Zirvedeyken Roma İmparatorluğu 90 milyondan çok insana ev sahipliği yapmıştır. Roma'nın kontrolü altındaki bölge, İspanya'dan Küçük Asya ve Afrika'nın kuzeyinden Kuzey İngiltere'ye kadar uzanan 6,5 milyon kilometre kareye yayılmıştı. Ancak bunun yanı sıra, birkaç düşman olmaksızın tarihin en büyük ve en güçlü medeniyetlerinden biri olduğunu sanmayın. Ve doğal olarak, kesinlikle Tiber'in ünlü şehiri, düşmanlarından nasibini almıştı. Bu yüzden işte, Roma'nın en nefret edilen (ve korkulan) on düşmanı! Bizim haydutlar galerisinden derlenen askerler, Kelt barbarlarını, Asyalı savaşçıları, her çeşit katil ve hainleri, hakiki bir savaşçı kraliçeyi ve hatta bir lise matematik öğretmenini içeriyor! Aslında, dünyanın 2000 yıldır taşımakta olduğu bu kötü haydutlar ve serseriler çetesinden dehşet içinde ürpereceğinizi düşünüyoruz.
... En azından Romalıların böyle olduğunu söyleyebilirim.
"Yenilenin Vay Haline!"
Roma'nın en eski düşmanlarından biri, Galya bölgesinden bir Kelt savaşçısı Brennus idi. MÖ 387 yılında, emrindeki 12 000 savaşçı ile o, Allia nehri kıyısında iki kat daha büyük bir Roma ordusunu darmadağın ederek İtalya'yı işgal etti. Kenti ele geçirdikten sonra haftalarca gruplar halinde sakinlerini kesmekle ve tecavüz etmekle zaman harcadı. Senato umutsuzca, Brennus'a haydutlarını durdurması için yalvardı ve hatta kasabayı terk ettiği takdirde kabile reisine yarım ton altın sundu. Kurnaz savaş lordu bunu kabul etti, fakat fidyeyi bütün liderler üzerinden istedi. Barbarlar fidye için ağır kılıçlarını çarparak daha fazla ganimet talep ettiler. Romalılar itiraz ettiği zaman, Brennus gürledi: "Altta kalanın canı çıksın" ya da "Yenilenin vay haline!" Sonunda, bir hastalık Roma'nın karşı saldırısı için ivme kazandırdı ve onun ordusunun saflarını inceltti. Brennus ve adamları kısa sürede geri sürüldüler ve çevredeki kırsal kesimde topluca katledildiler. Roma'nın bu ilk çuvallaması, genç cumhuriyete bir uyandırma çağrısı olarak hizmet etti. Aşamalı olarak Yunan falanks tarzı savaş oluşumlarını terk etti ve daha profesyonel bir ordu kurdu. Senato bile bir süre için, başkenti Veii'ye taşımayı düşünmüştü.
Spartacus'un Öfkesi
İsyancı lideri Spartacus'un erken dönemindeki hayatı ile ilgili yetersiz detaylar mevcut. Ancak biz onun MÖ 73 yılında iken 38 yaşında Trakyalı bir köle olduğunu, Capua'daki bir gladyatör okulundan beraberindeki mahkumlarla mutfak bıçakları kullanarak muhafızları etkisiz hale getirip kaçtıklarını biliyoruz. Silahlanan küçük bir grubun giderek köleleri kullanarak ve asker toplayarak, Roma'ya karşı açtığı gerilla savaşı iki yıl içinde, yaklaşık 120 000'i bulmuştu ve kısa sürede üstünlüğü ele geçirerek bütün Roma ordularını mağlup etmişti. MÖ 71 yılında, Yüksek Sele Vadisinde isyancılar, Marcus Licinius Crassus komutasındaki sekiz çatlak lejyon tarafından en sonunda ezildi. Spartacus'un, bu can alıcı savaşta, yoldaşlarının bozguna uğradığı yerde öldüğü düşünülmektedir. 6000'den fazla asi köle yakalandı ve hepsi ilk ayaklanan kent Capua ve Roma arasındaki Appian yolu boyunca çarmıha gerildi.
Kartacalı Hannibal
Tarihin en büyük askeri liderlerinden biri olarak bilinen Kartacalı General Hannibal, MÖ 3. yüzyılda İspanya ve Alpler yoluyla Roma'yı işgal etti. 216 yılında 31 yaşındaki komutan, Roma'nın kaydedilen en kötü yenilgilerinden birinin yaratıcısı oldu: Cannae Savaşı. Bir günlük mücadelede sadece 50 000 Kartacalı, kuşatmış olduğu 75 000 kadar Romalı askeri kesip parçaladı. İtalya'yı işgalinden vazgeçirmek için Hannibal'ı zorlamak üzere Kartaca ülkesine yalnızca bir Roma saldırısı oldu. MÖ 202 yılında, onun parlak askeri kariyeri bugünkü Libya Zama Savaşında sona erdi. Belirleyici çatışmanın ardından Kartaca düştü ve cumhuriyetin bir defalık belası sürgüne kaçtı. Roma ajanları eski düşmanı yıllarca takip etti. Hannibal, Girit'te saklandığı yerde yakalanmak üzereyken, korkudan, yanında taşıdığı zehirden bir doz aldı ve öldü. O 66 yaşında idi.
Katil Deha
Archimedes, beyinlerin kaslardan daha kudretli olabileceğini Roma'ya kanıtladı. MÖ 212 yılında Syracuse kuşatması sırasında ünlü Yunan matematikçi, bir Roma filosuna saldırı sırasında bir dizi parlak sürprizler (şayet büsbütün aldatıcı değilse) başlattı. O bilindiği üzere dev parabolik aynalarla güneş ışınlarını gemilerin yelkenleri üzerine odaklayarak yakmaya çalışırken, onun değişken menzilli mancınıkları sahil kentine yaklaşan cumhuriyetin gemilerinin üzerine doğru durmaksızın gülle yağdırdı. Archimedes aynı zamanda, söylendiğine göre, pençe benzeri muazzam bir vinç yaptı ve Syracuse duvarlarına uygun bir şekilde taktığı kanca, saldırganların kadırgalarını kapan gibi yakalayarak alabora etti. Romalılar sonunda savunmayı (önemli bir maliyetle) etkisiz hale getirdiler ve şehir içine girer girmez öfkeli galipler, Archimedes'i sokaklarda arayıp taradılar. Efsaneye göre, bir Romalı asker yaşlı mucidi kendi atelyesinde çalışırken meşgul bir halde buldu. Archimedes, kapıda bir düşman olduğunu anlamadan, kendisini rahatsız ettiği için davetsiz misafiri azarlamak üzereyken, Romalı, 78 yaşındaki adamın göğsüne kılıcını daldırdı.
Tam Anlamıyla Büyük Galyalı!
Bilhassa Vercingetorix adlı inatçı bir kabile reisi MÖ 52 yılında bir final (ve kanlı ayaklanma) çıkarana kadar, Julius Caesar nihayet günümüz Fransa'sındaki Galya kabilelerine boyun eğdirmiş gibi görünüyordu. Yerel kabilelerin geleceği parlak Romalı generale karşı birleşmesinden sonra, reis Gergovia'da şaşırtıcı bir zafer kazandı. Neyse, Vercingetorix'in yorgun ordusu Alesia'da yeniden toplanırken, Caesar taze birlikleri ile geldi ve kenti kuşattı. Roma'nın gelecekteki konsülü Galyalıları ezdi ve azılı savaş şefi teslim oldu. Vercingetorix beş yıl hapse mahkum edildi. Nihayet MÖ 46 yılında, Caesar Roma'ya ünlü tutsağını getirdi ve kendinden geçmiş bir kalabalığın önünde onu boğdu. Ne kadar barbarca!
Dönek Arminius
Roma'nın tamamı, Germen kabile reisi Arminius tarafından rezil bir ihanet eyleminin ardından şiddetle inledi. Romalılara fark ettirmeden, onların tek seferlik barbar müttefiki fikir değiştirdi ve 9 Eylül 9 tarihinde Publius Quinctilius Varus'ı faka bastırdı ve 36 000 askeri Teutoburg Ormanı içinde ölümcül bir pusuya düşürdü. 20 000 kadar Roma askeri sonrasında gelen bir katliamla kesildi. Gözden düşen Varus, daha sonra kılıcının üzerine kendini attı. Felaketin öğrenilmesi üzerine, lejyonlarını ona geri vermesi için ölü generaline yüksek sesle bağırdığı sarayında mermer bir sütuna başını vurmaya başlayan 70 yaşındaki Augustus deli oldu. Roma, yenilgi ile mahçup oldu ve Arminius, imparatorluğun en nefret edilen adamı haline geldi. O, 12 yıl sonra rakip reislerin elinden öldü.
Savaşçı Kraliçe
Britanya'nın Iceni kabilesi kraliçesi Boudica'nın (veya Boadicea) Romalılardan nefret etmesi için kesinlikle bir nedeni vardı. Takriben 61 yılında, Vali Gaius Suetonius Paulinus, merhum kocası Prasutagus tarafından ona bırakılan topraklarda hakimiyet kurdu. O, bu konuda şikayet edince, Romalı askerler onu bir yere bağladılar ve diğer Iceniler önünde kırbaçladılar. Ardından kızlarına tecavüz ettiler. Aylar sonra, Paulinus lejyonları Druidlere doğru Gallere sefere çıktığı zaman, kanun kaçağı dul 100 000 savaşçıyı bir araya getirdi ve onun kanlı intikamı Roma yerleşimleri üzerine bindi. Kabaran yığın daha sonra Londinium üzerine (günümüz Londra) yürüdü. İntikamın üç günlük cümbüşünde, 70 000'den fazla Romalı kılıçtan geçirildi veya evlerinde ve tapınaklar içinde diri diri yakıldı. Ayaklanmanın öğrenilmesi üzerine Paulinus ordusu ile yardıma koştu. Boudica'nın artık çeyrek milyon gücündeki Keltlerini, 10 000 kişilik lejyon yakaladı. Watling Street denilen savaşta imparatorun askerleri, Iceni ve müttefiklerinden binlercesini öldürüp yere serdi. Boudica'nın yakın dövüşte öldüğü veya muhtemelen esir olmamak için intihar ettiği söylendi.
Alaric'in Roma Tatili
Vizigotların kralı Alaric I'in yaklaşık 410 yılındaki Roma'yı yağması tarihe geçerken, başlangıçta ünlü fatih şehri korumak istiyordu, onu yok etmek değil. Batı İmparatorluğu 5. yüzyılın başlarında çökerken, Romalılar askeri yardım için güçlü Gotik diktatöründen yardım istedi. Karşılık olarak Alaric, tüm imparatorluk lejyonlarının yüce başkomutanı olarak seçilmeyi (onlarda olduğu gibi) talep etti ve kendi halkı için bir vatan konusunda ısrar etti. İmparator tereddüt ederken, Alaric, İtalya'nın içlerine doğru ordusuyla yürüdü ve 24 Ağustos 410 tarihinde onun Vizigotları Roma'nın pek çok kapısından aktı. Yabancı askerlerin Sonsuz Kente ayak basması sekiz yüzyılda ilk kez olmuştu. İşgalciler bir çok kamu binasını yağmalarken, bu sırada silahsız siviller çoğunlukla zarar görmemişti. Ayrıca, bu çapulcu vahşiler olarak adlandırılanların çoğu aslında Hıristiyan idi ve Roma kiliselerini rahat bırakmışlardı. Üç gün sonra, Alaric ordusunu geri çekti. O kısa bir süre sonra bir karışıklıkta öldü.
Hun İmparatoru Attila
Adı barbarlığın kendisi için bir deyim olan Hun İmparatoru Attila, 5. yüzyıl ortalarında Orta Asya'dan Doğu Avrupa'ya uzanan çok ırklı bir imparatorluğun hükümdarı idi. Persler ve Bizanslıları karıştırdıktan sonra fatih komutan, ufalamak için gözünü Roma İmparatorluğuna dikmişti. O büyük bir cesaretle Galya'daki toprakları talep etti ve hatta kendi eşi olması için İmparator Valentinianus III'ten kız kardeşi Honoria'yı vermesini istedi. Şimdi dürüst olmak gerekirse, prenses kardeşinden nefret ediyordu ve aslında kendisini kurtarmak için Attila'yı çağırmıştı! Yaklaşık 451 yılında, ortak bir Roma-Vizigot ordusu, Fransa'da destansı Katalan Ovaları savaşında Hunları durdurdu. Attila çekildi, fakat ertesi yıl Roma üzerine bir saldırı planlıyordu. Bununla birlikte İtalya'daki yaygın kıtlık onu geri durdurmaya zorladı; o adamlarının seferde aç kalacağından korkmuştu. Sonraki hamlesini düşünürken, Attila bir Got prensesi ile evlendi. Romalılar için şükür ki o, yaklaşık 453 yılında düğün gecesinde öldü. Bilhassa bazıları onun ağır burun kanamasından dolayı öldüğünü söylüyor; diğer söylentiler onun yeni gelin tarafından öldürüldüğünü öne sürüyor. Öyle ya da böyle, onun geniş imparatorluğu kaos içine düştü ve onun ölümünden kısa bir süre sonra dağıldı.
Vandal Genseric
Roma'nın son olarak aşağılanması, Vandalların kralı Genseric'in elinden oldu. Savaş yıllarından sonra göçebe Germen ulusuna karşı Valentinianus III (evet, yine o) bir tür ateşkes girişiminde bulundu. Anlaşma kesinleşmiş gibiyken, Petronius Maximus adlı bir zıpçıktı senatör, imparatora suikast yaptı ve tahtı çaldı. Öfkelenen Genseric, Kuzey Afrika'daki kalesinden gelerek İtalya'yı işgal etti ve Roma'nın üzerine yürüdü. İçinde birçok antik kentin tarihi tapınaklarının da bulunduğu nispeten iyicil 14 günlük işgalin ardından, sistemli bir şekilde onları bronz çatılarına kadar tamtakır soydu- bunun sonucu olarak vandalizm deyimi ortaya çıktı. Oysa yağmalanmasına rağmen neredeyse hiç olmayan şiddet furyası, daha sonraki resimlerde tasvir edildi. Ne var ki Roma için, yine de perdeler kapanmamıştı. Jeopolitik olarak kolu bacağı kesilmiş olduğu halde imparatorluk, birkaç kısa yıl içinde tarih oldu.militaryhistorynow.com (Kaynak : Arkeografya)
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >