Blog
Mısırlı Kadının Pelvisinde Dişleri Olan Nadir Bir Tümör Bulundu
Arkeologlar eski bir Mısır mezarlığını kazarken nadir bir keşif yaptılar: üç bin yıldan fazla süre önce ölen bir kadının leğen kemiğine yerleşmiş bir yumurtalık tümörü.
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
Antik Mısırlı bir kadının pelvisinde, dişleri olan bir yumurtalık tümörü vardı ve olası bir tılsımlı nesneyle birlikte gömülmüştü.
A Dişi (alt) ve B Dişi (üst) ile Teratom. C: A. Deblauwe/Amarna Projesi
Arkeologlar eski bir Mısır mezarlığını kazarken nadir bir keşif yaptılar: üç bin yıldan fazla süre önce ölen bir kadının leğen kemiğine yerleşmiş bir yumurtalık tümörü. İki dişe sahip kemiksi bir kütle olan tümör, tipik olarak yumurtalıklarda veya testislerde meydana gelen nadir bir tümör türü olan teratom’un bilinen en eski örneği olma özelliğini taşıyor.
Cleveland Clinic’e göre bir teratom iyi huylu veya kötü huylu olabilir ve genellikle kas, saç, diş veya kemik gibi çeşitli dokulardan oluşur. Teratomlar ağrıya ve şişmeye neden olabilir ve yırtılırsa enfeksiyona yol açabilir. Günümüzde tipik tedavi yöntemi kitlenin çıkarılmasını içeriyor.
Daha önce arkeolojik olarak sadece dört teratom örneği bulunmuştu; üçü Avrupa’da ve biri Peru’da. MÖ 1345 civarında tarihlenen Mısır’ın Amarna kentindeki Yeni Krallık dönemi mezarlığında yakın zaman önce keşfedilen teratom, yayımlanan yalnızca beşinci arkeolojik vaka. Bu da onu teratom’un bilinen en eski örneği ve Afrika’da bulunan ilk antik vaka yapıyor.
Kalçada in situ haldeki teratom. C: M. Wetzel/Amarna Projesi
Amarna, Nil Nehri’nin doğu kıyısında, Kahire ve Luksor (antik Thebes) şehirlerinin ortasında yer alan kısa ömürlü bir şehirdi. Burası, Firavun Akhenaten’in güneş tanrısı Aten’e tapınmasının merkezi olarak işlev görüyordu ve kraliyet sarayına ev sahipliği yapıyordu. Şehirde yaklaşık 20.000 ila 50.000 nüfusu destekleyen tapınaklar, saraylar ve diğer yapılar bulunsa da, Akhenaten’in MÖ 1336’da ölmesinden sonraki on yıl içinde terk edildi.
Bugüne kadar Amarna ile ilişkili dört büyük mezarlık arkeologlar tarafından araştırıldı. Araştırmacılar, Kuzey Çöl Mezarlığı’ndaki bir çukur ve mezar odasından oluşan bir mezarda, bitki elyafından yapılmış bir örtüye sarılmış 18-21 yaşlarında bir kadının iskeletini buldu. Kadın, genellikle doğum, doğurganlık ve korumayla ilişkilendirilen bir tanrı olan Bes figürüyle süslenmiş bir yüzük de dahil olmak üzere bir dizi mezar eşyasıyla birlikte gömülmüştü.
Kazı sırasında arkeologlar kadının leğen kemiğinde olağandışı bir şey fark ettiler: yaklaşık büyük bir üzüm büyüklüğünde kemik kütlesi ve içinde deforme olmuş dişlerin bulunduğu iki çöküntü.
Sol uyluk kemiğinin üst kısmına yakın bir yerde bulunan B dişi. C: M. Wetzel/Amarna Projesi
Southern Illinois Üniversitesi Carbondale’den biyoarkeolog Gretchen Dabbs ve meslektaşları, bu tümörün keşfini Uluslararası Paleopatoloji Dergisi’nde çevrimiçi olarak yayınladılar. Araştırmacılar, diğer teşhisleri eleyerek, dişlerin varlığının ve kadının pelvik bölgesindeki konumunun, bunun yumurtalık teratomu olduğunu gösterdiğini öne sürdüler.
Araştırmacılara göre, olası “tılsımlı-tıbbi” nesne, kadının teratomun üzerinde kucağında duran sol eline yerleştirildiği için Bes yüzüğü teratom’un semptomatik olduğunu ima edebilir. Bu, kadının kendisini acıdan veya diğer semptomlardan korumak veya hamile kalma ve çocuk doğurma girişimlerine yardımcı olmak için Bes’i çağırmaya çalıştığı anlamına geliyor olabilir.
Bes betimli yüzük illüstrasyonu. C: A. Salvador/Amarna Projesi
Dabbs, 18-21 yaşlarında bu kişinin muhtemelen birinin eşi olduğunu söylüyor, ancak aynı zamanda bir şekilde çalıştığına da pek şüphe yok. Amarna’da daha önce yapılan araştırmalar, bu yaştaki kadınların devlet düzeyindeki inşaat projelerinde çalışmak, bira üretmek veya ev bahçeleri ve hayvancılıkla ilgilenmek gibi çeşitli işlerle uğraştıklarını ileri sürmüştü.
Araştırmada yer almayan, Güney Carolina’daki Charleston Koleji’nden biyoarkeolog Allison Foley, teratomların arkeolojik olarak çok nadir tespit edilmesi nedeniyle bu keşfin önemli olduğunu söylüyor. Foley, Amarna örneğinin araştırmacıların eski Mısır’da yaşamanın nasıl bir şey olduğu hakkında nasıl daha fazla bilgi edinebileceğini gösterdiğini ve Bes yüzüğünün bir koruma ve doğurganlık simgesi olarak varlığının, konumunun ve olası sembolik öneminin özellikle büyüleyici olduğunu söylüyor.
Dabbs hâlâ Amarna’daki Kuzey Çöl Mezarlığı’nda geçen yıl kazılan yüzlerce iskeletin tam analizi üzerinde çalışıyor. Ancak gelecek planları arasında, orada gömülü insanlar arasındaki biyolojik ilişkilerin araştırılması ve diğer Mısır mezarlarının potansiyel “tılsımlı-tıbbi” nesneler konusunda daha fazla araştırılması yer alıyor.
Live Science. 7 Kasım 2023.
Makale: Dabbs, G. R., Stevens, A., & Wetzel, M. K. (2023).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >