Blog
En Eski İnsan Kemikleri Fas’ta Bir Mağarada Nasıl Bulundu?
Bulgu, Fas’ın batısında, liman kenti Safi’nin yaklaşık 50 kilometre güneydoğusundaki Jebel Irhoud bölgesinde yapıldı.
Zeynep Şoray - www.arkeofili.com
Arkeologlar geçtiğimiz yıllarda Fas’taki bir mağarada, türümüzün kökenine bakışımızı değiştiren bir keşif yaptılar: en eski insan fosilleri.
Jebel Irhoud – erken Homo sapiens. C: Kennis & Kennis Reconstruction
Bulgu, Fas’ın batısında, liman kenti Safi’nin yaklaşık 50 kilometre güneydoğusundaki Jebel Irhoud bölgesinde yapıldı. Burası 1960’lardan beri arkeologlar tarafından bilinen ve taş aletler, kemikler ve diğer eserlerden oluşan zengin bir koleksiyon sunan bir alan.
2004’te başlayan bir kazı projesi sonunda en az beş bireye ait dişler, kafatasları ve uzun kemikler de dahil olmak üzere 16 Homo sapiens fosili keşfedildi. Aynı çökeltiler içinde çoğu ceylana ait hayvan kemikleri ve Orta Taş Çağı’na tarihlenen aletler de gömülüydü.
Afrika kıtasında bu yaştaki bir alan için nadiren rastlanan, insan fosillerinin yakınında ortaya çıkarılan çakmaktaşı eserlerin birçoğundaki ısınma kanıtı, bilim insanlarının termolüminesans tarihleme adı verilen sofistike bir teknik kullanabilmeleri anlamına geliyordu, bu da buluntular için net bir kronoloji oluşturmalarına ve alandaki ilk kazılardan bazı fosillere yeni bir bakış atmalarına izin verdi.
Keşfettikleri şey, insan evrimi çalışmaları söz konusu olduğunda bilgilerimizi büyük ölçüde değiştirdi.
Jebel Irhoud’ta bulunan aletlerden bir seçki. J ve K Levallois taş işleme tekniğinin kanıtlarını gösteriyor. C: Mohammed Kamal
Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden ekip lideri Profesör Jean-Jacques Hublin, yaptığı açıklamada, “Bu, Afrika’da türümüzle ilişkilendirebileceğimiz diğer her şeyden çok daha eski.” diyor. “300.000 yıllık bu yeni tarih ışığında, sunduğumuz bu materyalin türümüzün kökeni olduğuna ikna olduk. Afrika’da şimdiye kadar bulunan en eski Homo sapiens”.
Bu muazzam keşifle ilgili iki makaleden ilkinde Hublin ve meslektaşları, fosilleşmiş kemiklerin morfolojisinin modern insanlarınkiyle nasıl uyumlu olduğunu anlattılar. Bu eski bireylerden birinin kafatasının bu kompozit rekonstrüksiyonunda, belirgin bir insan yüzü şekline sahip oldukları açıkça görülüyor, ancak mavi ile gösterilen beyin kısmı daha önceki homininleri yansıtıyor.
Bu da beyin evriminin Homo sapiens soyu içinde devam ettiğini ve bir dizi genetik sıçramanın sonunda atalarımızın soyu tükenmiş kuzenlerimizden farklı beyin işlevleri ve yapıları geliştirmesine olanak sağladığını gösteriyor.
İkinci makalede fosillerin tarihlendirilmesi ayrıntılı bir şekilde açıklanarak, bulguların Güney Afrika’nın Florisbad kentinde daha önce yapılan bir kazıdan elde edilen bulguları nasıl desteklediği anlatıldı. Erken Homo sapiens bireyine ait olduğu düşünülen ve 260.000 yıl öncesine tarihlenen bir kafatası parçası, Fas’taki yeni buluntuların özellikleriyle eşleşiyordu.
Bize benziyor olabilirler, ancak en eski Homo sapienslerin beyinleri bizimkinden biraz farklı olmalıydı. C: Philipp Gunz
Bu sonuçları Etiyopya’daki diğer fosil kanıtlarıyla birleştiren bilim insanları, türümüzün evrimsel geçmişinin Afrika kıtasının tamamını kapsayabileceğinden şüphelenmek için nedenler olduğu sonucuna vardı. Hublin’in söylediği gibi, “Eğer bir Cennet Bahçesi varsa, o da Afrika’dır.”
Ancak pek çokları için bu bir zihniyet değişimiydi. Dr Abdelouahed Ben-Ncer, “Kuzey Afrika, türümüzün kökenine ilişkin tartışmalarda uzun süre ihmal edildi. Jebel Irhoud’taki muhteşem keşifler, Homo sapiens’in ortaya çıktığı dönemde Mağrip’in Afrika kıtasının geri kalanıyla olan sıkı bağlantılarını gösteriyor.” diyor.
Bu bulgu paleoantropoloji alanında bir sarsıntıya yol açmış, hatta Hublin araştırması nedeniyle Fas Kralı 6. Muhammed tarafından onurlandırılmıştı. O zamandan bu yana, modern insanın nasıl ortaya çıktığı ve erken Homo sapiens ile Neandertaller, Denisovalılar ve esrarengiz Homo naledi de dahil olmak üzere soyu tükenmiş atalarımızdan bazıları arasındaki potansiyel örtüşme hakkında daha da fazla şey öğrenildi.
Türümüzün evrimi hakkında her gün yeni keşifler yapmaya devam ediyoruz. İster modern hesaplamalı genomik yöntemler kullanılsın, ister mağaralarda eski usül araştırmalar yapılsın, buraya nasıl geldiğimize ve bu süreçte neler olduğuna dair sorular her zaman merak kıvılcımını ateşleyecek.
IFL Science. 10 Ağustos 2023.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >