Blog

Ara1

Gürcistan’da Tunç Çağı’na Ait Bilinmeyen Dilde Yazıt Bulundu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  DmanisiGürcistanKafkasyaTunç ÇağıYazıt



Gürcistan’da Tunç Çağı’na Ait Bilinmeyen Dilde Yazıt Bulundu

Arkeologlar, arkeolojik ve jeolojik bağlama dayanarak, tabletin Geç Tunç Çağı’na veya Erken Demir Çağı’na, yani MÖ 1. binyıla tarihlenebileceğini düşünüyor.

 

www.arkeofili.com

 

Gürcistan’ın Dmanisi bölgesinde, Bashplemi Gölü yakınlarındaki arkeolojik kazıda, bilinmeyen dilde yazılmış bazalt tablet ortaya çıkarıldı.

Gürcistan’da bulunan, bilinmeyen bir dilde yazıtlı tablet. C: R. Shengelia vd. 2024.

Bu keşif, yalnızca bulunan malzemenin nadirliği nedeniyle değil, aynı zamanda Kafkasya’da yaşamış eski uygarlıklar hakkında bilinmeyen yönleri açığa çıkarabilecek potansiyeliyle de önemli.

2021 yılında yapılan bu keşif, kitap büyüklüğünde bir tablet üzerinde 60 farklı sembolün kaydedildiğini ortaya koydu. Bu sembollerden 39’u, bilinen diğer eski yazı sistemlerinde kesin bir eşdeğere sahip değil. Arkeologlar, arkeolojik ve jeolojik bağlama dayanarak, tabletin Geç Tunç Çağı’na veya Erken Demir Çağı’na, yani MÖ 1. binyıla tarihlenebileceğini düşünüyor.

Dmanisi bölgesi, 1.8 milyon yıl öncesine kadar uzanan insan kalıntılarıyla ilgili arkeolojik keşifleriyle tanınan, Avrasya’nın erken sakinlerini incelemek için kritik bir bölge olarak biliniyor. Ancak bu kez keşif, fiziksel antropolojiyle değil, eski bölge sakinlerinin kültürü, dini ve sosyal yapıları hakkında ipuçları sunabilecek olası bir yazı sistemiyle ilgili.


Buluntu yeri olan Gürcistan’daki Bashplemi Gölü’nün konumu. C: R. Shengelia vd. 2024.

Bashplemi Gölü ve Arkeolojik Bulgular

Bashplemi Gölü, Mashavera Nehri’nin küçük kollarıyla beslenen, tepelerle çevrili volkanik bir plato üzerinde yer alıyor. Bölge daha önce arkeolojik açıdan çok fazla incelenmemiş olsa da, yüzeyde seramik parçaları, bir havan taşı ve obsidyen parçaları bulundu. Bu durum, bölgede kayda değer bir insan etkinliği olabileceğini düşündürüyor.

Bazalt tablet, yedi yatay satırda 39 benzersiz sembol içeriyor. Bu sembollerden bazıları tekrar ediyor ve tabletin yüzeyinde toplamda 60 karakter bulunuyor. Karakterlerin düzeni ve bazı sembollerin tekrarı, bunların sayıları veya noktalama işaretlerini göstermek için kullanılmış olabileceğini düşündürüyor. Araştırmacılar, yazı sisteminin dini adaklar, inşaat kayıtları veya askeri envanterler gibi bilgileri kaydetmek için kullanılmış olabileceğini öne sürse de bu yorumlar henüz erken aşamada.


Georgia’daki Bashplemi Gölü’nün görünümü. C: R. Shengelia vd. 2024.

Yazıtın Oluşturulma Teknikleri ve Önemi

Bu sembolleri oluşturmak için eski ustalar, konik bir matkap kullanarak sembollerin ilk taslaklarını çizmiş, ardından yuvarlak uçlu aletlerle işaretleri düzeltmişlerdi. Bazaltın sertliği ve işaretlerin hassasiyeti, oldukça yüksek bir beceri düzeyi ve sofistike bir oymacılık tekniğine işaret ediyor.

Yazıtın en ilginç yönlerinden biri, çeşitli eski yazı sistemleriyle kısmi benzerlik göstermesi. Arkeologlar, erken Gürcü alfabeleri ve bölgedeki diğer Hıristiyanlık öncesi yazıtlarla grafiksel benzerlikler buldular. Ayrıca bazı semboller, Fenike, Aramice ve Proto-Sinaitik gibi Yakın Doğu yazı sistemleriyle görsel ilişkiler taşıyor. Bu durum, komşu uygarlıklarla olası kültürel etkileşim veya alışverişi düşündürüyor.

Ancak Bashplemi yazıtı, bilinen herhangi bir yazı sistemini tamamen kopyalamış gibi görünmüyor. Semboller, Semitik, Yunan, Hint ve Gürcistan’da keşfedilen Tunç ve Erken Demir Çağı mühürleri dahil olmak üzere çeşitli sistemlerle yalnızca kısmi benzerlik gösteriyor. Bu durum, yazının bağımsız bir sistem veya yerel olarak gelişmiş bir proto-sistem olabileceği ihtimalini ortaya koyuyor.


Tabletin üzerindeki sembollerin numaralandırılmış çizimleri. C: R. Shengelia vd. 2024.

Kafkasya’nın Kültürel Tarihi için Yeni Bir Perspektif

Bu işaret sisteminin varlığı, Asya ile Avrupa arasındaki bir kavşak noktası olan Kafkasya’nın kültürel tarihine yeni bir karmaşıklık katıyor. Rodoslu Apollonius ve diğer Yunan yazarlarınki gibi antik metinler, günümüz Batı Gürcistan’ının bir parçası olan Kolhis bölgesindeki yazılara atıfta bulunuyor ve bunlara altın yazı adını veriyorlar. Ancak şimdiye kadar bu tür yazı sistemlerine dair kesin arkeolojik kanıtlar bulunamadı.

Bu keşif, Tunç Çağı sırasında Kafkasya’da başka yazı sistemlerinin var olabileceği olasılığını gündeme getiriyor. Bu yazıların daha fazla örneğinin günümüze ulaşmamış olmasının nedeni, ahşap veya deri gibi biyolojik olarak parçalanabilen malzemelerin kullanılması ve bölgenin nemli iklimi nedeniyle korunamamış olmaları olabilir.

Yazıtın Otantikliğini Doğrulama Çalışmaları

Tablet üzerindeki malzeme ve yazıt teknikleri üzerinde kapsamlı bir analiz yapıldı. Tabletin bazaltı, bölgedeki kayaların jeolojik bileşimiyle eşleşiyor ve yerel olarak üretildiğini düşündürüyor. Ayrıca, bazaltın yüzeyindeki metal alet kullanımıyla oluşmuş aşınma izleri, eserin önemini anlamadan temizlemeye çalışan yerel halkın izlerini taşıyor ve bu da bulgunun otantikliğini pekiştiriyor.

Yazıtın işlenme süreci oldukça karmaşık ve yüksek derecede teknik beceri gerektiriyor, bu da tabletin modern bir sahtecilik olma olasılığını düşürüyor. Arkeologlar için yazıtın otantikliği, arkeolojik bağlam ve bölgedeki diğer Hristiyanlık öncesi işaretlerle olan benzerliklere dayanıyor.


La Brújula Verde. 26 Kasım 2024.

Makale: Ramaz Shengelia, Levan Gordeziani, et al., (2024). 

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için