Blog
Kalıntılar, Homininlerin Cebelitarık Boğazı’nı Geçtiğini Gösteriyor!
Bu doğruysa, Avrupa’ya giden yol batıya doğru ilerlemeden önce Asya’nın bazı kısımlarından ve Karadeniz’in etrafından geçmeyi gerektirirdi.
Buket Çağlayan - www.arkeofili.com
Bu sonucu kabul etmek, atalarımızın bir milyondan fazla yıl önceki teknolojik kapasiteleri hakkında düşüncelerimizi değiştirmeyi gerektiriyor.
İspanya’nın Orce kentindeki tortul tabakaların içerdiği manyetizma, bu tabakalar arasında bulunan hominid fosillerinin minimum ve maksimum yaşlarını belirliyor. C: Lluís Gibert
Güneydoğu İspanya’dan beş fosilin yeniden tarihlendirilmesi, bunların Avrupa’daki hominidlerin en eski kanıtı olduğunu ortaya koyuyor.
Eğer bu doğruysa, Homo cinsinin bireylerinin ilk olarak Fas ve Cebelitarık arasındaki açık suları geçerek Avrupa’ya gittiği fikri için önemli bir kanıt sunuyor ve bu da, çok daha sonra evrimleştiği düşünülen bir teknolojik gelişmişlik düzeyine işaret ediyor. Böyle bir sonuç ne kadar şaşırtıcı olsa da, dünyanın dört bir yanından yakın zamanda yapılan diğer bazı keşiflerle de tutarlı.
Türümüz Homo sapiens Dünya’da ortaya çıkmadan çok önce, diğer hominidler Afrika’yı terk etmiş ve Asya ve Avrupa’nın büyük bir bölümüne yerleşmişti. Bu kaşiflerle paylaştığımız atalar bundan bir milyon yıldan daha önce taş aletler yapıyor olsa da, başlangıçta Avrasya’nın tamamen yürüyerek iskan edildiği varsayılıyordu. Homo erectus’un veya çağdaşlarının tekne inşa edebildiği veya uzun mesafeler yüzebildiği fikri baştan savma olarak görülüyordu.
Bu doğruysa, Avrupa’ya giden yol batıya doğru ilerlemeden önce Asya’nın bazı kısımlarından ve Karadeniz’in etrafından geçmeyi gerektirirdi. Orce, Granada’dan bulunan ve 1,3 milyon yıl önceye tarihlenen kalıntılar, Doğu veya Orta Avrupa’dan daha eski olmaları nedeniyle bu görüşü çürütüyor.
Barselona Üniversitesi’nden Dr. Lluis Gibert, fosillerin bulunduğu tortulardaki manyetik kayıtları kullanarak bu fosilleri tarihlendirmeye yönelik yeni bir girişimin baş yazarı. Manyetik kayalar, oluştukları manyetik alanın yönünün kaydını tutar. Dünya’nın kutuplarının zaman zaman tersine dönmesi, paleontologların bu kayaları çoğu alternatif yöntemden daha güvenle tarihlendirmesini sağlar.
Gibert’e göre Orce bölgesindeki kayalar bunun için ideal. “Bu alanlar, tabakalı olmaları ve 80 metreden uzun çok uzun bir tortul ardışıklığın içinde yer almaları bakımından dikkat çekici. Normalde bu tip alanlar tipik olarak mağaralarda veya nispeten sınırlı stratigrafik diziler içinde bulunur ve bu da farklı manyetik zıtlıklar bulabileceğiniz uzun paleomanyetik diziler geliştirmenize izin vermez.” diyor.
Kutupların beş kez tersine dönmesine göre konumlarına dayanarak, Venta Micena, Barranco León ve Fuente Nueva’dan elde edilen fosiller sırasıyla 1.32, 1.28 ve 1.23 milyon yıl yaşında. Bu tarihler, Orce sitelerini, İber Yarımadası’ndaki hominid yerleşiminin en eski alternatif sitelerinden 200.000-400.000 yıl daha eski yapıyor. Daha da önemlisi, bunların hepsi Avrupa’nın diğer bölgelerindeki hominid fosillerinden çok daha eski.
Gibert ve diğer yazarların tarihlemesinde bir hata bulunmadığı sürece, erken insanlar Kafkaslardan İspanya’ya kadar herhangi bir iz bırakmadan geçmek zorunda kaldılar ya da Cebelitarık Boğazı üzerinden geldiler. İkisi de inanması zor, ancak Gibert ve diğer yazarlar ikinci seçeneği daha olası buluyor.
700.000 yıl önce ilk insanların yaşadığı alanlar, kalıntıların veya aletlerin bulunduğu yerler. Olası göç yolları, özellikle de insanların İspanya’ya ulaşabilecekleri yollar sarı renkle işaretlenmiş. C: Gibert et al. 2024.
Hominidlerin herhangi bir fosil bırakmadan uzun süre bir bölgede yaşayabileceğini biliyoruz – ya da en azından bulduğumuz hiçbir fosil bırakmadan. Yine de insanlar en azından yüz binlerce yıl boyunca güney Avrupa’ya yayılmış olsaydı, bir şeyler bulmayı beklerdik. Hominidlerin doğu ve orta Avrupa’dan ve ardından Fransa’dan göç etmiş olmaları, ancak İspanya’da gelişmeden önce iz bırakacak kadar uzun süre kalmamış olmaları gibi alternatif olasılık da aynı şekilde mantıksız.
Bu durum, Orce fosillerinin atalarının Akdeniz’i, muhtemelen şu an 14 kilometre genişliğindeki Boğaz’dan geçtiklerini gösterir. Bir Orce sitesinde bulunan taş aletlerin aynı dönemde Kuzey Afrika’da yapılanlarla benzerliği bu iddiayı güçlendiriyor.
Bu arada, Homo erectus tarafından geliştirilen ve Neandertaller tarafından sürdürülen Acheulian (Aşölyen) teknolojisinin en eski kanıtı en fazla 1,07 milyon yıllık katmanların altında yatıyor. 0,91 ila 0,78 milyon yıl önce Aşölyen teknolojisi İtalya’da ve İspanya’da ortaya çıktı ve bu, hominidlerin doğudan Avrupa’ya girdiği noktanın burası olduğunu gösteriyor.
Ancak, Boğaz’ın nasıl geçilebildiği sorusu hâlâ ortada duruyor.
Boğaz’ın zaman zaman kapandığını biliyoruz, ancak son kapanma ilk insanların gelişinden milyonlarca yıl önce olduğu için karadan geçiş mümkün değildi. Öte yandan, bölgedeki tektonik aktivite nedeniyle Boğaz’ın genişliği zaman içinde büyüdü ve küçüldü, bu nedenle şu anki genişliğinden daha kısa bir geçiş olabilir.
Yine de güçlü akıntılar o dönemde Boğaz’ın yüzülebilir olmasını çok olası kılmıyor, bu da Boğaz’ı geçenlerin bir tekne veya sal kullanmış olmalarını gerektiriyor.
Bu aynı zamanda Homo floresiensis’in, yani “Hobbitler”in, 19 kilometre veya daha geniş olan Lombok Boğazı’nı nasıl geçtiğini de açıklar. Gibert, “İnsanlık, bir milyon yıl önce Flores adasında (Endonezya) olduğu gibi, deniz bariyerlerini geçmek için gerekli teknolojiye sahip olduğunda Avrupa’ya geldi” diyor.
Böyle erken ve nispeten küçük beyinli insan atalarının yönlendirilebilir su taşıtları yapmış olma ihtimali, Homo sapiens’ten 476.000 yıl öncesine ait ahşap bir yapının keşfiyle daha da inanılır hale geldi.
Eğer bir milyondan fazla yıl önce erken insanlar, tehlikeli suları geçebilecek tekneler ve ahşap evler yapıyorlarsa, başka neler yapabileceklerini sormamız gerekiyor: Başka ne yapabiliyorlardı? Aynı şekilde şaşırtıcı olan, bu kadar ileri teknolojiye sahip insanların, sonunda Neolitik Çağ’da sahneye çıkan bazı teknolojileri ve kültürel uygulamaları neden hiç geliştirmemiş olmaları.
IFL Science. 15 Temmuz 2024.
Makale: Gibert, L., Scott, G., Deino, A., & Martin, R. (2024).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >