Blog
Antikythera Mekanizmasının Kilit İşlevi Keşfedilmiş Olabilir
Antikythera Mekanizmasının Kilit İşlevi Keşfedilmiş Olabilir
Antikythera Düzeneği’nin dijital bir modelini üreten bilim insanları, 2.000 yıllık cihazın kilit bir işlevini ortaya çıkarmış olabilir.
Bilim insanları Antikythera Düzeneği’nin dijital bir modelini üretti. Bu sayede oldukça ileri düzey bir düşünme yeteneği isteyen tasarımı ortaya çıkararak antik aletin kilit işlevini gün yüzüne çıkarmış olabilirler.
1901 yılında Girit kıyısındaki bir batıktan çıkarılan 2.000 yıllık Antikythera Düzeneği, bilim insanlarını yıllardır şaşkına uğratıyordu. Scientific Reports’ta yayımlanan yeni araştırma, astronomik aletin kuramsal bir modelini sunuyor. College London Üniversitesi’nde makine mühendisi olan araştırmanın yürütücüsü Tony Freeth, bir röportajında kendi yarattıkları bu kuramsal modelin, fiziksel kanıtların hepsine uyan ve düzeneğin üzerine işlenmiş bilimsel ibarelerdeki tanımlarla eşleşen ilk model olduğunu açıkladı.
Elle çalıştırılan bu cihaz, bilinen en eski analog astronomik bilgisayar olarak nitelendiriliyor ve kompleks makine mühendisliğinin de erken bir örneği. Antik Yunan’a dayanan cihaz, Ay ve Güneş tutulması ile Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün konumları gibi anstronomik fenomenleri ve olayları modelliyor.
Antikythera Düzeneği’nin sadece üçte biri kurtarılabildi ve kıyaslama yapılabilecek bir benzerine henüz rastlanmadı. Yarım eser, kurtarılan 30 bronz dişlisi ve 82 ayrı parçası ile bilim insanlarını neye benzediği, ne için kullanıldığı ve nasıl çalıştığıyla ilgili tahminde bulunma mecburiyetinde bıraktı.
2016’da bilim insanları, esere yönelik on yıldır süren bir incelemenin sonuçlarını paylaştı. X-ray tarayıcı kullanarak cihaza iliştirilmiş 3500 karakterlik -kullanma kılavuzu gibi- açıklayıcı bir metin belgelediler. Bu metnin analizi, Antikythera Düzeneği’nin gerçek bir bilgisayar olmadığını, bu yüzden programlanabilir olmadığını öne sürüyordu. Düzenek daha çok, evrendeki yerimizi göstermek ve ay ve güneş tutulması gibi gök olaylarını tahmin etmek için tasarlanan bir makineydi.
Cihazın en büyük parçası olan A parçası ayaklardan, kolonlardan ve bir bloktan oluşuyor. D parçası ise amacı bilinmeyen bir adet disk, 63 dişli bir çark ve bir plakadan oluşuyor. Yeni çalışmanın amacı düzeneğin önündeki dişli sistemini daha iyi anlamaktı.
Düzeneğin üzerindeki ibareler, boncuk şeklinde işaretlerle temsil edilen gezegenlerin ve Ay’ın halkalar etrafında hareket ettiği kozmik mekanik bir görüntüden bahsediyordu. Araştırmacılara göre daha önceki hiçbir rekonstrüksiyon, bu belirgin özelliğe gerçekten uyan bir model yaratmaya bu kadar yaklaşmamıştı. Bu amaçla ekip, Antikythera Düzeneği’nin kayıp -ve varsayılan- bileşenini yeniden oluşturmayı denedi.
UCL’den makine mühendisi Adam Wojcik’in de dahil olduğu araştırmacıların yazdığına göre “Bu 3 boyutlu karmaşık bulmacayı çözmek; Babil astronomisinden, Platon Akademisi’nin matematiğinden ve Antik Yunan astronomik teorilerinden dönemleri birleştirererek bir dehanın yaratılışını ortaya çıkarıyor”.
Aslında Antik Yunan filozofu Parmenides bu hareketleri açıklamak üzere matematiksel bir model geliştirirken Babiller ise gezegenlerin hareketlerini kaydetti.
Cihazın üzerindeki ibareler Venüs’ün 462, Satürn’ün 442 yıllık döngüsünü gösteriyor. Bilim insanları, bu numaraları gezegenlerin Dünya’dan bakış açımıza göre asıl konumuna geri dönüşünün aldığı zaman anlamına gelen kavuşum döngüleriyle ilişkilendirdi. Bu döngülerler, evrenin yermerkezli görünüşü sebebiyle Antik Yunanlar için önemliydi. Gece gökyüzüne baktığınızda, gezegenler tıpkı Dünya’nın yaptığı gibi Güneş’in etrafında dönerken bazen kısa süreliğine durur ve ileri geri salınırlar (geri hareket gibi) ki bu da göz yanılmasıdır. İşin eğlenceli kısmı ise İngilizce’deki “planet” sözcüğünün kökeni, Yunanca bir sözcük olan ve Türkçe karşılığı gezgin anlamına gelen wanderer kelimesinden geliyor.
Gezegenlerin Dünya’nın etrafında döndüğüne inanan Yunanların, bu geri hareketler sebebiyle kafası karıştı ve işi kılıfına uydurabilmek için daha karışık teoriler ve matematiksel açıklamalar üretmeye başladılar, ancak hepsi uydurmaydı.
Araştırmacılar, Antikythera Düzeneği’nin kendisine baktığında, A parçası ve D parçasındaki bileşenlerin Venüs’ün mekanik hareketleriyle eşleştiğini fark ettiler. Doktora öğrencisi ve araştırmanın eş yazarlarından David Higgon’a göre önemli bir role sahip 63 dişli çarkıyla model, Venüs’ün 462 yıllık gezegensel döngüsnünü tamamen aynı modelliyor. Bilim insanları o zamanki Antik Yunan formüllerini kullanarak diğer gezegenlerin döngülerini de belirlediler. Rapora göre daha sonra bu döngüleri “fiziksel kanıtlara riayet ederek oldukça kompakt düzeneklerle birleştirdiler”.
Bütün bunlar Yunanların, kozmozun yermerkezli görüntüsüyle, Antikythera Düzeneği’ni tasarlarken bu durumu kendileri için gereksiz zorlaştırdığı anlamına geliyor. Gezegenleri Güneş’in etrafında tek bir yönde hareket ederken göstermek yerine, onları Dünya’nın etrafında dönerken ileri geri hareketlerle şimi dansı yapar gibi göstermek zorunda kaldılar. Düzeneğin asıl çalışma şeklini varsaysak beş gezegenin her biri için herhangi bir zamanda doğru olacak şekilde doğru pozisyonlarıyla bunu yapmaları gerekti.
Bilim insanları hesaplamalarıyla bu dehşet karmaşık şeyi tasarladı ve dijital olarak yeniden oluşturdu. “Bilim insanları gezegenlerin hepsi için en gelişmiş astronomik döngüleri hesaplayabilecek ve bütün sistemdeki dişli sayısını azaltabilecek yenilikçi düzenekler oluşturdu.” diyor Freeth. Aslında dişli sıralamalar rasgele büyüklükte olamaz, çünkü varsayılan bileşenlerin 25 milimetre derinlikten daha büyük boşluklar olmamak kaydıyla cihazın içine sığması gerekir.
Bu araştıma hakkındaki 30 dakikalık bir film, bu modelin nasıl meydana geldiğini gösteriyor; bu adresten ulaşıp izleyebilirsiniz.
Bu temsili makine işe yarıyor gibi görünüyor, ancak temsili olması anahtar kelime. Yazarlar büyük bir adımın hala tamamlanması gerektiğini söylerken oldukça haklılar.
“Antik teknikleri kullanarak geçerliliğini kanıtlamamız gerek. Astronomiik çıktıları taşıyan iç içe geçmiş tüp sistemi özellikle bir zorluk olacaktır.” diyor Wojcik.
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >