Blog
3.800 Yıl Önce Büyük Deprem Şili’deki Kıyı Topluluklarını Sarstı
Mega deprem ve buna bağlı olarak gerçekleşen tsunami korkunç olmalıydı.
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
3.800 yıl önce Şili’de gerçekleşen tahmini 9.5 büyüklüğünde olan mega deprem, kayıtlardaki en güçlü depremlerden biri olabilir.
Yeni arkeolojik ve jeolojik kanıtlar, yaklaşık 3.800 yıl önce Güney Amerika kıyı şeridinin 997 km uzunluğundaki bir bölümü boyunca nüfusları harap eden eski bir depreme işaret ediyor. Ancak kanıtlar, bundan etkilenen toplulukların başa çıkmanın yollarını bulduğunu da gösteriyor.
Şili Üniversitesi’nden antropolog Diego Salazar tarafından yönetilen yeni Science Advances makalesinin yazarları, büyük kuzey Şili sismik boşluğu boyunca büyük ve yıkıcı tsunamiler oluşturan 9,5 büyüklüğünde bir depremin kanıtlarını sunuyorlar.
O zamanlar kurak kıyılarda yer alan Atacama çölünde yaşayan insanlar için bu doğal afet, “olağanüstü sosyal bozulmaya” neden oldu ve dolayısıyla bu olay, kıyı boyunca dirençli başa çıkma stratejilerine ilham verdi.
Araştırmanın ortak yazarı ve Şili Üniversitesi’nden bir jeolog olan Gabriel Easton, “Bu yeni bilginin bölgede ve ayrıca tüm Pasifik havzasında gelecekteki sismik ve tsunami tehlike değerlendirmelerine dahil edilmesi gerekiyor.” diyor.
Yeni bulgu, “potansiyel sosyal sonuçları olan, dünya çapında ‘yitim kuşaklarında’ çok büyük depremlerin olasılığına” işaret ediyor.
Mega deprem ve buna bağlı olarak gerçekleşen tsunami korkunç olmalıydı. Karşılaştırıldığında, 2004 Hint Okyanusu depremi ve 2011 Tōhoku depreminin ikisi de M9.1’de kayıtlı ve her ikisi de yıkıcı tsunamiler doğurmuştu. Bilinen diğer iki deprem, M9.5’teki 1960 Şili depremi ve M9.2’deki 1964 Alaska depremi buna biraz daha yakındı.
Kıyı Atacama çölü, Nazca ve Güney Amerika levhaları ‘yitim kuşağı (subduction)’ nedeniyle süper güçlü depremlere karşı hassastır. Easton, bu plakaların her yıl 65 milimetre oranında birleştiğini ve 1877’de tam olarak bu bölgeyi vuran bir M8.8 depremi de dahil olmak üzere ‘yitim kuşağı’ depremlerinin (bir plakanın diğerinin altına girmesi) meydana gelmesine neden olduğunu söylüyor. 3.800 yıl önce gerçekleştiği varsayılan deprem, 1000 kilometrelik bir kırılmanın sonucuydu.
Atacama çölü, binlerce yıl boyunca insanlara ev sahipliği yaptı. Easton, “Şili’nin bu bölgesindeki yerli halk, Changos olarak anılır, bu nedenle, bizim keşfettiğimiz çok büyük deprem ve tsunaminin meydana geldiği sırada Changos’un atalarının bu kıyılarda yaşadığını söylemek mümkün.” diyor.
Yeni çalışmadaki bulgular hem jeolojik hem de arkeolojik kanıtlara dayanıyor. Ekip radyokarbon tarihlendirmesiyle, yaklaşık 3.800 yıllık bir tarih veren yedi yerde yükselen kıyı çökellerini (eski deniz tabanının kabuklarla kaplı bölümleri) tarihlendirdi. Eski tsunami yataklarının analizi de benzer bir sonuç verdi. Ayrıca Taltal bölgesindeki San Ramón madenindeki arkeolojik katmanları etkileyen benzer yaşta bir çatlak bulundu.
Easton, “Arkeolojik alanlarda, özellikle Taltal bölgesindeki Zapatero sahasında, arkeolojik birimlerin kanıtladığı sistematik ve göze çarpan kültürel değişiklikler bulduk. Arkeolojik kanıtlar, yaklaşık 3.800 yıl önce kıyı şeridine daha yakın olan ve bu tarihten sonra sistematik olarak uzaklaşan mezarlıkların tüm bölge boyunca konumunun değişmesini içeriyor.” diyor.
Toplamda, ekip, tamamı bu dönemden kalma, yıkılmış veya aşınmış beş farklı bölgede yapıları belgeledi. Bir maden sahasındaki kapsamlı faaliyetler durmuştu, genel olarak insan faaliyetleri azaldı ve varsayılan felaketten sonra bu bölgedeki siteler daha az nüfuslu hale geldi.
Atacama çölünde yaşayan avcı-toplayıcı-balıkçılar açıkça bundan etkilenmişti, ancak özellikle dirençli olduklarını gösteren arkeolojik kanıtların gösterdiği üzere çaresiz değillerdi. “Buradaki esneklik, insan topluluklarının bir sosyo-çevresel rahatsızlıktan sonra meydana gelen değişiklikleri özümseme ve uzun vadeli adaptasyonlarına izin verme kapasitesi anlamına gelir. Bu anlamda, insan toplumları, kültürel olmayan topluluklarda dirençli davranışı karakterize eden “şok öncesi duruma dönüş”ün aksine, farklı tarihsel dayanıklılık yörüngeleri izler.”
Makaleye göre deprem ve tsunamiden sonra kıyıda kalan insanlar yerleşim yerlerini daha yüksek yerlere taşımış gibi görünüyor, ancak alt bölgeleri balıkçılık gibi göreve özgü amaçlar için kullanmaya devam ettiler. Daha yüksek yerlerdeki yerleşimler oldukça uzun bir süre hayatta kaldı ve en az MS 500 ila 700’e kadar varlığını sürdürdü.
Salazar, “Bunların kullanılan en belirgin dayanıklılık stratejileri olduğunu düşünüyorum.” diyor. Salazar, bu insanların teknolojilerinin yanı sıra çevrelerine ilişkin içgörülerini koruduklarını söylüyor; bu nedenle, felaket öncesine göre daha az kişiye sahip olmalarına rağmen, yine de aynı kaynaklardan ve aynı şekilde yararlanmayı başardılar.
Felaketin yarattığı sözlü anlatımların veya geleneklerin bu kadar uzun süre devam edip etmediğini bilmek zor. Makale, bulguların, bu olayların büyüklüğünü, sıklığını ve kaynaklarını yeterince değerlendirmek için uzun zamansal ölçeklerin dikkate alınması gerektiğini ve insan toplumlarının bu sosyo-doğal afetlerle yüzleşmek için izlediği farklı yörüngeleri anlamanın bize gelecekte nasıl davranacağımızı öğretebileceğini gösterdiğini söylüyor.
Aslında burada önemli bir ders var. Süper güçlü depremler binlerce yıllık frekanslarda meydana gelir, ancak bu, onlar için planlamayı ertelememiz gerektiği anlamına gelmez. Bilim insanları, Şili ve Peru kıyılarının açıkça savunmasız olduğunu ve tehlike değerlendirme politikalarımızın buna göre ayarlanması gerektiğini söylüyor.
Gizmodo. 8 Nisan 2022.
Makale: Salazar, D., Easton, G., Goff, J., Guendon, J. L., González-Alfaro, J., Andrade, P., … & Campos, J. (2022).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >