Blog
İberya’da Bulunan Oyma Plakalar, Soy Kütüğü Kayıtları Olabilir

Bir başka yaygın teori ise bu plakaların Ana Tanrıçaları veya ataları temsil ettiği yönündeydi. Ancak plakaların sadece yüzde 4’ünde göz veya burun gibi yüz özelliklerinin bulunması, bu hipotezi zayıflatıyor.
Zeynep Şoray - www.arkeofili.com
Geç Neolitik ve Kalkolitik Çağ İberya’sına ait oyma arduvaz plakalar, soy kayıtlarını içeren erken dönem yazısız kayıtlar olabilir.
C: Katina T. Lillios et al., 2025.
Dr. Katina Lillios ve meslektaşları tarafından yayımlanan bir çalışma, MÖ 3.200 ila 2.200 arası Geç Neolitik ve Kalkolitik Çağ İberyası oyma arduvaz plakaların, soy kaydının sözlü olmayan en eski biçimlerinden biri olabileceğini öne sürebilecek istatistiksel bir değerlendirme sundu.
Araştırmacılar, plakaların coğrafi dağılımı, tasarım özellikleri ve bulunduğu mezarların büyüklüğü gibi faktörler üzerinde yaptıkları istatistiksel analizlerle bu objelerin, önemli bir atayla ilişkilendirilen genetik kayıtlar olarak kullanılmış olabileceğini öne sürüyorlar.
Tartışmalı Oyma Plakalar ve Farklı Teoriler
1800’lü yıllardan beri İber Yarımadası’nda bulunan çeşitli mezarlarda ve tümülüslerde keşfedilen bu oyma taş veya arduvaz plakalar, genellikle el büyüklüğünde ve özenle işlenmiş geometrik motifler içeren nesneler olarak tanımlanıyor. Günümüzde 1.626 adet plaka, bilinen arkeolojik alanlardan çıkarılmış durumda.
Bugüne kadar bu plakaların işlevine dair birçok teori ortaya atılmış olsa da, kesin bir kanıt bulunabilmiş değil. Portekizli tarihçi ve tıp doktoru Augusto Filippe Simões (1835–1884), bu plakaların tılsım, amblem, nişan veya dini kült objeleri olarak kullanılmış olabileceğini öne süren en erken araştırmacılardan biriydi.
Bir başka yaygın teori ise bu plakaların Ana Tanrıçaları veya ataları temsil ettiği yönündeydi. Ancak plakaların sadece yüzde 4’ünde göz veya burun gibi yüz özelliklerinin bulunması, bu hipotezi zayıflatıyor.
Başka bir teori, bu arduvaz plakaların çocuklar tarafından baykuş çizimi olarak yapıldığını öne sürüyor. Ancak gagalı veya gözlü baykuş benzeri figürlerin de yalnızca yüzde 4 oranında bulunması ve çocukların çoğu tarihsel toplumda en büyük demografik grubu oluşturmasına rağmen, bu plakaların yaygın olmaması, bu görüşü çürüten önemli kanıtlar arasında.
Son olarak, bu plakaların aslında soy kütüğü kayıtları olduğu yönünde bir teori mevcut. Tıpkı arma veya hanedanlık sembollerinin bir kişinin soyunu temsil ettiği gibi, bu plakaların da bireyin soy bağlantısını gösterdiği düşünülüyor.
C: Katina T. Lillios et al., 2025.
Soy Kayıtları Teorisine İlk İşaret
Prof. Lillios, bu hipotezin çıkış noktasının, Lizbon’daki Museu Geológico’da bulunan ve iki tarafına da oyma yapılmış benzersiz bir plaka olduğunu belirtiyor:
“Bu plakanın bir yüzünde tamamlanmış bir tasarım, diğer yüzünde ise taslak gibi görünen bir çizim vardı. İlginç olan, iki yüz arasındaki yatay çizgi sayısının farklı olmasıydı. Bu yatay çizgiler, Klasik plakaların temel kısmını bölümlere ayırıyordu. Bu fark bana, biri hatalı ve diğeri düzeltilmiş olan iki farklı kayıt içerdiğini düşündürdü. Eğer yalnızca estetik bir özellik olsaydı, düzeltmeye gerek duyulmazdı.”
“Bu gözlem, plakaların rastgele süslemeler değil, doğru bir şekilde kaydedilmesi gereken bilgileri içerdiği hipotezini geliştirmemi sağladı.”
Plaka Analizleri ve Soy Kayıtları
Lillios ve ekibi, hipotezlerini test etmek için 657 Klasik plaka üzerinde analizler gerçekleştirdi. Klasik plakalar, genellikle üst kısımlarında ters ‘V’ şekilleri, ışınlar veya yaka benzeri motifler içeren tasarımlara sahip. Alt kısımlarında ise yatay olarak dizilmiş zikzaklar, üçgenler veya balık kılçığı desenleri yer alıyor. Üst ve alt kısımlar arasındaki bant ise bazen boş bırakılmış, bazen de küçük üçgenler veya kısa paralel çizgilerle doldurulmuştu.
Araştırmacılar, plakaların alt kısmındaki motiflerin belirli bir soy veya klanı temsil edebileceğini, yatay çizgi sayısının ise bir kurucu ataya olan soyağacı mesafesini gösterebileceğini düşünüyorlar.
Bu teoriye göre, bir birey, eğer ‘zikzak klanı’ndan geliyor ve atasıyla arasında dört nesil varsa, plakası dört zikzak deseni içeren bir alt kısma sahip olacaktı.
Prof. Lillios’a göre, bu tasarımlar zamanla gelişerek soy kütüğü kayıtlarına dönüşmüş olabilir:
“Bu plakaların tasarımlarına, çok daha erken dönemlerde üretilmiş seramikler gibi malzemelerde rastlamıyoruz. Ancak bu tasarımlar, bireylerin veya grupların kimliklerini ifade etmek için sıkça kullandıkları giysiler ya da vücut boyalarında yer almış olabilir. Ne yazık ki bu tür unsurlar günümüze kadar korunmuyor”
“Başlangıçta belirli aileler veya soylar kendilerine özgü tasarımlar (üçgen klanı, zikzak klanı vb.) ile tanınıyor olabilir. Zaman içinde biri, bu tasarımların belirli bir sistem dâhilinde manipüle edilerek daha kesin bilgiler aktarabileceğini keşfetmiş olabilir. Bu süreç, Avrupa’daki arma sisteminin nasıl çalıştığına oldukça benziyor.”
C: Katina T. Lillios et al., 2025.
Soy Kayıtlarıyla İlgili İstatistiksel Kanıtlar
Antik DNA çalışmaları bu hipotezleri test etmek için yeterli değil, çünkü arduvaz plakalarla birlikte gömülen bireylerin çoğunda iyi korunmuş iskelet kalıntıları bulunmuyor. Bunun yerine, araştırmacılar plakalar üzerindeki desenlerin, coğrafi dağılımın ve mezar boyutlarının arasındaki ilişkileri istatistiksel analizler kullanarak incelediler.
Analizler, arduvaz plakalar üzerindeki motiflerin sayısı ile Alentejo bölgesinden uzaklık arasında bir korelasyon olduğunu gösterdi. Yani, aileler bu bölgeden göç ettikçe ve yeni yerleşimlere yayıldıkça, plakalarındaki motif sayısının arttığı görüldü.
Buna ek olarak, araştırmacılar anıt veya mezar büyüklüğü ile plakaların sayısı arasında pozitif bir korelasyon tespit etti. Daha büyük ve gösterişli mezarların inşası daha fazla emek gerektirdiğinden, bu tür mezarlarda gömülen bireylerin zengin veya seçkin ailelere mensup olmaları muhtemeldi. Araştırmacılar, mezar büyüdükçe içinde gömülü olan plakalı birey sayısının arttığını belirledi. Bu da plakaların yalnızca genel soy kayıtlarını değil, özellikle elit kesimin soy kütüğünü kaydettiğini gösteriyor.
Soy Kayıtları Elitler İçin mi Kullanılıyordu?
Prof. Lillios, bu durumu şöyle açıklıyor:
“Ölen herkesin mezarına bir plaka konulmamış olması, bana bu uygulamanın yalnızca seçkin bir grup için geçerli olduğunu düşündürüyor. Eğer Avrupa’daki arma sistemini örnek alırsak, burada da evlilikleri yönetmek, mülkleri kontrol altında tutmak veya hatta kolektif mezarlarda gömülme hakkını korumak isteyen bir tür elit sınıfın varlığına işaret ediyor olabilir.”
“Bazen bu toplu mezarları, önemli kararların alınması gerektiğinde danışılan bir tür topluluk arşivi gibi hayal ediyorum.”
Gelecek Araştırmalar: Yeni Keşifler Hipotezi Doğrulayabilir mi?
Gelecekteki araştırmalar için umutlu olan Prof. Lillios, daha az tahrip olmuş bir mezarın bulunmasının bu hipotezi destekleyebileceğini düşünüyor:
“Bu hipotezi doğrulamanın veya çürütmenin en iyi yolu, mezarlarına arduvaz plakalarla gömülen bireyler üzerinde arkeogenetik çalışmalar yapmak”
“Ancak en büyük problemimiz, bu mezarların genellikle uzun bir süre boyunca tekrar tekrar kullanılmış olması. Bu yüzden içlerinde bulunan insan kalıntıları ve nesneler sık sık yer değiştirmiş ya da karışmış durumda. Yine de gelecekte nispeten bozulmamış bir mezar alanının keşfedilmesi mümkün olabilir.”
Makale: Lillios, K. T., Tang, Z., & Bowen, J. (2024).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >