinde bir araya gelip muhtemelen mors dişi ticareti yaptıklarını ortaya koydu. Bu yeni araştırma, Avrupa İskandinavları ile Kuzey Amerika’nın yerli halkları arasındaki erken karşılaşmaların uzun süredir tartışılan varlığına dair bağımsız kanıtlar sunuyor.
5- 100 Yıl Önce Everest’te Kaybolan Kâşifin Ayağı Bulundu
100 yılı aşkın bir süre önce Everest Dağı’na tırmanırken kaybolan İngiliz kâşife ait olduğu düşünülen kalıntılar nihayet bulundu.
Irvine’in adını taşıyan bir çorabı ve bir ayağın kalıntılarını içeren bot. C: Jimmy Chin
George Mallory’nin 1924’te Everest Dağı seferi sırasında kaybolan Sandy Irvine’e ait olduğu düşünülen ayak, bot ve çorap bulundu. 22 yaşındaki Andrew Comyn “Sandy” Irvine, Haziran 1924’te dağcı George Mallory ile birlikte kayboldu. İkili, dünyanın en yüksek zirvesine ulaşan ilk insanlar olmayı deniyordu. Yeni keşfedilen botun içinde çoraplı olan ayak, Mallory’nin kalıntılarından daha aşağıda, Everest’in Merkez Rongbuk Buzulu’nda bulundu. Çorabın üzerine Irvine’in adı işlenmişti.
4- Pompeii’de Erotik Fresklerle Süslenmiş Küçük Bir Ev Bulundu
Tasvirler arasında Atina’nın mitolojik kraliçesi Phaedra ve üvey oğlu Hippolytus’u tasvir eden erotik bir resim de yer alıyor.
Pompeii’de ortaya çıkarılan ayrıntılı fresklere sahip küçük ev. C: Pompeii Archaeological Park
Pompeii’de ortaya çıkarılan bu küçük ev, antik Roma’nın zengin ev sahiplerinin hayatına dair çarpıcı detaylar sunuyor. Duvarları süsleyen zarif freskler, mitolojik sahnelerin yanı sıra bitki ve hayvan motifleriyle bezeli. Fresklerde, mavi bir arka plana karşı tasvir edilen satyr ve nymph’in ilişkisi, mitolojik Yunan kralı Theseus’un oğlu Hippolytus ve üvey annesi Phaedra’nın dramatik hikayesi gibi etkileyici sahneler yer alıyor. Phaedra, Hippolytus’a olan karşılıksız aşkının ardından hayatına son vermişti. Diğer fresklerde ise Paris’in Yargısı sahnesi (ne yazık ki önceki kazılarla hasar görmüş) ve aşk tanrıçası Venüs ile ölümlü sevgilisi Adonis yer alıyor.
3- Lidar Teknolojisi ile İpek Yolunun Kayıp Devasa Şehirleri Keşfedildi
İpek Yolu’nda keşfedilen şehirler, Orta Çağ’da yüksek irtifalardaki yaşam hakkında nadir bir içgörü sağlıyor ve şaşırtıcı derecede büyükler.
Tugunbulak’ın kompozit lidar görünümü. C: SAIElab/J.Berner/M.Frachetti
İpek Yolu’nun bir parçası olarak gelişen iki şehir, drone ile yapılan LiDAR teknolojisi sayesinde haritalandı ve bu şehirlerin, bu dünyayı değiştiren yolun dağlık bölgesindeki en büyük şehirlerden ikisi, hatta bu yükseklikteki herhangi bir yerde bulunan en büyük şehirlerden ikisi olduğu ortaya çıktı. Özbekistan’ın doğusundaki dağlarda yer alan Tugunbulak ve Taşbulak, deniz seviyesinden 2.000 ila 2.200 metre yükseklikte gelişti; Lhasa’nın çok altında ama Katmandu’nun üstünde ve Peru’daki Machu Picchu ile benzer bir yükseklikteydi. Tugunbulak, zirve döneminde 120 hektarlık (300 dönüm) bir alanı kaplıyordu. Bu, arabalar ve trenlerle büyüyen modern şehirlerin standartlarına göre küçük görünebilir, ancak o dönemde nadir görülen bir durumdu.
2- Petra’nın Ünlü Hazine Binasının Altında Gizli Bir Mezar Keşfedildi
Bir grup araştırmacı, dünyanın yeni yedi harikasından biri olan Petra’nın Hazine Binası bölümünde gizli bir mezar ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, Hazine’nin altında en az 12 iskeletin keşfedilmesinin, Ürdün’ün Petra kentinde tek bir yerde bulunan en büyük insan kalıntıları koleksiyonu olabileceğini söylüyor. C: Discovery’nin Expedition Unknown programı
Ekip, yılda bir milyondan fazla ziyaretçinin ziyaret ettiği ikonik binanın altında 12 iskeletin kalıntılarının olduğu bir mezar buldu. Mezar odası, iskelet kalıntıları ve bronz, demir ve seramikten yapılmış mezar eşyalarıyla doluydu. Hazine’nin altında bulunan sağlam mezar, MÖ 4. yüzyıldan MS 106’ya kadar gelişen çöl krallığı Nebatilerin yaşamlarına dair nadir bilgiler sağlıyor. Hazine binası ayrıca birçok filmde de yer aldı; bunların en önemlisi 1989 yapımı “Indiana Jones ve Son Macera” filminde Kutsal Kase’nin bulunduğu yerdi. Şimdi mezarda bulunan eserler arasında birkaç kap vardı ve bir iskelet, Kutsal Kase şeklini andıran seramik bir kadehi tutarken bulundu.
1- Antik İskitler’in Kültürel Kökleri Sibirya’ya Dayanıyor!
Sibirya’da ortaya çıkarılan ve kurbanların gömülü olduğu 2.800 yıllık kurgan, İskit mezarlarına son derecede benziyor!
Kurganda, bazıları hala ağızlarında gemlerle on sekiz at bulundu. C: Trevor Wallace
Güney Sibirya’da yaklaşık 2.800 yıllık bir kurganda bulunan en az bir insan ve 18 atın kalıntıları, orada gömülen bir kral ya da diğer bir seçkin kişi için yapılan İskit tarzı bir kurban törenine ait olabilir. At iskeletlerinin bazılarının dişlerinin arasında hala gem parçaları vardı; büyük ihtimalle kurban edilen bir kadının kalıntıları da bulundu. Tunnug 1 olarak bilinen bu kurganda bulunan eserler arasında, stilize hayvan figürleriyle süslenmiş iki bronz kemer tokası, at binme donanımları ve metal ile kemik ok uçları yer alıyor. Herodotos’un yazılı anlatımına göre, ölen kralın 50 hizmetkârı ve 50 at kurban edilirdi. Öldürüldükten sonra atlar temizlenir ve doldurulurdu. Hem kurban edilen insanlar hem de atlar, hükümdarın kurganının üstüne dikilen kazıklarla sabitlenir ve böylece bir grup “hayalet binici” yaratılırdı.
BONUS
Bir Turist, Sahil Barında Roma Lahdinin Masa Yapıldığını Fark Etti
2020 tanıtım videosundan Radjana Plajı görüntülerinde antik Roma lahdi görülebiliyor.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >