Blog
Fransa’da 22 Milyon Yıllık Parlayan Örümcek Fosilleri Bulundu
Bir taramalı elektron mikroskobu kullanan ekip, örümcekle aynı kaya tabakasını kaplayan birçok küresel ve iğne benzeri mikrofosil buldu.
Beste Kahveci - www.arkeofili.com
Fransa’da 22.5 milyon yıllık fosilleri inceleyen araştırmacılar, örümcekler floresan mikroskobu altında parladığında oldukça şaşırdı. Ekip, bu parlamanın muhtemelen fosilleşme koşullarından kaynaklandığını söylüyor.
Örümcekler, Oligosen çağın sonunda, bir göl veya lagün ortamında yaşamışlardı. 1700’lerin sonlarından beri incelenen bulundukları kaya tabakası fosilleşmiş böceklerle o kadar dolu ki, bu tabaka ‘Böcek Yatağı’ olarak biliniyor.
Örümcek fosillerini inceleyen araştırmacılar, hangi koşulların bu kadar iyi koruma koşullarını sağladığını tam olarak anlamak istediler ve bu süreçte floresansı keşfettiler.
Kansas Üniversitesi’nde kimyasal paleontolog ve makalenin baş yazarı Alison Olcott, “Burada gözlemlediğimiz otofloresans, kaya matrisinin kimyasal bileşiminin ve değişmiş biyolojik kalıntıların bir sonucu. Ancak otofloresans ile ilgili hiçbir şey örümceklerin kendilerine özgü değil.” diyor.
Yani burada eski bir “Örümcek Adam” hikayesi yok. Örümcekler, hayattayken yeterince normal eklembacaklılardı ve sert dış iskeletlerinde hiçbir parıltı yoktu. Yine de floresan mikroskobu altında, karın ve pençeleri gibi anatomilerinin detayları öne çıkıyordu.
Bir taramalı elektron mikroskobu kullanan ekip, örümcekle aynı kaya tabakasını kaplayan birçok küresel ve iğne benzeri mikrofosil buldu. Sonra, fosilleri enerji dağıtıcı X-ışını spektroskopisine tabi tutarak, mikrofosillerin silikadan oluştuğunu belirledi.
Mikrofosillerin çoğu, bugün hala Dünya okyanuslarına hâkim olan diyatomlar, silisli alglerdi. Araştırmacılar, diyatomların bu eski ortamda yumuşak doku organizmalarını koruduğuna inanıyorlar. Spesifik olarak, hücre dışı polimerik maddeler olarak adlandırılan mikroalg matları, örümceklerin kimyasını stabilize etti ve onları bozulmaya karşı korudu. Fosildeki farklı polimerler, belirli aydınlatma altında otomatik floresan belirmesine neden oluyordu.
Olcott, “Bir gölün ya da göletin üstünde, bir kayanın üzerinde, hatta kaldırımdaki bir su birikintisinde renkli bir salkım gibi görünen yapışkan bir matla karşılaştıysanız, EPS’yi gördünüz, çünkü biyofilmin birbirine yapışmasına ve yüzeylere yapışmasına yardımcı olan şey budur.” diyor. Ayrıca Olcott, ayıcık şeklindeki jelibonların yapımında bakteri EPS’lerinin koyulaştırıcı olarak kullanıldığını da ekliyor. Yani muhtemelen onu da yediniz.
Araştırmacılar, örümceklerin korunma biçimlerinin şu şekilde gerçekleştiğini teorileştirdi: Eklembacaklılar, tortu tabanına batan bir diatom matı üzerinde bir gölün veya lagünün yüzeyine sürüklendi. Diatomlarda bulunan örümcekler daha sonra fosillerin oluşmasına neden olan çökeltilerin normal sıkışmasını yaşadılar.
Bu, Kansas Üniversitesi’nin parlayan fosilleşmiş örümcekler üzerine araştırma yaptığı ilk araştırma değil. 2019’da, yeni makalenin ortak yazarı Paul Selden, 100 milyon yıllık bir örümceğin korunmuş parlayan gözleri üzerine araştırmalar yaptı. Muhtemelen bu da son olmayacak. Ekip, benzer fosillerin korunmasının başka yerlerdeki diatom matlarla ne kadar bağlantılı olabileceğini görmek için Aix’teki alanın yanı sıra diğer yatakları da incelemeyi planlıyor.
Bu paleontoloji için küçük bir adım, fosil otofloresansının alt disiplini içinse sekiz küçük adım.
Gizmodo. 21 Nisan 2022.
Makale: Olcott, A.N., Downen, M.R., Schiffbauer, J.D.et al.(2022).​
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >