Blog
Doç. Dr. Hasan Peker: Hakikatin değersizleştirildiği bir bilim yaratılıyor
Doç. Dr. Hasan Peker: Hakikatin değersizleştirildiği bir bilim yaratılıyor
Gerçek olduğu iddia edilen sözde Beyköy Yazıtı'nın bilimsel kanıtlarla sahte olduğunu savunan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Hititologu Doç. Dr. Hasan Peker, yazıtı çözdüğünü belirten Dr. Fred Woudhuizen ve Dr. Eberhard Zangger'i eleştirerek, 'Olmayan bir şey üzerine bilimsel gibi çalışmalar yapmak post-truth (hakikatin değersizleştirildiği) bir bilim yaratmaktır, dedi.
"Beyköy Yazıtını James Mellaart uydurmuş ama bir gariplik var!" haberimizde, Luvi Araştırmaları Vakfı Başkanı Dr. Eberhard Zangger'in popular-archaeology.com sitesinde 15 Ağustos'ta yayınlanan makalesini okurlarımıza sunarken, bu konuda daha önce önemli çalışmalar yapan İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümünden Hititolog Doç. Dr. Hasan Peker'in 15 Mayıs'ta İ.Ü. Arkeoloji Kazı ve Araştırmaları Toplantısının son gününde, “Anadolu Hiyeroglif Yazılı Çalışmalar Üzerine Bazı Notlar (2019)” başlıklı sunumundan bir bölümü de "Sözde “yazıtın bilimsel toplantılarda tartışılması sonuçlarının yayımlanmasını beklemekten yanayım” diyen uzmanlar ve “29 m... Guinness rekorlar kitabına girer.” gibi kafa karıştıran, temelsiz çürütme yaklaşımlarına karşın İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nün geleneksel olarak her yıl düzenlediği, bu sene 13 - 15 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Arkeoloji Kazı ve Araştırmaları Toplantısının son gününde, “Anadolu Hiyeroglif Yazılı Çalışmalar Üzerine Bazı Notlar (2019)” başlıklı bir sunum yapan İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümünden Doç. Dr. Hasan Peker, yazıtın kesinlikle sahte olduğunu şu kanıtlarla ortaya koymuştu" şeklinde anons ederek yayınlamıştık.
Okurlarımızdan gelen talep üzerine arkeolojikhaber.com tarafından takip edilen toplantıda yapılan konuşmanın tamamını sizlere sunuyoruz...
İşte o toplantıda konuyla ilgili yapılan açıklama ve başlıkları ile birlikte sunumda kullanılan tüm slaytlar:
“Yazıtın boyutlarını abartılı bulup, 30 metre olmasından dolayı sahte derseniz, 1970 yılında bulunan Yalburt Anıtının ne olduğunu sorarlar. Böyle saçma itiraz olmaz. Zaten bu sahte yazıt çizimi çok büyük ihtimalle Yalburt Anıtına öykünerek yapılmış. Öte yandan 1973 yılı Anadolu Hiyeroglif çalışmaları açısından bir dönüm noktasıydı. J. D. Hawkins - A. Morpurgo-Davies - G. Neumann imzalı “Hittite Hieroglyphics and Luwian: New evidence for the connection” başlıklı makaleyle Anadolu Hiyeroglif Yazısı’nın 4 işaretinin ses değerlerini kesin olarak saptadı. 1973 sonrası bilgilerimizle yazıta baktığımızda sahte olduğunu rahatlıkla savunabiliriz. Sahte yazıt kopyasının soy kısmında kralların birbirleriyle soy ilişkisinin oğlu, oğlu, oğlu olarak geçmesi (oğlu, torunu, torununun oğlu sözcükleri olmalı) tamamen hatalı. Sözde yazıt sahte olduğunu daha bu noktadan bağırmaya başlıyor. Sözde yazıttaki bu bölümde Alantalli’nin adı yazılmaya çalışılmış, n sessizi na işareti ile bu ismin yazılışında kullanılmış. Ancak Anadolu Hiyeroglif yazısında sessizlerden önce gelen n sessizleri yazılmaz. Belli ki bu bu ismi yazmaya çalışan kişinin sahte yazıtı oluşturduğu dönemde bu kuraldan haberi yokmuş. Sahte yazıtı oluşturan kişinin/kişilerin bilgisi var ama güncel değil, ya da 1970’lerin başındaki bilgiler. 1970’lerin başındaki bilgilerimizdeki eksikliklerden kaynaklanan böyle pek çok hata var. Adana kentinin, Palastin ülkesinin yazımı hatalı. Öte yandan bu yazıtta farklı dönemlere ait işaret formları bir arada kullanılmış. Bütün bu ve burada sıralayamayacağım kadar çok imla ve gramer hatası var olduğu iddia edilen yazıt kopyasının kesinlikle ve tartışmaya gerek kalmayacak şekilde sahte olduğunu kanıtlamaktadır”
Yukarıdaki sunumuna ek olarak Doç. Dr. Hasan Peker: “Asıl sorun arkeoloji ve filoloji formasyonu olmayan birinin Türkiye üniversitelerinde, Heritage İstanbul gibi toplantılarda ağırlanıyor olması, gerçek anlamda safsatanın bilim ile karıştırılması. Zangger ve Woudhuizen’nın olmadığı kesin bir yazıt üzerine sahteciliği Anadolu Hiyeroglif çalışmalarına bulaştırma çabalarının en hafif etkisi bu bilim disiplininin kirletilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Olmayan bir şey üzerine bilimsel gibi çalışmalar yapmak post-truth (hakikatin değersizleştirildiği) bir bilim yaratmaktır.” ifadelerini de ekledi.
ww.arkeolojikhaber.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >