Blog

Oca8

Nadir Kafatası Deformitesi Olan Bir Kişinin Yüzü Canlandırıldı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  BolivyaCanlandırmaKraniosinostozRekonstrüksiyon



Nadir Kafatası Deformitesi Olan Bir Kişinin Yüzü Canlandırıldı

Eski And Medeniyeti’ne ait yüz, kafatasının dijital bir modelini ortaya koyan adli tıp uzmanı ve 3B tasarımcısı Cícero Moraes tarafından yeniden oluşturuldu.

 

Yaren Şener - www.arkeofili.com

 

Araştırmacılar ilk kez, Kolomb Öncesi’nde yaşamış, nadir bir kafatası deformitesine sahip insanın yüzünü yeniden canlandırdı.

 

 

Kafatasındaki deformiteler, işitme bozuklukları ve bilişsel bozukluklara neden olmuş olabilir. C: Cícero Moraes et al. 2023.

Araştırmacılar Bolivya’da, kraniosinostoz olarak bilinen ve nadir görülen konjenital bir defekte sahip bir bireyin yüzünün rekonstrüksiyonunu oluşturdular. Kafatası kemiklerinin oluşumunu ve birleşmesini etkileyen bu durum, kafatası şeklinin bozulmasına ve sıklıkla bilişsel bozukluklara, görme bozukluklarına ve bireyin diğer fonksiyonlarını aksattırıcı semptomların oluşumuna yol açıyor.

Eski And Medeniyeti’ne ait yüz, kafatasının dijital bir modelini ortaya koyan adli tıp uzmanı ve 3B tasarımcısı Cícero Moraes tarafından yeniden oluşturuldu. Bolivya Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde bulunan kafatasının hangi tarihlere ait olduğu belirlenemedi ancak Kolomb öncesi Tiwanaku ya da İnka kültürlerinin bir üyesine ait olduğuna inanılıyor.

Titikaka Gölü kıyısına yakın bir konumda bulunan Tiwanaku, yaklaşık bin yıl öncesinde ortadan kaybolmadan önce, MS 2. yüzyılda kurulan güçlü bir And Medeniyeti şehir devletiydi. En güçlü dönemlerinde, yerleşim yaklaşık 20.000 şehir sakinine ev sahipliği yapıyordu ve Güney And Dağları’nın geniş bir bölümünü bünyesinde barındırıyordu.

Bu sırada daha ünlü olan İnka Uygarlığı, günümüzde Peru’nun Cusco şehrindeki başkentiyle birlikte 13. yüzyılda yükselişe geçti. En ikonik antik imparatorluklardan biri olan İnka Krallığı, daha sonra Amerika’nın fethi sırasında İspanyol istilacıları tarafından yıkıldı.

Araştırmacılar, kafatasının morfolojisinin “ortalamadan önemli ölçüde farklı olduğunu” söylüyor. Bu durumu akıllarında tutarak ekip, kraniosinostoz teşhisini net bir şekilde doğrulamak amacıyla altı farklı yüz deformasyon cerrahına danıştı.

Çok sayıda ilgili sendromu kapsayan bir genel terim olan kraniosinostoz, kafatası suturlarının anormal bir şekilde kaynaşması sonucu ortaya çıkan ve her 25.000 ila 60.000 kişiden birini etkileyen Crouzon sendromu gibi sağlık durumlarını içeriyor. Aynı şekilde Apert sendromu, yaklaşık olarak her 80.000 ila 160.000 doğumda bir görülüyor ve kafatası, el ve ayaklarda deformite oluşumuna neden oluyor.

Pfeiffer sendromu olarak bilinen başka bir varyasyon ise yaklaşık 100.000 kişiden birini etkiliyor ve beyin çevresinde basınç artışına neden olabiliyor. Ancak herhangi bir uzuv veya başka bir kemik bulunmadığından, araştırmacılar bu bireyin hangi spesifik sendroma sahip olduğunu kesinleştiremiyor.

Bireyin cinsiyetini yalnızca kafatasına bakarak tespit etmek olanaksızdı, ancak dişlerin gelişim düzeyi kafatasının sahibinin öldüğünde 17 ila 21 yaşları arasında olduğunu gösteriyor. Bu nedenle araştırmacılar, kişinin ayrıntılı görünümünü yaklaşık olarak ortaya koymak için “bilgisayarlı tomografi taramalarına dayalı istatistiksel çalışmaları” kullanarak “nötr bir yüz” oluşturmaya karar verdiler.

Bununla birlikte Moraes, daha önce bu yöntemi eski hominidlerin ve diğer tarihi figürlerin yüzlerinin rekonstrüksiyonunu oluşturmak için kullanmış olsa da bu özel proje, kafatasının anormal morfolojisi nedeniyle bir dizi benzersiz sorunu ortaya çıkardı. Örneğin, “kafatasının yapısı, göz küresini ortotik bölgede tutmak için çok az alan olması nedeniyle gözlerin önemli ölçüde çıkıntı yaptığını (ekzoftalmi ya da proptozis olarak bilinen bir durum) gösteriyor.”

Araştırmacılar, “Beynin bulunduğu endokranium bölgesinin şekli de normal aralıktaki modellerden önemli ölçüde farklıydı, bu da gözlerin yüksekliğinde gözle görülür artışa sahip bir yüz oluşumuna yol açtı.” diyorlar.

Tüm bu anomalileri göz önünde bulunduran Moraes, nihayetinde Kolomb öncesi döneme ait bireyin birçok özelliğini ortaya çıkarmayı başardı. Bunlar arasında “bireyin işitme problemleri olabileceğini gösteren, kulakta bulunan bir yapı olan oval pencerenin kalınlığının az olması” da yer alıyor. Kafatasının tuhaf, sivri şekli aynı zamanda bireyin beyin boyutunu da kısıtlamış olabilir, ve bu durum da nöral bozukluklara yol açıyor olabilir.

Şaşırtıcı bir şekilde, kafatası aynı zamanda bir tür cerrahi operasyon geçirildiğine dair işaretler de gösteriyor ve hastanın “kısa bir süre hayatta kaldığı” görülüyor. Bu potansiyel operasyonla ilgili daha fazla ayrıntının yanı sıra kafatasının diğer önemli özellikleri de önümüzdeki bir çalışma ile ortaya çıkarılacak.


IFL Science. 5 Aralık 2023.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için