Blog
İlk Şehirler Kurulurken Kafa Travmalarında Ciddi Artış Oldu
Kanunlar, merkezi yönetim, ticaret ve kültür, şiddet içeren ölüm oranlarının Erken ve Orta Tunç Çağı’nda (MÖ 3.300 ila 1.500) yeniden düşmesine neden oldu.
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
Araştırmalar, Mezopotamya’da ilk şehirler inşa edilirken kafa travmalarında dramatik bir artış olduğunu ortaya koyuyor.
Kafa travması şiddetli bir ölümün kanıtını oluşturuyor. C: Joachim Wahl/Tübingen Üniversitesi
Mezopotamya ve Orta Doğu’daki ilk şehirlerin gelişimi, bölge sakinleri arasındaki şiddetin önemli ölçüde artmasına neden oldu. Kanunlar, merkezi yönetim, ticaret ve kültür, şiddet içeren ölüm oranlarının Erken ve Orta Tunç Çağı’nda (MÖ 3.300 ila 1.500) yeniden düşmesine neden oldu.
Uluslararası bir araştırmacı ekibinin vardığı sonuçlar, Nature Human Behaviour dergisinde yayımlandı.
Araştırmacılar, bugün İran, Irak, Ürdün, Suriye, Lübnan, İsrail ve Türkiye’yi kapsayan bölgeden 3.539 iskeleti, sadece şiddet yoluyla oluşmuş olabilecek kemik travması açısından inceledi. Bulgular, araştırmacıların MÖ 12.000 ila MÖ 400 yılları arasındaki dönemde kişilerarası şiddetin gelişimine ilişkin incelikli bir tablo çizmelerini sağladı. Bu dönem, tarımın gelişmesi, göçebe yaşam tarzının geride bırakılması, ilk şehir ve devletlerin kurulması gibi insanlık tarihindeki köklü değişikliklerle tanınıyor.
Çalışmanın proje yöneticisi olan Tübingen Üniversitesi Ekonomi Tarihi Kürsüsü’nden Joerg Baten, “Kişilerarası şiddetin (yani cinayetin) oranı MÖ 4.500 ile 3.300 yılları arasında zirveye ulaştı ve sonraki 2.000 yıl boyunca yeniden düşüşe geçti.” diyor.
“İklim krizi, artan eşitsizlik ve Geç Tunç Çağı ile Erken Demir Çağı’nda (MÖ 1.500-400) önemli devletlerin çöküşüyle birlikte şiddet bir kez daha arttı. Kafatası travması ve silah yaralanmaları (örneğin iskeletlerdeki ok uçları) ile tanımlanabilen şiddetli ölümlerin oranı, kişilerarası şiddeti değerlendirmek için kullanılan ortak bir ölçüt.”
Şimdiye kadar bu konudaki araştırmalar iki kampa ayrıldı. Amerikalı psikolog Steven Pinker tarafından örneklendirilen bir tanesi, avcı-toplayıcı toplumlar döneminden günümüze kadar geçen bin yıl boyunca şiddet kullanımında istikrarlı bir azalma olduğunu iddia ediyor. Diğeri ise şehirlerin gelişmesini ve merkezi bir gücü, o zamandan beri devam eden savaşların ve kitlesel şiddet kullanımının ön koşulu olarak görüyor.
Bu çalışma için biyoarkeolojik kanıt sağlayan Ortadoğu’daki arkeolojik alanların dağılımı. C: Joerg Baten, Giacomo Benati & Arkadiusz Sołtysiak. 2023.
Yeni çalışma ise bunun için artık daha ayrıntılı bir tablo sunuyor.
Araştırmacılar, MÖ 5. ve 4. bin yıllardaki şiddet artışını, insanların ilk, hala zayıf organize edilmiş şehirlerde toplanmasına bağladılar. Şiddet oranı ancak hukuk sistemleri, merkezi olarak kontrol edilen bir ordu ve dini kurumlar (örneğin dini bayramlar) geliştikten sonra önemli ölçüde azaldı. Teslimat ve fatura olarak kullanılan çivi yazılı kil tabletlerden de görülebileceği gibi, Erken ve Geç Tunç Çağı’nda Akdeniz’in doğu bölgesi ve Mezopotamya’da ticaret de arttı.
Çalışmanın ortak yazarı Barselona Üniversitesi’nden Giacomo Benati, “Bu dönemde daha fazla güvenlik, Orta Tunç Çağı’nda tarımsal verimin azalmasına ve gelirlerde artan eşitsizliğe rağmen başlangıçta mümkündü.” diyor.
Bir diğer dönüm noktası da Geç Tunç Çağı’nda birçok ileri uygarlığın çöküşü oldu. Bu aşamada, MÖ 1.200 civarında, göç hareketleriyle bağlantılı olarak 300 yıl süren bir iklim felaketi de yaşandı. Bu da yine şiddet içeren ölüm oranlarının artmasına neden oldu.
University of Tübingen. 10 Ekim 2023.
Makale: Baten, J., Benati, G. & Sołtysiak A. (2023).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >