Blog
Asurlular Sandığımızdan Daha Cana Yakındı
Asurlular Sandığımızdan Daha Cana Yakındı
Suriye’de Rakka yakınlarında eski bir Asur yerleşimini araştıran Arkeolog Victor Klinkenberg, Asurlular için sosyal hayatın, askeri hayattan daha önemli olduğunu belirtti.
Tell Sabi Abyad’daki yerleşim yeri. F: Heritage Daily
MÖ yaklaşık 2000 ile 609 yılları arasında hüküm sürmüş ve en güçlü olduğu dönemde Türkiye’den Mısır’a ve İran Körfezi’ne kadar uzanan sınırlarıyla oldukça başarılı bir imparatorluk olarak anılan Asur İmparatorluğu’nun böylesine muazzam bir bölgede iktidarı nasıl devam ettirebildikleri tarihçiler için her zaman merak konusu oldu.
Doktora adayı Victor Klinkenberg’in araştırması bu soruya kısmen cevap sağlıyor. Araştırma verilerine göre Asurluların hakimiyetinin kaynağı her zaman şiddet ve kaba kuvvet değildi. Klinkenberg, günümüz Kuzey Suriye’sinde bulunan Tell Sabi Abyad’daki yerleşim yerinde yaptığı çalışma sonucunda, bu yerleşim yerinin MÖ 1200 yıllarında kullanılmış olduğunu, Asurluların bölgeyi fethettikleri zaman bu yerleşimi yerini kurduklarını belirtiyor ve ekliyor; “Dolayısıyla bu bölgede askeri bir karakol beklentisi içindeydik, ancak durum öyle gözükmüyor.”
Tell Sabi Abyad’ın odalarının ve evlerinin birçok farklı fonksiyona sahip olduğunu ve işlevselliğinin sık sık değiştiğini farkeden Kinkenberg, “Örneğin bir zamanlar ziyaretçilerin bira içtiği bir kafe, başka bir zaman atık bölgesi olarak kullanılmış. Bütün bunlar, sosyal hayatın askeri hayattan çok daha büyük bir rol oynadığını gösteriyor ve görünüşe göre, pozitif uyaranlar ve yerel istikrar, Asurluların imparatorluk faaliyetlerinde önemli faktörlerdendi.” diyor.
Klinkenberg’in araştırması, Avrupa Araştırma Konseyi’nden (ERC) bir destekle finanse edilen, öğretim görevlisi Bleda Düring’in başında yer aldığı daha büyük bir projenin parçası. Son yıllarda, Leiden araştırmacılarının çalışmaları, IŞİD hareketinin yükselişi ile ciddi şekilde engellendi. Tell Sabi Abyad, İŞİD’in kalesi Rakka’ya 80 km. uzaklıkta bulunuyor.
Bu sebeple, “Son beş yılda ekibimizden hiç kimse kazıları ziyaret edemedi” diye belirten Klinkenberg, “Son zamanlarda birçok arkeolojik buluntunun yok edildiğini veya çalındığını duyduk. Çalınan bu buluntuların maddi bir değeri yok ve karaborsada kesinlikle ederleri yok ama bilim adına katkısı inanılmaz boyutta.” diye ekliyor.
Neyse ki Tell Sabi Abyad’da 35 yıldır devam eden bu proje kapsamında yapılan daha önceki kazıların dikkatli bir şekilde belgelendiğini, her sezon zemin alanının fotoğraflandığını, buluntuların konumları haritada kaydedildiğini ve tüm bina ve odaların ölçümlerinin yapıldığını belirten Klinkenberg her ne kadar diğer arkeologlar gibi kazı yerinde araştırma yapmayı tercih etse de, bu kayıtlar sayesinde araştırmasını uzaktan da olsa devam ettirebiliyor ve ekliyor ‘Araştırmamı uzaktan yapıyor olmam Suriye halkının acısına kıyasla çok az bir sıkıntı’.
Leiden University. Heritage Daily.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >