Blog
Amerika’ya İsmini Veren İtalyan Kâşif: Amerigo Vespucci Kimdi?
Vespucci, 1400’lü yılların ortasından 1500’lü yılların ortasına dek süren Keşifler Çağı’nın birçok Avrupalı kâşifinden biriydi.
Yaren Kırdök - www.arkeofili.com
16. yüzyılın önemli denizcilerinden olan İtalyan kâşif Amerigo Vespucci, en çok kendisiyle aynı adı taşıyan şey ile anılıyor: Kuzey ve Güney Amerika Kıtaları. Peki Vespucci’nin seferleri Christopher Columbus’un kıtaya 1492’de ulaşmasından daha sonra gerçekleşmişken neden bu kıtalar Vespucci’nin ismiyle anılıyor?
Yazar Avihu Zakai’ye göre Vespucci, Kuzey ve Güney Amerika’nın daha önce Avrupalılar, Asyalılar ve Afrikalılar tarafından bilinmeyen bağımsız birer kıta olduğunu tespit eden ilk kişiydi. Vespucci’nin keşfinden önce Columbus’un da dahil olduğu kâşifler, Yeni Dünya’nın Asya’nın bir parçası olduğunu varsayıyorlardı. Vespucci keşfini 1501 yılında Güney Amerika’nın burnu yakınlarındaki deniz yolculuğu sırasında yaptı.
Vespucci, 1400’lü yılların ortasından 1500’lü yılların ortasına dek süren Keşifler Çağı’nın birçok Avrupalı kâşifinden biriydi. Virginia’daki Denizcilik Müzesi ve Parkı’nda eğitim ve dijital servisler idari koordinatörü olan Erika Cosme, “Keşifler Çağı, farklı motivasyonlarla tetiklendi.” diyor. “15. yüzyılda Avrupa, Asya ve Afrika küresel ticaretin merkez üssüydü; ayrıca Avrupalılar, farklı kültürlere merak duymaya başladılar. Bu Afro-Avrasya ekonomisi Hindistan, Çin, Orta Doğu, Afrika ve Avrupa arasında iç içe geçmiş bir bağlantı oluşturdu.”
Merak ve ekonomik teşvik ile birlikte kâşifler, o zamana göre büyük marifet niteliğindeki uzaklıklara seyahat ettiler. Fakat Cosme’ye göre bu dönemi önemli kılan şey, “günümüz dünyasını şekillendirmek”te oynadığı roldü. Amerikaları tanımak, bu anlayışın büyük bir parçasıydı.
Erken Yaşamı
Amerigo Vespucci 9 Mart 1454’te Floransa’da doğdu. Genç bir adamken kitaplardan ve haritalardan etkilenmişti. Vespucci ailesi, önde gelen bir aileydi ve ayrıca İtalya’ya 300 yıl boyunca hükmeden ve Rönesans Dönemi’nde öne çıkan Medici ailesi ile güçlü bir dostluğu vardı. Amcası tarafından eğitildikten sonra Vespucci, Mediciler adına önce banker olarak çalıştı, daha sonra da onların İspanya’nın Sevilla şehrinde yürütülen gemi donatımı işinde denetmenlik yaptı. 1492 yılında ise İspanya’ya taşındı.
Bu iş Vespucci’nin büyük kâşiflerin gemilerinin hazırlanışını görmesini ve keşif işi hakkında bir şeyler öğrenmesini sağladı. Denizcilik Müzesi’nin Keşifler Çağı Alanı’nı geliştirmek üzere çalışan Cosme, “Mali’den gelen tuz, Etiyopya’dan gelen kahve çekirdekleri, Hindistan ile Maluku Adalarından gelen baharatlar, Çin’den gelen çay ve ipek büyük talep görüyordu.” diyor.
“Ülkeler ticaretten kar sağlıyor ve altın, gümüş ve değerli taş gibi hazineler keşfetmeyi umuyordu.” diye açıklıyor Cosme. “Avrupalı liderler, keşifleri, imparatorluklarını genişletme ve ulusal ünlerini artırma yolu olarak görüyorlardı.”
O dönemde kâşifler, Hint Adalarına -yani Güneydoğu Asya toprakları ve adalarına- giden ve ticareti kolaylaştırma ve ülkelerini zenginleştirme potansiyeline sahip olan bir kuzeybatı rotası bulmaya çalışıyorlardı. Cosme, “Bir deniz yolculuğunu tamamlamak genellikle yıllar alırdı.” diyor. “15. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Asya’ya ulaşan ticaret yollarının büyük bir kısmını Müslümanlar kontrol ediyordu. Bu, Müslümanların Avrupa ile Asya’dan ithal edilen veya oralara ihraç edilen mallar ile yine oradan gelen veya oraya giden gemilerden yüksek fiyatlar isteyebilecekleri anlamına geliyordu. Daha hızlı ulaşım sağlayan, daha güvenli ve daha ucuz okyanus rotaları bulma tutkusu, bu yerlere ulaşmanın daha iyi bir yolunu bulmak için yapılacak araştırmaları kamçıladı.”
Vespucci’nin işi, Columbus’un yolculuklarından birinin donatılmasına yardımcı oldu ve 1496 yılında Vespucci Columbus’la konuşma fırsatı yakaladı. “İki adam da birçok kâşifin gemi yolculuğu ve keşif yapmasına ilham olan Marco Polo’nun yaptıklarından etkilenmişti.” diyor Cosme.
Dahası, bu buluşma Vespucci’nin seyahat ve keşfe olan ilgisini artırdı. Dönemin birçok kâşifi gibi Vespucci de yeni bilgiler edinmek ve dünyayı kendi gözleri ile görmek istiyordu. Cosme, “Keşifler Çağı, yaklaşık 1300 yılından 1600 yılına dek süren Rönesans ile rastlaşmıştı.” diyor. “Birçok insan dünya hakkında büyük bir meraka kapılmıştı. Astronomi ve kartografya (haritacılık) gibi bilimler revaçtaydı. İnsanlar kendilerininkinin dışındaki coğrafyaları, insanları ve kültürleri tanımak istiyordu.”
Vespucci’nin işi zorluydu ki bu durum, yolculuğa çıkma kararını daha da kolaylaştırdı. “Üstelik Vespucci, kartografya ve astronomi gibi deniz yolculuğu için önem teşkil eden bilgilere sahipti; bunlar, erken dönem gemi yolculukları için gerekli olan araçlardı.” diyor Cosme. Artık 40’lı yaşlarında olan Vespucci, işini geride bıraktı ve henüz fırsatı varken yolculuğa çıktı.
İlk Yolculuk ve Mektup İhtilafı
“Vespucci batıya doğru en az üç sefer düzenledi.” diyor Cosme. Tarihçiler arasında Vespucci’nin ilk deniz yolculuğu için ne zaman yelken açtığı konusunda bazı anlaşmazlıklar mevcut. Birçok kayıt, yolculuk tarihini 1499 yılına yani Columbus’un Bahamalara ayak bastığı tarihten yedi yıl sonraya yerleştiriyor. 1499 yılındaki yolculukta Vespucci Güney Amerika’nın kuzeydeki bölümüne ve Amazon Nehri’ne doğru yol aldı. Tıpkı çağdaş kâşifler gibi o da Asya’da olduğunu düşünerek gördüğü yerlere “Ganj Körfezi” gibi isimler verdi. Ayrıca göksel navigasyon tekniklerinde iyileştirmeler yaptı. Dünya’nın çevresini 80 km farkla doğru tahmin etti.
Fakat 1497 tarihli bir mektup, 1499 yılındaki seferin aslında Vespucci’nin ikinci yolculuğu olabileceğini ileri sürüyor. Mektup, Vespucci’nin ağzından yazılmış ancak Vespucci’nin yazarlığını ve belgenin özelliklerini ele alan bazı tarihçiler bu mektubun sahte olduğunu iddia ediyorlar. Floransalı Gonfalonier’e (şehir devletinin yüksek idari meclisindeki üst düzey bir görevli) yazılan mektup, Bahamalara ve Orta Amerika’ya yapılan 1497 tarihli bir seferi kayda geçiriyor. Bu mektupta yazılanlar doğruysa o halde Vespucci, Amerika Kıtası’nın ana karasına John Cabot’tan birkaç ay, Columbus’tan ise bir yıldan fazla bir süre önce ulaşmış demektir.
Vespucci, 14 Mayıs 1501’de Portekiz bayrağı altında Yeni Dünya’ya yelken açtı; Yazar Edward Shaw’a göre bu, onun en başarılı yolculuğu olacaktı.
Vespucci’nin gemileri Güney Amerika kıyısı boyunca Patagonya’ya dek yol aldı. Vespucci yolda Rio de Janeiro Nehri ve Rio de la Plata Nehri ile karşılaştı. Bu yolculuk sırasında Asya’dan tamamıyla farklı bir kıtaya bakmakta olduğundan şüphelenmeye başladı.
Cosme, “Vespucci, Marco Polo ile onun Asya’da geçirdiği zamanlara dair kayıtlara oldukça aşinaydı ve bunlardan fazlasıyla etkilenmişti. Polo’nun kitabı kıtanın coğrafyası, insanları ve zengin fırsatları hakkında müthiş detaylar veriyordu. Vespucci bu bilgilere dayanarak keşfetmekte oldukları topraklar hakkında varsayımlarda bulunabiliyordu.” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Öncelikle Vespucci, altında yol aldıkları gökyüzünde Avrupa’da görünmeyen farklı takımyıldızlar olduğunu fark etti. Ayrıca gördükleri sahil şeritlerini de bunların uzaklıklarını ve seyahatte geçen süreyi kaydederek not etti. Fazlasıyla yetenekli bir haritacı ve astronom olan Vespucci sahip olduğu bilgiler üzerinde dikkatlice düşünüp taşınarak çalıştı.”
“Keşfettikleri bölgeler ile kara parçalarının aslında Asya’yı tasvir eden daha önceki kayıtlardakinden daha büyük ve daha farklı olduğunu fark etti. Bu onu, keşfettiklerinin gerçekten de yeni bir kıta olduğu sonucuna yöneltti.”
Vespucci şüphesini güneye, Güney Amerika’nın en güneydeki ucu olan Tierra del Fuego’nun 643 km iç kısmına yol aldığı sırada kanıtladı. Bu, Vespucci’nin tahmin edilenden çok daha güneye uzanan yeni bir kıtayla karşı karşıya olduğunu doğruladı.
Bu yolculuk sırasında Vespucci, Avrupa’daki bir arkadaşına yolculuğunu ve Yeni Dünya’yı Asya’dan bağımsız bir kıta olarak tanımlamasını konu alan mektuplar yazdı. Bu mektuplar onun yerlilerle olan karşılaşmalarını da kayda alıyor ve onların kültürlerini tarif ediyordu. Vespucci yerlilerin dinî uygulamalarını ve inanışlarını, beslenme düzenlerini, evlilik alışkanlıklarını ve -okuyuculara en ilginç gelen kısım olan- cinsellik ve doğum uygulamalarını detaylandırıyordu. Bu mektuplar birkaç dilde yayımlandı ve Avrupa’da -Columbus’un mektuplarından bile daha fazla olacak şekilde- çok sattı. Bu durum, öldükten sonra ardında ününün kalmasının daha iyi olacağını düşünerek maceralarını kaydeden Vespucci’yi memnun etti.
Sonraki Yolculuklar ve Diğer Başarılar
Vespucci’nin sonraki yolculukları, 1501 yılındaki keşif gezisi kadar başarılı olmadı. Bilim insanları, Vespucci’nin 1501 yılındaki yolculuktan sonra tam olarak kaç yolculuğa çıktığından emin değiller. Vespucci 1503 yılında Brezilya’ya yelken açtı fakat filosu yeni keşifler yapamayınca gemiler dağıldı. Vespucci devam etti ve planlanandan önce Lizbon’a dönmeden evvel Bahia Adası ile Güney Georgia Adası’nı keşfetti.
Vespucci 1505 ile 1507 yıllarında iki yolculuğa daha çıkmış olabilir fakat kayıtlar pek net değil. 1505 yılında İspanya vatandaşlığına kabul edildi ve 1508’de “İspanya’nın Büyük Kaptanı” lakabını aldı. Bu, onun hatrı sayılır navigasyonel yeteneklerini kullanmasını gerektiren prestijli bir pozisyondu. Vespucci navigasyonel tekniklerin geliştirilmesine ve yeni kaptanlar seçilmesine yardımcı oldu.
22 Şubat 1512’de ölene dek bu makamda çalıştı. Sıtmaya yakalandıktan sonra İspanya’da yaklaşık 58 yaşında ölen Vespucci, günümüzde Floransa’da gömülü.
Amerika’nın Adlandırılması
Vespucci’nin şöhreti, kendisiyle alay edilen dönemlerden geçti ve kimi zaman Vespucci, Columbus’un zaferini çalmaya çalışan bir düzenbaz olarak görüldü. Fakat gerçekte iki kıtanın ona ithafen isimlendirilmesini sağlayan şey Vespucci’nin hırsı değil, Martin Waldseemüller adlı bir Alman vaiz ve amatör haritacının işiydi.
1507 yılında Waldseemüller ve diğer bazı bilim insanları, büyük haritalar içeren bir kozmoloji tanıtımı üzerinde çalışıyorlardı. Waldseemüller, Brezilya’nın Vespucci’nin keşfettiği bölümüne, Vespucci’nin adının feminen hali olan “Amerika” isminin verilmesini önerdi ve şunları söyledi: “Bu bölgenin onu keşfeden ve büyük yeteneklere sahip bir adam olan Amerigo’ya (Vespucci) ithafen Amerika olarak adlandırılmasına itiraz edilmesini gerektiren haklı bir neden göremiyorum.”
İsim kabul gördü. Waldseemüller’in haritaları Avrupa boyunca binlerce kopya sattı. Kongre Kütüphanesi’nin raporu gibi bazı raporların aktardığına göre, Waldseemüller’in Amerika’nın ismine dair ikincil düşünceleri vardı fakat bunları ifade etmek için geç kalmıştı. 1538 yılında Gerardus Mercator adlı bir haritacı, Yeni Dünya’nın hem kuzeydeki hem güneydeki kara parçalarına “Amerika” ismini yazdı ve o zamandan itibaren kıtalar bu isimle anılmaya başlandı.
Her şeye rağmen Vespucci’nin Avrupalılara olan katkılarının değeri azımsanamaz. Cosme bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Amerigo Vespucci, AvrupalılaraMundus Novus’un (“Yeni Dünya” kavramının Latince versiyonu) kapısını açmak için kendisinden önceki bilim insanları ve kâşiflerin yazıya geçirdikleri bilgilerin yanı sıra kendi bilgileri ve yeteneklerini de kullandı.”
Live Science. 8 Şubat 2022.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >