Blog
İskandinavya’nın İlk Çiftçileri Ekmekle Değil Lapayla Beslenmiş
Arkeologlar, Funen’de Haarby’nin güneydoğusundaki Strandby Mark bölgesindeki Frydenlund’da, Erken Neolitik Huni Ağızlı Çömlek Kültürü’ne ait bir yerleşim kazısında, bu türden on dört taş buldular.
www.arkeofili.com
Danimarka’nın Funen Adası’ndaki 5.500 yıllık bir Neolitik yerleşimdeki insanlar, sanıldığı gibi ekmekle değil, lapayla besleniyormuş.
Arkeologların Danimarka adası Funen’de 5.500 yıllık bir yerleşim yerini kazarken buldukları 14 öğütme taşından biri. Yeni bir çalışma, taşların tahıl öğütmek için kullanılmadığını ortaya koyuyor. C: Niels H. Andersen, Moesgaard Müzesi
Danimarka’nın Funen Adası’ndaki 5.500 yıllık bir Neolitik yerleşim yerinde arkeologlar hem öğütme taşları hem de erken dönem tahıl kalıntıları buldu. Ancak yeni bir araştırma, bu yerleşimde yaşayan insanların tahılları un haline getirmek için bu taşları kullanmadığını ortaya koyuyor. Ekmek yapmak yerine tahıllardan muhtemelen lapa ya da sulu bir yiyecek hazırladıkları düşünülüyor.
Adından da anlaşılacağı gibi, öğütme taşı, bir başka küçük taşla üzerine bastırılarak öğütme işlemi yapılabilen yeterince düz bir yüzeye sahip bir taş türü.
Arkeologlar, Funen’de Haarby’nin güneydoğusundaki Strandby Mark bölgesindeki Frydenlund’da, Erken Neolitik Huni Ağızlı Çömlek Kültürü’ne ait bir yerleşim kazısında, bu türden on dört taş buldular. Ayrıca arpa, kavuzsuz buğday (emmer) ve durum buğdayı gibi tahıllara ait 5.000’den fazla kömürleşmiş tahıl tanesi de keşfedildi.
İlk bakışta, bu yerleşimde yaşayan insanların 5.500 yıl önce tahılları un haline getirip ekmek pişirdiği düşünülebilir. Nitekim bu döneme ait öğütme taşlarının tipik yorumu bu yönde.
Ama bu doğru değil.
Frydenlund’dan farklı öğütme taşlarından elde edilen dört tip arkeolojik nişasta granülünün mikroskopileri, 400 kat büyütülmüş (beyaz çubuklar 20 µm’yi temsil ediyor), her biri hem düzlem polarize (sol) hem de çapraz polarize ışıkta fotoğraflanmış. C: Cristina N. Patús, HUMANE, Barselona.
Danimarka, Almanya ve İspanya’dan oluşan uluslararası bir araştırma ekibi, hem tahılları hem de taşları analiz etti ve öğütme taşlarının tahıl öğütmek için kullanılmadığını ortaya koydu.
Araştırmacılar, taşların yüzeylerindeki küçük boşluklarda mikroskobik mineral bitki kalıntıları (fitolitler) ve nişasta tanelerini inceledi. Şaşırtıcı bir şekilde, tahılların öğütüldüğüne dair herhangi bir kanıt bulamadılar.
Taşların üzerinde sadece birkaç fitolit bulundu ve tespit edilen nişasta taneleri tahıllardan değil, yabani bitkilerden geliyordu.
Moesgaard Müzesi’nden arkeobotanikçi Dr. Welmoed Out, “Bu nişasta tanelerinin hangi bitkilerden geldiğini belirleyemedik. Sadece tahılları ve fındık gibi diğer toplama bitkilerini eledik” diye açıklıyor. Araştırmayı, yine Moesgaard Müzesi’nden kıdemli araştırmacı Dr. Niels H. Andersen ile birlikte yönetti. Çalışma, Vegetation History and Archaeobotany dergisinde yayımlandı.
Bu taşların ne için kullanıldığı, tahıl öğütmek için kullanılan itme hareketlerinden kaynaklanan aşınma izlerinin eksikliği nedeniyle hala yorumlamaya açık. Andersen, “İtme hareketleriyle aşınma izleri olan oluk şeklindeki taşlar 500 yıl sonra ortaya çıktı. İncelediğimiz öğütme taşları, havanda ezmeye benzer şekilde taş tokmaklarla vurularak kullanıldı. Bu kazı alanında, yuvarlak ve kalın taş sosislere benzeyen bu tür tokmaklardan da bulduk ancak bunları fitolit veya nişasta açısından analiz etmedik” diye ekliyor.
Güney Funen’deki yerleşimin erken Neolitik dönemde nasıl göründüğünü merak ediyorsanız, işte Moesgaard Müzesi’nde sergilenen bir model. C: Niels H. Andersen.
Bu, Kuzey Avrupa’daki ilk çiftçilere ait öğütme taşlarında hem fitolit hem de nişasta analizlerinin bir arada uygulandığı ilk modern çalışma. Sonuçlar, Kuzey Avrupa’nın diğer bölgelerindeki arkeobotanikçiler ve arkeologlar tarafından öne sürülen şu hipotezi destekliyor: İlk çiftçiler ekmek ve sudan değil, lapa ve sudan, ayrıca meyveler, yemişler, kökler ve etten oluşan bir diyetle besleniyorlardı.
Ve evet, muhtemelen su içiyorlardı. Andersen’e göre, Danimarka’da Tunç Çağı öncesinde bira yapımına dair kesin izler bulunamadı.
Moesgaard Müzesi’nden iki araştırmacı, “Bu çalışma yalnızca bir yerleşimi kapsıyor. Huni Ağızlı Çömlek Kültürü’nden elde edilen diğer bulguları desteklese de, bu yöntemin diğer kazılardan elde edilen buluntulara uygulanmasıyla farklı sonuçların ortaya çıkma olasılığını göz ardı edemeyiz” diye vurguluyor.
Huni Ağızlı Çömlek Kültürü
Huni Ağızlı Çömlek Kültürü, MÖ yaklaşık 4.000 ila 2.800 yılları arasında Kuzey, Orta ve Doğu Avrupa’da erken tarım ve hayvancılığın başladığı bir kültürdü. Adını, yaygın olarak bulunan huni biçimli boyunları olan kil kaplardan alıyor.
Güney Funen’deki bu keşif, Huni Ağızlı Çömlek Kültürü’ne ait en kapsamlı öğütme taşı ve tahıl buluntusunu içeriyor.
Aarhus University. 20 Aralık 2024.
Makale: Out, W. A., García-Granero, J. J., Andreasen, M. H., Patús, C. N., Kirleis, W., Barfod, G. H., & Andersen, N. H. (2024).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >