Blog
Bu Roma Liderleri Nasıl Hayalet Hikayelerine Konu Oldu?
Bu insanlar, geriye politik entrikalardan çok daha fazlasını bıraktılar; bugün bile tüyler ürperten hayalet hikayelerinin merkezi figürleri haline geldiler.
Begüm Bozoğlu - www.arkeofili.com
Caligula, Agrippina ve Nero, güç mücadeleleri ve ürkütücü efsaneleriyle tarihte iz bırakan kötü şöhretli Roma figürleriydi.
Roma İmparatoru Nero ve annesi Genç Agrippina’yı gösteren mermer kabartma. MS 54-58. Aphrodisias Antik Kenti’ndeki Sebasteion tapınak kompleksinden. Aphrodisias Müzesi’nde sergileniyor. C: Egisto Sani
Bu insanlar, geriye politik entrikalardan çok daha fazlasını bıraktılar; bugün bile tüyler ürperten hayalet hikayelerinin merkezi figürleri haline geldiler.
Tanrılaştırılmış ilk Roma imparatoru Augustus’un soyundan gelen Caligula, Genç Agrippina ve Nero’nun ailesi, hem tarih hem de efsaneler üzerinde kalıcı bir etki bıraktı. Yoğun siyasi entrika ve şiddetle dolu saltanatları, antik tarihçilerin sıklıkla “Roma’ya aykırı”, hatta doğaya aykırı olarak nitelendirdiği eylemlerle damgalanmıştı.
Yaşlı Plinius, bu figürleri bir zamanlar “insan ırkı arasına savrulmuş ateş topları” olarak tanımlamış ve yaşamlarının ve ölümlerinin çağlar boyunca yankılanmaya devam ettiğini söylemişti. İntikam peşindeki ruhlardan ürkütücü hayaletlere kadar, Roma’nın en kötü şöhretli yöneticilerinden bazılarına dair bu hikayeler, neredeyse 2.000 yıl sonra bile insanları etkilemeye devam ediyor.
Caligula: Tanrı imparatorun huzursuz gölgesi
Kendini tanrı ilan eden ilk Roma imparatoru olan Caligula, Roma tanrılarının kralı Jüpiter ile iletişim kurduğunu iddia etmiş ve Ay ile cinsel ilişkiye girdiğini öne sürmüştü. Artan megalomanisi ve Roma halkına duyduğu küçümseme dillere destandı; bir keresinde şehirde kesebileceği “tek bir boyun” bile olmadığından yakınmıştı.
Ancak Caligula’nın görkemli hırsları acımasız bir sonla karşılaştı. Antik tarihçi Cassius Dio’ya göre, Caligula son anlarında kendisinin “sadece bir boynu” olduğunu, Roma’nın ise “birçok eli” olduğunu fark etmişti—bu, halkın ve suikastçılarının kolektif gücünün bir metaforuydu. Defalarca bıçaklanan Caligula’nın cesedinin suikastçılar tarafından parçalandığına, “kılıçlarını özel bölgelerine sapladıklarına” ve abartılı bir başka anlatıya göre ise “etinin tadına baktıkları”na dair sansasyonel bir hikaye anlatıldı.
Carlsberg Glyptotek Müzesi’nde Caligula heykeli. C: Wikimedia Commons
Cinayetinin ardından Caligula’nın cesedi aceleyle derme çatma bir odun yığının üzerinde yakıldı ve sığ bir mezara gömüldü. Kısa bir süre sonra, ruhunun cinayetin işlendiği Palatino Tepesi’nde dolaştığı söylentileri yayılmaya başladı. Anlatıya göre, defnedildiği bahçede her gece ürkütücü hayaletler dolaşıyor ve hiçbir akşam “korkunç bir hayaletle” karşılaşmadan geçmiyordu.
Genç Agrippina: İntikamcı anne
Suikastından önce Caligula, kız kardeşi Agrippina’yı Pontiane Adaları’na sürgüne göndermiş ve ona düşmanları için sadece adalara değil “kılıçlara da sahip olduğunu” hatırlatan tehditkâr mektuplar yollamıştı. Buna rağmen Agrippina, kardeşine uygun bir cenaze töreni düzenlemek için Roma’ya geri dönmüştü; bu, belki de siyasi bir manevraydı, ancak aynı zamanda kardeşine saygın bir cenaze töreni sağlayarak onun huzursuz ruhunu yatıştırma girişimiydi.
Daha sonra, aynı zamanda amcası olan bir sonraki imparator Claudius ile evlendi ki, bu alışılmadık bir durumdu. Debbie Felton’ın Haunted Greece and Rome kitabına göre, bu evlilik “o dönemde bile kabul edilebilir bir şey değildi.”
Felton, Agrippina’nın “acımasız hırsıyla” tanındığını belirtiyor. İmparatorların kız kardeşi, yeğeni, eşi ve annesi olarak Roma üzerindeki etkisi eşsizdi.
Ancak iktidar arayışı ölümcül bir hal almıştı. Oğlu Nero’nun doğduğu gün, tarihçi Tacitus, Agrippina hakkında bir kehanet paylaşarak Nero’nun bir gün Roma’yı yöneteceğini ve onu öldüreceğini öne sürmüştü. Cesareti kırılmayan Agrippina ise, “Beni öldürsün, yeter ki hükmetsin” diye cevap vermişti.
Agrippina: Erken İmparatorlukta Seks, Güç ve Politika kitabının yazarı Anthony Barrett, Nero genç yaşta tahta çıktığında, Agrippina’nın “bir kadının elde edebileceği, o döneme kadar benzeri görülmemiş bir güç pozisyonuna” sahip olduğunu belirtiyor. Ancak Nero büyüdükçe annesinin etkisinden rahatsız olmaya başladı.
Annesini öldürme girişimleri efsane konusu oldu—önce zehirleyerek, sonra da uyurken tavanı üzerine çökecek şekilde düzenleyerek. Her iki girişim de başarısız olunca annesini bir ziyafete davet eden Nero, onu denizde parçalanmak üzere tasarlanmış bir tekneyle geri gönderdi.
Ancak Agrippina, ada sürgünü sırasında güçlü bir yüzücü haline gelmişti ve güvenli bir yere yüzerek ulaşmayı başardı. Kadın hizmetlilerinden biri ise bu kadar şanslı değildi. Kurtarılma umuduyla kendisinin Agrippina olduğunu haykırdı, ancak denizciler onu kurtarmak yerine küreklerle başına vurarak öldürdüler.
Sonunda suikastçılar, Agrippina’yı villasında buldular. Son sözleri ürperticiydi: “Rahmime vurun!” diye emir vererek, kendisine ihanet eden oğlunu doğurduğu yeri hedef almalarını istedi.
Ölümünden sonra, mezarının yakınlarında esrarengiz çığlıklar duyulduğu ve meşale taşıyan Hiddetlilerin (Furiaea – ceza tanrıçaları) imgelerinin Nero’yu rahatsız ettiği söylendi. Suçluluk ve paranoya içinde kıvranan Nero, bir ruh çağırma seansı aracılığıyla annesinin ruhuyla temas kurmaya bile çalışmıştı.
Nero: Lanetli imparator
Annesinin ölümünden sonra Nero’nun deliliğe doğru sürüklenmesi hız kazandı. İmparatorluğu yönetmeye pek ilgi göstermedi, daha çok tiyatroda şarkı söyleyip oyunculuk yapmayı tercih etti; Chicago Üniversitesi’nde klasikler profesörü olan Shadi Bartsch’a göre, bu tür faaliyetler antik Romalılar için “bir utanç işareti” ve “antik tarihçilerin onu sahne dışında bile bir sahtekarlık ustası olarak tasvir etmesine yol açmış olabilecek türden alışılmadık bir istek”ti.
Genç Agrippina’nın ölümü Nero’yu lanetledi ve Roma tarihinde yankılanan hayalet efsanelerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Kısa bir süre sonra müttefiklerinin çoğu Nero’yu terk etmeye başladı. Bir gece uyandığında sarayının boş olduğunu gördü. Kendisini halk düşmanı ilan eden Senato tarafından ölümle cezalandırılan Nero, şehirden kaçtı. Soyulup dövülerek öldürülme ihtimaliyle karşı karşıya kalınca, kendi boğazına bir hançer saplayarak intihar etmeyi seçti.
Ancak ölüm, Nero’nun Roma hafızasındaki varlığını pek de azaltmadı. Hükümdarlığı sırasında zulme uğrayan erken Hıristiyanlar, onu Vahiy Kitabı’nda bahsi geçen ve iyilik ile kötülük arasındaki son savaşı başlatmak için geri dönecek bir figür olan Deccal olarak resmettiler.
Nero’nun hayaletinin ortaçağ Roma’sını da rahatsız ettiği söyleniyordu. Efsaneye göre, Santa Maria del Popolo Bazilikası yakınlarındaki bir ceviz ağacı, şeytani faaliyetlerin merkez üssü haline gelmişti ve burada iblislerin ortaya çıkıp hacıları terörize ettiğine inanılıyordu. Ağaç altındaki iskeletin Nero’ya ait olduğuna inanılıyordu. Papa II. Paschal, Nero’nun ruhunu kovmak için ağacı kestirdi ve kemiklerini Tiber Nehri’ne attırdı.
Felton’a göre, tüm bu işkenceler, suikastlar ve cinayetlerle birlikte, antik Roma’da bolca hayaletin dolaştığını düşünebilirdiniz, ancak ünlü kişilerle ilgili hayalet hikayelerine nadir rastlanıyor. Felton, “Bu üç kötü şöhretli aile üyesinin” Romalıları rahatsız etmesinin, onların “özellikle şiddet dolu hayatlarıyla” örtüştüğünü belirtiyor.
National Geographic. 3 Ekim 2024.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >