Blog
Demir Çağı Savaşçıları Lüks Kuş Tüyü Yataklarla Gömülmüş
Demir Çağı Savaşçıları Lüks Kuş Tüyü Yataklarla Gömülmüş
İsveç’te iki Demir Çağı savaşçısı, kuş tüyü yataklara yatırılarak miğfer, kılıç ve kalkanlarla donatılmış teknelerle öbür dünyaya gönderildi.
İsveç’te bulunan Uppsala’nın dışındaki defin alanı, Demir Çağı’ndan kalma 90’dan fazla mezara ev sahipliği yapıyor.
Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin NTNU Müzesi’nde arkeolog olan emekli profesör Birgitta Berglund, “Kısa bir not olarak, İskandinavya’daki Valsgärde, Netflix’teki ‘The Dig’ filminde tasvir edilen İngiltere’deki ‘Sutton Hoo’nun karışılığı.” diyor.
Valsgärde, özellikle MS 600’ler ila 700’lerden kalma muhteşem tekne mezarlarıyla tanınır. Norveç’in Merovenj Dönemi olarak anılan bu zaman dilimi, Viking Çağı’ndan hemen öncesine tarihleniyor.
Muhteşem iki tekne mezarı, bu hikayenin merkezini oluşturuyor, ya da daha spesifik olarak, hikaye aslında mezarlarda bulunan kuş tüyü yataklarla ilgili.
Araştırmacılar, yatak yapımında hangi kuşların tüylerinin kullanıldığını araştırdıklarında, Demir Çağı toplumuna yeni bir ışık tutacak şaşırtıcı bilgilere ulaştılar.
Ölmüş iki adamı taşıyan tekneler yaklaşık on metre uzunluğundaydı ve dört ya da beş sıra kürek için uygun yer vardı. İkisi de zengin süslemeli miğferler, kalkanlar ve silahlarla birlikte yüksek rütbeli savaşçılara göre donatılmıştı. Son seferleri için hazırladıklar avcılık ve yemek pişirme gereçleri de define dahil edilmişti.
Bir mezarda, kafası kesilmiş bir Avrasya puhu kuşu (Bubo bubo) bulunuyordu. Atlar ve diğer hayvanlardan oluşan bir diğer defin de teknelerin yakınında bulunuyordu.
Berglund: “Defnedilmiş savaşçılar yeraltı dünyasına kürek çekmek için donatılmış gibiler. Ancak aynı zamanda atların yardımıyla karaya çıkabilecek şekilde hazırlanmışlar.” diyor.
Ölüler defnedilirken ‘güzellik uykusu’ da düşünülmüştü. İki savaşçı, birkaç kat kuş tüyü yatak örtüsünün üzerine yatırılmıştı. Yatakta kullanılan malzemenin içeriği muhtemelen yalnızca dolgu maddesi olarak hizmet etmekten daha büyük bir işleve sahipti.
Kuşkusuz yalnızca son zamanlarda halkın kullanımına sunulmuş olan kuş tüyü yatakların modern bir konsept olduğunu düşünebilirsiniz. Valsgärde’de gömülü olan kuş tüyü yatak, İskandinavya’da bilinen en eski kuş tüyü yatak ve burada yatan iki adamın sosyal tabakada iyi bir konuma sahip olduklarını gösteriyor.
Berglund, zengin Yunanlar ve Romalıların, kuş tüyü yatak takımlarını birkaç yüzyıl önce kullandıklarını ancak kuş tüyünün muhtemelen Orta Çağ’a kadar zenginler arasında yaygın olmadığını söylüyor.
Berglund seneler boyunca, Güney Nordland bölgesindeki Helgeland kıyı toplumunda kuş tüyü hasadını inceledi. Bu insanlar kuş tüyünün kaynağı olan yumuşak tüylü ördekler (= pufla) için evler inşa ederek, erken bir tarihte kuş tüyünü ticarileştirmişlerdi. Teori, bu konumdan güneye doğru kuş tüyünün ihraç edilmiş olabileceği yönündeydi. Bu yüzden Berglund, Valsgärde’de bulunan yatakta, pufla kuşundan sağlanan kuş tüyünün olup olmadığını araştırmak istedi.
Berglund, “Valsgärde’deki yatak takımlarında çok sayıda tüy kullanıldığı ortaya çıktı. Yalnızca az sayıdaki tüy, pufla kuşundan sağlanan tüylerden geliyordu. Bu yüzden Helgeland’dan veya diğer kuzey bölgelerinden gelen bir meta olduklarına inanmak için çok az nedenimiz var.” diyor.
Ancak, Berglund bu keşifle hayal kırıklığına uğramış değil. Çok çeşitli türler, araştırmacılara tarih öncesi çağlarda yakın çevredeki kuş faunasına ve insanların onlarla olan ilişkilerine dair benzersiz fikirler verdi.
Araştırmacılar, “Tüyler, geçmişte insanlar ve kuşlar arasındaki ilişki hakkında yeni bir perspektif geliştirmemizi sağladı. Arkeolojik kazılarda yiyecek olarak kullanılanlar dışında kuşlara dair pek az şey bulunuyor. Biz ayrıca tüylerin kullanımının yatak yapımı dışında daha derin bir anlamı olduğunu düşünüyoruz.” diyorlar.
Berglund İskandinav kültürüne göre, ölen insanların yatağında bulunan kuş tüyünün önemli olduğunu söylüyor. Berglund, “Örneğin insanlar evcil tavukların, baykuşların ve diğer yırtıcı kuşlar ile güvercinlerin, kargaların ve sincapların tüylerini kullandıklarında, ölümle aralarında mücadelenin uzayacağına inanıyorlardı. Bazı İskandinavya bölgelerinde, kaz tüyü ruhun bedenden çıkması için en iyi araçtı.” diyor.
Bunlar, 18. yüzyıldan itibaren kayıt altına alınmış ve bu sayede bilinen halk gelenekleri. Ancak kökenleri tarih öncesi dönemlere dayanıyor olabilir.
Kızıl Eirik sagasında, ziyarete gelen kadın bir şamanın oturacağı Grönland’daki Heriólfsnes’deki tahtın arkasına, evcil tavukların tüyleri ile doldurulmuş bir yastık yerleştirilirdi. Destanın 13. yüzyılda yazıldığı düşünülüyor ancak ilgili olay 1000 yılı civarında yaşanmıştı.
Örnekler, Valsgärde’nin yatak tüylerinin büyük olasılıkla dolgu olarak hizmet etmekten daha derin bir anlama sahip olduğunu gösteriyor. Kuşların şamanizmde, bilgi edinmek için özel bir öneme sahip olduğu biliniyor. Odin’in kuzgunları Hugin ve Munin’i düşünün.
Ancal elbette Valsgärde’deki kuş tüylerinin ritüel boyutu hakkında bir şeyler söylemek son derece zor. Ancak yatak, kaz, ördek, keklik, karga, serçe, yağmurkuşu ve belki de en sürprizi puhu kuşu tüylerini içeriyordu.
Norveç Doğa Tarihi Enstitüsü’nde çalışan biyolog Jorgen Rosvold, tüylerden türleri tanımlamayı başardı. Rosvold, “Çeşitli nedenlerden dolayı zaman alıcı ve zorlu bir işti. Materyal çözünmüş, karışık ve kirliydi. Bu, taze malzemede kolayca gözlemleyebileceğiniz birçok özel özelliğin belirsiz hale geldiği anlamına gelir ve ayırıcı özellikleri belirlemek için daha fazla zaman harcamak gerekir. Ben hâla, yerin altında 1.000 seneden uzun bir süredir yatmakta olan bu tüylerin nasıl bu kadar iyi bir biçimde korunduğu konusunda şaşkınım.” diyor.
Daha yakın dönem definlerden, ölmüş olan kişilerin ölümden geri dönmelerini önlemek için önlemler alındığını biliyoruz ve bunun daha uzun zaman önce de yapıldığını hayal etmek kolay.
Berglund, “Kafa kesmenin cenaze töreniyle bağlantılı, önemli bir ritüel olduğuna inanıyoruz.” diyor.
Viking döneminden kalma mezarlarda bulunan kılıçlar, mezara konulmadan önce bazen kasıtlı olarak bükülüyordu. Bu muhtemelen ölen kişi geri dönerse silahı kullanmasını önlemek için yapılırdı.
Berglund, “Kesik baykuş kafası muhtemelen ölen kişinin geri dönmesini engellemek için kullanılmış. Belki de yatakta kullanılan baykuş tüyü de benzer bir manaya gelmekteydi. Estonya’daki Salme’de, Valsgärde’dekilere benzeyen aynı döneme ait tekne mezarları yakın zamanda bulundu. Çok sayıdaki kuş kafası ile iki yırtıcı kuş kafası da bunlara dahil.” diyor.
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >