İngiltere, Londra’da şehir merkezinde yapılan bir kazıda, başı ayrılmış ve kafatası bacaklarının arasına konulmuş bir iskelet keşfedildi. Roma dönemine tarihlenen kalıntılar, 42 km’lik Crossrail Project isminde bir raylı sistem inşaatı sırasında bulundu. İskelet diğer buluntularla birlikte, Roma dönemi Britanyası hakkında uzun süreli görüşleri sorguluyor ve Kelt uygulamaları ile korkutucu Roma geleneklerine ışık tutuyor. Başsız iskeletin yanında, Kazıyı gerçekleştiren Museum of London Archaeology (Londra Arkeolojisi Müzesi) ekibi bir Roma yolunun kenarında düzgünce dizilmiş birkaç kafatası da buldu.
Şehrin bu bölümünde başka kafatasları da bulunduğu için, burada bulunan dizili kafataslarıyla ilgili teori de eski bir mezarlıktan buraya nehirle taşınmış olmasıydı. Thames Nehrinin eski bir kolu olan Wallbrook nehri Londra’nın bu bölümünden geçiyordu, ve mezarlığın topraklarını aşındırarak kemikleri buraya taşımış olabilirdi. Fakat son keşfedilen kafatasları bu nehir teorisine uymuyor.
Projenin baş arkeologu Jay Carver “Bu keşiflerin hepsi doğal çevrenin etkisiyşe açıklanamaz. Bence burada bir karışım var. Kafataslarının bazıları buraya nehrin aşındırmasıyla gelmiş olabilir. Fakat Londra’nın bu bölümünün bir idam ve teşhir alanı olduğu yönündeki kanıtlar da gittikçe artıyor” diyor.
Bu teori, yakın bir yerde yapılan kelepçeli bir bilek ve prangaların keşfini de açıklayabilir. Yakındaki Roma amfitiyatrosunda savaşan gladyatörlerin de sıklıkla rakiplerinin başlarını kestiği biliniyor. Amfitiyatroda ayrıca suçlular da idam ediliyordu. Bu suçluların kafatasları da, diğer insanları caydırmak için direklerde sergilenirdi.
Kafatasları ayrıca, savaşta düşmanlarının kafasını kesen ve ganimet olarak teşhir eden Romalı ve Britanyalı kafa avcıları tarafından da toplanmış olabilir. Roma İmparaorluğu boyunca bu şekilde kafa almanın kanıtları görülür. Roma’daki Traianus Sütunu’ndaki rölyeflerde Romalılar düşmanlarının kafasını keserken görülür. Fakat Carver ve ekibi bulunan kafataslarında, kazıklara geçirilen kafalarda görülecek yara ve izlerle karşılaşmadı.
Bazı uzmanlar da kafataslarının sadece toprağın üstüne konulmuş olabileceğini düşünüyor. Bu teori, kafataslarının ritüel bir adak olarak yere konulduğu, ve bir ceza veya infazla alakası olmadığı ihtimalini ortaya çıkarıyor.
İngiltere boyunca, pagan Kelt inanışları, Roma diniyle bir arada varlığını sürdürdü ve hatta birbirine karıştı. En eski Kelt inanışlarından birine göre kafa, insanın kuvvetinin ve bilgeliğinin toplandığı eşsiz güç kaynağıydı. Biri öldüğünde kafası tanrılara vermeye layık bir adak olarak görülürdü, ve bedenden ayrılıp ritüel olarak tanrılara adanırdı. Bu inanış bazı Londra kafataslarının kayıp çene kemiklerini de açıklayabilir: hayatta kalanlar bazen ölenlerin kemiklerinin parçalarını, kötü ruhlardan korunmak için saklardı.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >