Geçtiğimiz günlerde Brezilya Ulusal Müzesi’ndeki yangında, koleksiyonun %90’ının yok olduğu belirlendi ve müzenin müdür yardımcısına göre bina sigortalı değildi.

Cristiana Serejo’nun bildirdiğine göre, ünlü Bendegó göktaşı ve 500.000 kitabın yer aldığı bir kütüphane de dahil olmak üzere (Portekiz imparatorluğuna uzanan çalışmalar yer alıyor), ayrı bir binada tutulan bazı parçalar hayatta kalmayı başardı.

Serejo, koleksiyonun ne kadarının alevlerden kurtulabildiğini söylemek mümkün olmadığını, kurtulanların belki %10, belki de %15 olduğunu söylüyor.

Serejo’ya göre Mısır koleksiyonu ise tamamen yok olmuş durumda. Rio de Janeiro’daki müzenin bir alanına girmeyi başarabilen araştırmacılar, geriye hangi eserlerin kaldığını kataloglamaya başladı ve halkın buldukları eserleri vermeleri çağrısında bulundu.

Serejo, müzenin sigortalı olup olmadığı sorusuna ise hayır şeklinde başını sallayarak yanıt verdi; “Umarım bu olaydan ders çıkarırız. Diğer kamusal binalar da aynı durumda.”

Adını vermek istemeyen bir itfaiyeci, Brezilya’ya büyük bir travma yaşatan yangının üstünden iki gün geçmesine rağmen hala dumanların yükseldiğini ve binanın bazı bölümlerinde küçük yangınların devam ettiğini söylüyor: “Ahşap malzemeler hala yanıyor ve su tutmaya devam ediyoruz.”

Aslında yıkımın ölçeği oldukça açık: müzenin is tutmuş dış duvarları hâlâ ayakta duruyor ve Quinta da Boa Vista parkındaki heykeller  çok az görülebiliyor fakat müzenin içerisinde moloz yığınlarından başka bir şey yok.

Salı günü enkazı araştıran itfaiyeciler, bazı kemikler ve bir kafatasının parçalarını buldular. Bu kemiklerin, müzenin en ünlü eserlerinden biri olan ve  “Luzia” olarak bilinen 12.000 yıllık bir iskelete ait olabileceği düşünülüyor.

Fernanda Guedes, “Bu kemiklerin Luzia’ya ait olmasını tabii ki isteriz fakat bunu doğrulayamıyoruz. Bu kemiklerin bulunduğu biyolojik antropoloji bölümünde onlarca başka iskelet yer alıyordu.” diyor.

Yıkıntılar arasından bazı porselenler ve resimler de kurtarıldı.

Müzenin yakınında bir kitabın yanmış bir sayfasını bulan bir güvenlik görevlisi olan 29 yaşındaki Felipe da Silva da bir heyecan yarattı. Gazetecilerin çektiği fotoğraflara göre, bu sayfada, İngilizce dilinde, Türkmenistan’daki Paleolitik ve Mezolitik dönemlere ait popülasyonlardan bahsediliyordu.

Da Silva, “Bu yıkımda sağlam kalan bir şeyi teslim edebilmek açıklanamaz bir duyguydu.” diyor.

Pazartesi günü, federal savcılar, yangının nedeni hakkında bir polis soruşturması talep ettiklerini söyledi. Savcılar yaptıkları açıklamada, yangınla mücadele standartlarını yaratmak için Haziran 2017’de yangın şefleri ve hükümetin Tarihsel ve Ulusal Sanatsal Mirası Enstitüsü ile bir toplantı düzenlediklerini söylediler.

“Maalesef bir yıl geçmesine rağmen federal kurumlar standartları yayınlamadı.”

The Guardian. 4 Eylül 2018.-www.arkeofili.com