Blog
Kemah Kalesi’ndeki eserler gün yüzüne çıkarılıyor
Kemah Kalesi’ndeki eserler gün yüzüne çıkarılıyor
Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinden Mengüceklilerin merkezi Erzincan’ın Kemah ilçesinde hakim bir tepede kurulan Kemah Kalesi‘nde, 9 yıl önce Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü koordinesinde başlatılan kazı çalışmaları sürdürülüyor.
Dünyanın sayılı doğal kalelerinden biri olan ve yaklaşık 8 bin metrekareyi kaplayan 80 metre yüksekliğindeki tarihi yapıda Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarına, aynı bölümde görevli 26 kişi katılıyor.
Her geçen gün farklı tarihi değerlere ulaşılan kazı çalışmalarında, Evliya Çelebi‘nin Seyahatnamesi‘nde bahsettiği Bey Camisi ve bin yıllık Türk mahallesindeki yapıların yanı sıra kale ile Tanasur Deresi arasında bulunan su tünelleri, seramikler ile el yazmaları ortaya çıkarılıyor.
Bu eserlerin yanı sıra kazıda gün yüzüne çıkarılan tarihi bulgular, toprak ve saman karışımı harçla restore ediliyor.
Çalışmalarda, Türk mahallesindeki yapılar ve tarihi Bey Camisi’nin tamamen gün yüzüne çıkarılıp gelecek kuşaklara aktarılması hedefleniyor.
Evliya Çelebi’nin bahsettiği cami bulundu
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kemah’ın Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Türklerin kurduğu Mengücek Beyliği’nin merkezi olduğunu söyledi.
Kemah Kalesi’nde 2010’dan itibaren yürütülen kazı çalışmalarında birçok tarihi eser ve kalıntıya ulaşıldığına işaret eden Yurttaş, “Bundan sonraki kazılarda ilk etaptaki amacımız kaledeki camiyi ve bir evi ayağa kaldırmak.” dedi.
Kaledeki kazı çalışmalarında Mengücekli dönemine ait olduğu sanılan cami kalıntısının ortaya çıkarıldığını belirten Yurttaş, bu caminin Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de anıldığını dile getirdi. Yurttaş, şunları kaydetti:
“Evliya Çelebi de Seyahatnamesi’nde bu camiye Bey Camisi olarak isim veriyor. Kazıda ortaya çıkarılan camiyi de biz Bey Camisi olarak adlandırdık. Kalemizin batı tarafında bir hamam kalıntısı vardı, orada da çalışmalarımızı yaptık. Yine kale içerisindeki çalışmalarda yerleşim yerlerine ait mekanlar ortaya çıkarıldı. Şimdiye kadar yapılan tüm kazı çalışmasında tarihi bir sokağın yapısı ve bu sokağın iki tarafında yer alan evlerin yerleştirilişi, mimari özellikleri ortaya çıkarılmış oldu.”
Kazılarda 16’ncı yüzyıla ait Kur’an-ı Kerim’e rastlandı
Kazılarda 12, 19 ve 20’nci yüzyıllara ait çeşitli parça sırlı ve sırsız seramikler ile el yazmalarının bulunduğunu anlatan Yurttaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önceki kazılarda el yazması olan, 19’uncu yüzyıl sonuna kadar tarihlendirilen çeşitli kitaplardan parçalar bulunmuştu. Bunların içerisinde en değerli olanı 16’ncı yüzyıla ait bir Kur’an-ı Kerim idi ve 27 varak halinde bunları tespit etmiştik. Daha önceki çalışmalarımız sırasında ve yaptığımız çalışmalar neticesinde Ahmet Karahisari’ye ait bir ekolün bu Kur’an-ı Kerim’i yazmış olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar da el yazma eserler müzesine teslim edildi.”
(AA)-www.arkeokultur.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >