Güney Dakota’daki tarihöncesi kızılderili köyünde her yıl yeni bir kalıntı gün yüzüne çıkarılmaya devam ediyor. Bu sene yapılan keşiflerin boyu küçük ama önemleri çok büyük. Toprağın 1,5-2 metre derinlerinde keşfedilen tohumlar bölgedeki tarımcılığın tarihine ışık tutuyor.
Mitchell Gölü çevresindeki kazı alanında uzun süredir çalışmalarına devam eden arkeologlar, 1000 yıl boyunca el değmemiş, birkaç milimetre boyundaki kömürleşmiş mısır taneleri ve ayçekirdeklerine ulaştılar. Aynı zamanda, mısır koçanları da bulduklarını ifade eden araştırmacılar, bu kalıntıların tarımcılığın ne kadar büyük bir değişim geçirdiğini ve bölge insanlarının beslenme biçimlerinde çeşitlilik olduğunu kanıtladığını dile getirdi.
Bölgedeki Tarımın Tarihini Aydınlatan Tohumlar
Kazı alanında 12 yıldır öğrencileriyle beraber çalışmalarını sürdüren Exeter Üniversitesi Arkeoloğu Alan Outram, ekibin son 1 ay içerisinde, 11 yılda keşfedilenden daha fazla kömürleşmiş bitki ürünü keşfettiğini dile getirdi. Alan Outram, “Bu bölge bir tarım alanı ve buluntular buradaki tarımcılığın tarihini aydınlattığı için gerçekten çok önemli.” dedi. Proje Direktörü, Augustuna Koleji Arkeoloji Profesörü Adrien Hannus, kazı alanındaki çalışmalar ışığında bölgede yaşamış Amerika yerlilerinin günlük hayatları hakkında geniş bilgi sahibi olmayı amaçladıklarını dile getirdi. Hannus, “Bu köy, tarihöncesi tarımın kökenini yansıtmasa da, bölgedeki tarımı anlamak için incelenmesi gereken en önemli kazı alanlarından bir tanesi.” dedi.
Mısır taneleri ve ayçekirdekleri, yiyeceklerin ve çeşitli aletlerin saklandığı derin çukurlar içerisinde keşfedildi. Bu çukurlar, o dönemde insanların yemeklerini ve aletlerini muhafaza etmek için kullandıkları depolardı. Bölge insanları, yemeklerini saklamak için bu derin çukurların yeterli olmadığını anladıklarında, çukurları çöp depoları olarak kullanmaya başladılar. Arkeoloji öğrencileri bu çukurlarda çanak çömlek parçaları ve başka eşya kalıntıları da buldular.
Hannus, ülkenin bu kısmında yer alan tarihöncesi çukurların geniş bir ağzı olduğunu ve 1,5-2 metre derinde çukurların gitgide genişlediğini belirtti. Bu çukurların çevresi kil ve kül ile kaplıydı. Araştırmacılara göre bunun nedeni, böceklerin böylesine kalın bir kül tabakasını canlı bir şekilde geçemeyecek olmasıydı. Bu yıla kadar, araştırmacılar bölgede, etrafındaki kil ve kül kaplaması zarar görmemiş bir depolama çukuruna ulaşamamışlardı.
Mısır koçanlarının boyunun bir yetişkinin parmağını geçmediği görüldüğünden, Hannus, burada yaşayan insanların koçanların tamamını közlediklerini ya da kaynattıklarını öne sürdü. Alan Outram, “Bu kalıntılar bize bitki yapılarının zaman içinde ne kadar değişime uğradığını gösteriyor. Mısır taneleri günümüzdeki ile aynı boyda olsa da koçanlar çok daha küçük ve üzerlerinde daha az mısır tanesi var.” dedi. “Kömürleşmiş olmaları, tanelerin günümüze kadar korunmasını sağlamış. Aksi takdirde bu tohumlar zaman içinde büyüyerek toprağın dışına çıkardı.”
Günümüz Kırsal Hayatının İzleri
Hannus, “Kalıntılar, bölgedeki Amerika yerlilerinin karmaşık bir beslenme biçimi olduğunu ve tamamen ilkel canlılar olmadıklarını kanıtlıyor.” dedi. “Burada asıl önemli ve güzel olan, bu köydekilerin başarılı çiftçiler, avcı ve toplayıcılar olmaları. Bu insanlar balık tuttular, çeşitli vahşi hayvanları topladılar; bizon, geyik ve daha küçük memelileri avladılar. Burada bir açlık hikayesi yok. Burada, çok canlı ve önemli bir topluluğun hikayesi saklı.”
31 yıldır bölgede çalışmalarını sürdüren Hannus, bu tarihöncesi köydeki yaşamın, Güney Dakota’daki günümüz kırsal yaşamından çok da farklı olmadığını belirtti. “Kazı alanını ziyaret eden insanlara, buradaki yaşayışın çok yabancı veya farklı bir kültüre ait olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Bugün Güney Dakota’daki küçük kasabalar, aynı buradakine benzer şekilde işleyen bir hayat sürdürüyorlar.”-mitchellrepublic.com-Arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >