Konya`nın Çumra İlçesi`ndeki 9 bin yıllık neolitik yerleşim yeri Çatalhöyük`teki kazı çalışmalarında sona yaklaşılıyor. Kazı başkanı Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ian Hodder, 2014 yılına ait kazı çalışma raporunda, “Hızlanarak ve çapı genişletilerek devam edilen kazılar, 9000 yıllık binaların yapısını ve tarihçesini anlamamız açısından oldukça verimli olmuştur” dedi.
Çatalhöyük`ün 1958 yılında arkeolog James Mellaart tarafından keşfedilmesinin ardından kazılar, 1961- 1963 ve 1965 yıllarında yapıldı. Verilen aranın ardından 1993 yılında yeniden başlayan kazı çalışmaları Stanford Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında yürütülüyor. Geçtiğimiz sezon Haziran ayında başlayıp Ağustos ayında sona eren Çatalhöyük kazı çalışmaları ile ilgili hazırlanan ve `www.catalhoyuk.com` adlı internet sitesinde yayınlanan 2014 yılı kazı raporunda yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Kazı Başkanı Prof. Dr. Ian Hodder, Çatalhöyük kazılarının küçük hassas dişçi aletleri ve fırçalarla oldukça yavaş ve zahmetli olmalarıyla ünlü olduğunu söyledi.
2014 yılı kazı sezonunda bir grup arkeoloğun bu yöntemle kazmaya devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hodder, “Bir başka grup sezonu kazma, kürek ve el arabalarıyla toz bulutunun içinde, kazı evine gün bitiminde kan ter içinde dönerek geçirdi. Çatalhöyük Araştırma Projesi, arazi çalışmalarının son yıllarına yaklaştığı için bu sezon hızını arttırmıştır. Ayrıca, binaların tüm katmanlardaki özelliklerini ortaya çıkartabilmek daha derin seviyelerdeki binalara inmeyi hedeflemektedir. Hızlanarak ve çapı genişletilerek devam edilen kazılar, 9000 yıllık binaların yapısını ve tarihçesini anlamamız açısından oldukça verimli olmuştur” dedi.
FARKLI BİR BİNAYA ULAŞILDI
Bu yıl yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan diğer binalardan farklı bir binaya ulaştıklarını da dile getiren Prof. Dr. Ian Hodder, şunları söyledi:
“Daha önceleri geçmiş kazılardaki verilerin de etkisiyle, geç dönem binaların bir önceki binanın hemen üzerine yapıldığı düşüncesi hakimdi. Binaların farklı seviyelerde devamlılığı, üst üste yeniden inşa edilmesi ve yerleşimde yaşayan nesiller projenin ilgilendiği önemli konulardır. Ancak, 77 olarak adlandırdığımız bina kazıları sonucunda yeni bir bilgiye ulaştık. Bu binadan önce gelen yapı aynı büyüklükte ya da şekilde değildi. Bunun yerine çok büyük, bina 77’nin 2 katı genişliğinde ve benzeri görülmemiş kalınlıkta duvarları olan bir binaya ulaştık. Bulduğumuz binanın duvarları tüm diğer duvarlara nazaran daha kalın. 2015 kazı sezonunda yapının büyüklüğünün özel bir amaç gösterip göstermediğini anlamak için yapının tamamını ortaya çıkartmayı planlamaktayız.”
SIRADIŞI BİR RESİM ORTAYA ÇIKARILDI
Çatalhöyük’teki neredeyse tüm binaların kullanım süreleri boyunca çeşitli şekillerde duvarlarının boyandığı bilgisine de ulaştıklarını dile getiren Prof. Dr. Hodder, rapor ilgili değerlendirmesinde şu bilgilere yer verdi:
“Çoğunlukla bu boyalar ve resimler kısa bir süre sonra yeni bir kat duvar sıvasının altında kalmaktaydı. Kazı çalışmalarında bina 119’un kuzeydoğu köşesinde sıra dışı bir resmi ortaya çıkardık. Düz sıva üzerine boyanarak yapılmaktansa duvar önce oyulmuş ve sonradan boyanmıştır. Bu oyulma olarak görülen bezemeler önceden bulunmuş olsa bile, ilk defa oyulanın ve boyanın bir arada kullanıldığı ilk duvar resmi budur.” (Kaynak: Arkeolojihaber.net)
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >