Blog

Haz9

Klazomenai Antik Kenti’nde İş Makineleriyle Kazı Yapıldı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  İzmirKlazomenaiSkandalSuçTahribatUrla



Klazomenai Antik Kenti’nde İş Makineleriyle Kazı Yapıldı

Alanda yapılaşma talebi çıkmasıyla yapıldığı belirtilen kazılarda yükü azaltmak ve çalışmalara destek olmak amacıyla iş makinesi kullanıldığı ortaya çıktı.

www.arkeofili.com

İzmir’in Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti’nde yapılaşma talebinin onaylanması üzerine yapılan kazı çalışmasında iş makinesi kullanıldı.


3. derece SİT alanı ilan edilen bölgenin mezar buluntularını içermesi nedeniyle 1. dereceye dönüştürülmesi gerektiğini belirten Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal, “Bölge muhakkak birinci dereceye alınmalı. Aynı zamanda muhakkak kazma kürek kullanarak derinleşilmesi gerekir. Değil dozer sokmak, çevresindeki boş alanlar dahi korumaya alınmalı.” diyor.

Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti 4 bin 861 ada 1 parsel içerisinde İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan alınan izinle, İzmir Arkeoloji Müzesi tarafından sondaj kazıları sonucunda mezarlar ortaya çıkarıldı.

Klazomenai Antik Kenti Arkeolojik Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy, konuya ilişkin açıklama yapmayacağını söylüyor.

“Bu bir vahşet!”

Alanda yapılaşma talebi çıkmasıyla yapıldığı belirtilen kazılarda yükü azaltmak ve çalışmalara destek olmak amacıyla iş makinesi kullanıldığı ortaya çıktı. Eski Panaztepe Kazı Başkanı olan Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal, iş makinesi uygulamasını eleştirerek, 3. derece SİT alanı ilan edilen söz konusu bölgenin mezar buluntularını içermesi nedeniyle 1. dereceye dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Erkanal, “Klazomenai’de ilk vahşet değil bu. Burada bir vahşetle karşı karşıyayız. Resimlerde bir nekropol alanının tahrip edildiği görülüyor. Alanın kültür toprağı olduğunu gösteren emareler var. Kültürel birikimlerin çıkma olasılığı yüksek bu yüzden muhakkak kazma kürek kullanarak derinleşilmesi gerekir. Bir alanda bu kadar şey çıktığı zaman bu inşaatın durdurulması gerekir. Değil dozer sokmak, çevresindeki boş alanların da korumaya alınması gerekir.” diyor.


“Bilimsel bir yaklaşım değil”

Klasik arkeologların bir kazıda mabet, sütun, mermer ve görkem olmasını beklediğini belirten Erkanal, şöyle devam ediyor:

“Her yerde bir Bergama aramamamız lazım. Türkiye’de araştırılması ve incelenmesi gereken kültürler çok daha eski olanlardır. Klazomenai de bunlardan birisi. Kurula resmi bir hava verilmiş. ‘Şurası şöyle yapılsın, burası böyle yapılsın’ denmiş. ‘Bunları yaptıktan sonra dozeri de sokabilirsiniz’ gibi bir mantıkla çalışılmış. Ben bu kurulun üyesi olsaydım, buranın 1. derece SİT ilan edilmesini isterdim. Öncelikle bir nekropol alanı olduğu için. Birkaç nekropol alanı daha burada vaktiyle bulundu. O nekropollerden birisinin de yanına inşaat yapıldı. Bana göre bu alan 1. derece SİT alanı olması gereken bir yer. Bir başka arkeoloğa göre, bölge bir yavru Efes Antik Kenti kadar görkemli olmadığı için veya mabet bulunmadığı için 3. derece SİT alanı olarak değerlendirilebilir. Klazomenai kenti çok geniş bir alana yayılıyor. Urla’nın herhangi bir yerinde bulunacak bir mezarlık çok büyük önem taşıyor. Bugün bu alandan sadece MÖ 1. yüzyıla ait eserler çıkmış olabilir ancak alt tabakalardan nasıl eserler geleceği belli değil. Mezarlıklar asırlar ve yıllar boyu hep aynı yerde yapılır. Bir yer mezarlık alanı olarak seçiliyorsa bir sürü dönemde aynı yere mezarlık inşa edilir. Burasının bir mezarlık olması muhakkak birinci dereceye alınmasını gerektirir. Kuruldaki kişilerin yaklaşımı bilimsel bir yaklaşım değil.”

“Belki de Batı Anadolu’nun ilk kremasyon uygulaması”

Erkanal, “Bir metrede yaptığınız tahribat belki çok önemli bir dönemin çok önemli bir parçasını yok etmek oluyor. Bu alanların mutlaka korunması lazım. Ben kazı başkanlarından biri olsaydım kazının derhal durdurulmasını talep ederdim. Bu mezarlık alanında yanmış kemiklerden bahsediliyor. Bu kremasyon geleneğidir. Mezara, yeni bir birey konulacağı zaman, eski bireyler kenara itiliyor. Etler erimemişse mezarın içinde ateş yakılıyor. Bu ateş hem mezarı dezenfekte ediyor hem de cesetleri ortadan kaldırıyor. Yanmış olan her kemik bizim için önemli. Kremasyon geleneğinde en erken örnek Neolitik Çağ’dadır. Klazemenai’de yuvarlak bir yapı var. Bu yapı belki de Batı Anadolu’nun ilk kremasyon yapısı bile olabilir. Burada öyle gelişi güzel bir kazı yapılmış ki, belki kremasyon ile ilgili kemiklerin nerelerde toplandığı bile anlaşılamamış. Arkeoloji aslında iğne ile kuyu kazmaktır. Bu kadar geniş yüzeyleri birden bire açmak hoş bir şey değil.”

“İnsan bile sokulmamalı”

Doğa ve Kültürel Yaşam Girişimi Sözcüsü ve şehir planlamacısı Ahmet Tuncay Karaçorlu ise alana kepçe değil insan bile sokulmaması gerektiğini söylüyor.

“Alanda değişik parsellerde yapılaşma talebi çıktığında koruma kurulu kişileri yönlendiriyor. Burada da aynı işlem yapılmış. Bu alanın nekropol olduğu öğrenildiğinde derhal tedbir alınmalıdır. Uzmanlara devredilmeli, alana kepçe değil insan bile sokulmamalıdır. Buradaki kazı durdurulması gerekirken bir kurtarma kazısına dönüştürülmüştür.”

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için