Blog
Neden Kaşlarımız Var?
Şaşkınlık, flört, öfke, üzüntü, şüphe, kafa karışıklığı, sempati ve daha birçok duygu, kaşın farklı titremeleri ve kıvrımlarıyla hızlı bir şekilde ifade edilebilir.
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
Kaşların gücünü asla küçümsemeyin. Gözlerinizin üst kısmında yer alan bu iki kıl şeridi, minik ter bantları olmanın yanı sıra sosyal bilgi aktarımını da sağlıyor.
C: Pixabay
İnsanlarda kaşlar birkaç temel işleve hizmet eder. İlk olarak, terin gözlerimize damlamasını ve görüşümüzü bulandırmasını engellemeye yardımcı olurlar.
İkincisi ve en ilgi çekici olanı ise sözsüz iletişim için önemli bir araç olmaları. Bu ilk başta basit görünebilir, ancak kaşlar konusunda biraz daha derine inerseniz, insan davranışı ve evrimi hakkında oldukça ilginç bazı içgörüleri ortaya çıkarabilirsiniz.
Şaşkınlık, flört, öfke, üzüntü, şüphe, kafa karışıklığı, sempati ve daha birçok duygu, kaşın farklı titremeleri ve kıvrımlarıyla hızlı bir şekilde ifade edilebilir.
Kaşlarla yapılan belki de en bariz ifade, çoğunlukla şaşkınlık anlamına gelen kaşların kaldırılmasını içeriyor. Bunun nedeni, ilk şok anlarında çevredeki manzarayı mümkün olduğu kadar algılamak amacıyla gözlerinizin genişçe açılması ve kaşların kalkmasına neden olması. İnsanlar başkalarındaki bu ipucunu kolayca anlayabilir, bu da etrafımızdakilerin içsel duygusal durumunu ölçmemize olanak tanır.
Benzer şekilde, bir şeye ilgi duyduğumuzda kaşlarımız kalkar ve gözlerimizin önünde duran şeye ne kadar ilgili olduğunu vurgular. Flört ettiğimizde ya da bir sohbete daldığımızda kaşlarımızı kaldırmamızın nedeni budur.
Bu kaş hareketlerinin çoğu bilinçaltı hareketidir ve bazı basit ifadelerin kültürler arasında evrensel olduğuna dair bazı kanıtlar var; bu da onların evrim yoluyla içimizde “yerleşik” hale geldiğini gösterir.
Ancak kaş ifadelerinin diğer yönleri kültüre özgü. 2011’deki ilginç bir çalışma, farklı kültürlerin ifade için kaşlara diğerlerinden daha fazla güvendiğini öne sürdü. Örneğin, araştırmaya katılan Çinli katılımcıların yüz ifadelerini temsil etmek için gözlerini daha çok kullandıkları, araştırmacıların “Batı Kafkasyalılar” olarak adlandırdığı grubun ise kaşlarını ve ağızlarını birlikte kullandığı görüldü.
Duyguların ifade edilmesinin ötesinde kaşlar yüz tanımada da önemli bir rol oynuyor. İnsanlar yüzleri fark etme konusunda son derece becerikli. Öyle ki, orada kimsenin olmadığını bildiğimiz halde, gündelik cansız nesnelerdeki yüzleri algılamak üzere keskin bir şekilde programlandık; tıpkı İsa’nın bir parça kızarmış ekmek üzerinde beliren viral görüntüsü gibi.
Araştırmalar, yüz tanımada kaşların da en az gözler kadar önemli bir rol oynadığını öne sürüyor. Konuyla ilgili 2003 tarihli bir makale şunları açıklıyor: “Tanıdık yüzlerde kaş bulunmamasının, tanıma performansında çok büyük ve anlamlı bir bozulmaya yol açtığını tespit ettik. Aslında kaşların yokluğunda, gözlerin yokluğuna göre yüz tanımada çok daha büyük bir azalma gözleniyor.”
Homo sapiens’in kaşlarının uzak akrabalarımızın kaşlarına benzememesi de dikkat çekici. Kalın ve sert kaşları olan Homo heidelbergensis gibi soyu tükenmiş atalarımızın çoğunun aksine, daha görünür, daha geniş hareket aralığına sahip kıllı kaşlara sahip pürüzsüz bir alnımız var. 2018’de yapılan bir çalışma bu konuyu inceledi ve ince kaşlarımızın evrimimizde büyük bir faktör olduğu, büyük, karmaşık sosyal ağların kurulmasına yol açan incelikli iletişim becerileri geliştirmemize olanak sağladığı sonucuna vardı.
Sonuç olarak bir anlamda bizi insan yapan şeylerden biri de kaşlarımız.
IFL Science. 21 Ekim 2023.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >