2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, yaklaşık 1,8 milyon yıl önce beyin ölçülerinde meydana gelen büyüme, yemek pişirmenin keşfedilmesiyle doğrudan bağlantılı olabilir.
Afrika dışına çıkan ilk insan olan Homo erectus yemek pişirmeyi öğrendikten sonra 600.000 yılda beyin ölçüleri iki katına çıktı. Onunla aynı boyutlardaki goriller, şempanzeler ve diğer büyük maymunlar içinse aynı durum geçerli olmadı. Çünkü onlar varlıklarını çiğ gıdayla beslenerek sürdürüyordu.
Araştırmanın yazarlarından, Biyomedikal Bilimler Enstitüsü’nden nörobilimci Suzana Herculano-Houzel “Aslında insan haline gelmemize olanak veren şey ateş yakmaktan çok bu ateşi yemek pişirmek için kullanmaktı” diyor.
Herculano-Houzel ve meslektaşı Karina Fonseca-Azevedo, primatların vücut ve beyin kütlelerini ölçerek bunları kalori alımı ve yemek yemeye ayrılan zamanla karşılaştırdılar. Karşılaştırma sonucunda beklendiği gibi, alınan kaloriler ile vücut kütlesi arasında doğrudan bir korelasyon olduğu ortaya çıktı. Diğer bir deyişle, ne kadar büyükseniz o kadar fazla yemeniz gerekliydi.
En büyük primat olan goril, besin stokunun kısıtlılığı, yiyecek bulmak için harcadığı zaman ve sert lifli bitkileri çiğneme süresinin oldukça uzun olması nedeniyle günün 10 saati yemek yiyebiliyor. Bu durumun sonucunda ulaşılan en yüksek ağırlık ise 200 kilogram civarında oluyor.
Araştırmaya göre goriller asla devasa boyutlarını ve masraflı beyin dokularını desteklemeye yetecek kadar besin alamadı. İnsanlar da öyle. Ama evrim yolunda “kas için bu taraftan”, “beyin için şu taraftan” şeklinde bir yol ayrımına geldiğimizde beyni tercih ettik ve yemekleri pişirerek vücut ölçülerimize göre daha büyük beyinlerimiz oldu.
Vücut, Pişmiş Yemeği Çok Daha Kolay Metabolize Ediyor
Yiyeceklerimizi ısıtmak besin öğelerini ortaya çıkarıyor: Pişmiş bir yemeğin yüzde 100’ü vücut tarafından metabolize edilirken, çiğ yiyeceklerin besleyici öğelerinin sadece yüzde 30 ya da 40’ı alınabiliyor.
Gıdayı ateşe maruz bırakmak aynı zamanda sert lifleri yumuşatıyor, tatları ortaya çıkarıyor, çiğneme ve sindirme süreçlerini hızlandırıyor. Ekstra besin ve iyileşmiş yemek yeme deneyimi, tarih öncesi atalarımızın yemek bulmak ve kıt olan kalorilerini aldıkları sert bitkileri çiğnemek için daha az zaman harcamalarına olanak tanıdı. Kültür, sanat ve erken dönem teknolojileri geliştirmek için daha iyi yollar düşünmeye daha fazla zaman kaldı.
Pişirmek, bizlere hem daha büyük beyinler verdi, hem de onu çiğnemekten daha ilginç şeyler için kullanabilmemizi sağlayacak zamanı. Pişirmeyle beraber beyinlerimiz, besleyip bakımını yapmamız gereken bir yük olmaktan çıkıp kullanışlı bir değer haline geldi.
Beyinlerimiz Hala Büyüyor
İnsan beyninin ölçüleri hala son noktasına ulaşmamış olabilir. Son birkaç yüzyıldır vücut ölçülerimiz başta beslenme tarzımızdaki değişikler olmak üzere daha iyi besine ulaşma olanağının artması ile büyüdü. Doğru beslenmeyle daha da büyük beyinler geliştirmeye devam edebilme ihtimalimiz var.
nationalgeographic
Arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >