Blog
Ölü Deniz Parşömeni’nin Gizemli İkinci Katibi Ortaya Çıktı
Ölü Deniz Parşömeni’nin Gizemli İkinci Katibi Ortaya Çıktı
Yapay zeka ve istatistiklerin kullanıldığı yeni analiz, önemli bir antik el yazması için iki farklı yazarın işbirliği yaptığını gösteriyor.
Antik belgedeki el yazısının ince farklılıklarını belirlemek için yapay zeka ile istatistiklerden faydalanan yeni çalışmaya göre, Ölü Deniz Parşömenleri arasında yer alan ünlü bir el yazması bir değil, iki yazara sahipti.
Analize göre iki katip o kadar benzer şekilde yazmış ki, iki el yazısı arasındaki farklar, çıplak gözle fark edilemiyor. Bu detay; iki katibin bir okulda ya da birbirine yakın sosyal ortamlarda benzer eğitimler gördüklerini akla getiriyor.
Hollanda’daki Groningen Üniversitesi’nde Yahudi İncili ve antik Yahudilik profesörü olan, çalışmanın baş araştırmacısı Mladen Popović, “Bu yalnızca ilk adım.” diyor. “Her bir katibin dünyasına mikro düzeyli bir kapı açtık; bu kapı, Ölü Deniz Parşömenleri içinde gizlenen tüm katipler hakkında çalışma yapabilmemiz için yeni fırsatlar sunacak ve uğraştığımız şeyin ne tür bir el yazması koleksiyonu olduğunu anlayabilmemiz açısından bizi potansiyel olarak daha iyi bir konuma getirecek.”
Ölü Deniz Yazmaları; ilk olarak 1940’ların sonlarında, Batı Şeria’da yer alan Kumran’daki bir mağarada, genç bir çobanın başıboş bir keçiyi ararken birkaç el yazması bulması ile keşfedildi. Sonraki on yıl boyunca araştırmacılar ve yerli Bedeviler, 11 mağara içinde 900’den fazla el yazması buldu. MÖ 4. yüzyıl ila MS 2. yüzyıl arasına tarihlenen bu el yazmaları, Yahudi İncili’nin (Tanah) günümüze ulaşabilmiş en eski metinleri olarak kabul ediliyor. Fakat yeni çalışmanın araştırmacılarına göre bu metinleri kimin ya da kimlerin yazdığı açık değil çünkü katipler, isimlerini yazmamışlar.
Bu durum, İncil alimlerini, Ölü Deniz Parşömenlerini kaleme alan katiplerin sayısını tahmin etmeye çalışmaktan alıkoymadı. Aynı zamanda Groningen Üniversitesi Kumran Enstitüsü’nün müdürü olan Popović, “El yazısında ‘açık delil’ bulmaya çalıştılar; örneğin, herhangi bir harfin oldukça özgün bir şekilde yazılması gibi bir katibi diğerlerinden ayıracak ipuçları aradılar.” diyor. “Fakat bu ‘açık ve kesin deliller’ çoğu zaman subjektifti ve sonuç olarak hararetli tartışmalara yol açıyordu.”
Dolayısıyla Popović ve meslektaşları, ilk başta Bedevi çoban tarafından bulunmuş yedi parşömenden biri olan Büyük Yeşaya Parşömeni’ni incelemek için başka bir yaklaşımı benimsedi: yapay zeka ve istatistik. MÖ 125 civarına tarihlenen ve mükemmel derecede iyi korunmuş bu parşömen; 7.3 metre uzunluğunda, 26 santimetre genişliğinde ve 54 satırlık bir İbranice metin içeriyor. Özellikle bir nokta, Popović’in dikkatini çekmişti: Metindeki 27 ve 28. sütunlar arasında küçük bir boşluk ile iki yaprağın birbirine dikildiği yeni bir sayfa vardı. Diğer araştırmacılar daha önceleri bu parşömenin bir katip tarafından mı yoksa iki katip tarafından mı yazıldığını tartışmışlardı; Popović’in takımı bu gizemi çözüp çözemeyeceklerini anlamak istedi.
Aslında ekip; yazıdaki ince farklılıkların tek bir katibin el yazısındaki doğal farklılıklar mı olduğunu yoksa bu farklılıkların, metni, el yazısı birbirine benzeyen iki farklı katibin yazmasından mı kaynaklandığını belirlemek istiyordu.
Popović’in aktardığına göre araştırmacıların yöntemi; el yazısında bulunan, insan gözüyle ayırt edilemeyecek ince ve minik farklılıkları yakaladı. Popović bu konu hakkında “Büyük Yeşaya Parşömeni üzerinde iki katibin birlikte çalıştığına dair keşif, antik katiplerin ekipler halinde çalıştıklarını ortaya çıkardı.” diyor ve ekliyor: “Açık ve net deliller peşinde koşan yöntemin aksine bu araştırma yalnızca tahminlere dayanmıyor, aynı zamanda kanıtları da göz önünde bulunduruyor.”
Bunu Nasıl Başardılar?
Araştırmacılar, tasarlama sürecinde oldukları algoritmayı belli şekillerde geliştirdiler; algoritmanın, metni ya da mürekkebi, hayvan derisi ya da papirüsten oluşan arka plandan ayırt edebilmesi gerekiyordu. Algoritmanın bu ayırt etme yeteneği, Groningen Üniversitesi Yapay Zeka Departmanı’nda doktora öğrencisi ve çalışmanın ortak araştırmacısı olan Maruf Dhali tarafından oluşturuldu. Dhali, derin öğrenmede kullanılmak üzere eğitilebilecek bir yapay sinir ağı yarattı. Bu yapay sinir ağı; el yazması üzerindeki orijinal mürekkep izlerini, bu antik harfler dijital görüntülere dönüştürülmüş olduğunda dahi kaydetmeyi başardı.
Groningen Üniversitesi’nde bilgisayar bilimi ve yapay zeka profesörü olan, çalışmanın kıdemli araştırmacısı Lambert Schomaker, verdiği bir demeçte, “Bu çok önemli çünkü antik mürekkep izleri, o izleri bırakan bireyin kas hareketleri ile doğrudan bağlantılıdır ve yalnızca o bireye özgüdür.” diyor.
Sinir ağı analizi; Büyük Yeşaya Parşömeni’ndeki 54 sütunluk metnin, el yazmasının hemen hemen yarısında birinden diğerine geçiş yapılan iki farklı gruba ayrıldığını açığa çıkardı. Dhali, Schomaker’a, burada bir yazardan daha fazlası olabileceğini söyledi; bunun üzerine Schomaker de ayrı bir analiz yaptı ve ilkiyle aynı sonucu elde etti. Bu ikinci analizde Schomaker; harflere dışarıdan bakıldığında algılanamayabilecek kayda değer şekil farklılıklarını bulmaya yarayan daha kesin, ayrıntılı ve aydınlatıcı harf parçalarına baktı.
Daha titiz davranmak isteyen ekip, metne, algoritmayı test edebilecekleri kontrol unsurları ekledi. “Veriye bütünlüğü bozan şeyler eklememize rağmen sonuç değişmedi.” diyor Schomaker. “El yazıları fazlasıya benzer olsa da ikinci katibin yazısının ilk katibin yazısından çok daha fazla çeşitlilik içerdiğini de ispatlamayı başardık.”
Bir sonraki adımda ekip, “ısı haritaları” yardımıyla görsel bir analiz yürüttü. Bu haritalar, parşömende yer alan İbrani alfabesi harfi alef (א) gibi belirli bir harfin bütün varyasyonlarını kapsıyordu. Daha sonra ekip, bu harfin hem ilk 27 sütuna ait hem de son 27 sütuna ait ortalama birer versiyonunu oluşturdu. Bu ortalama harfleri birbiriyle karşılaştıran ekip, iki harf arasındaki farklılıkları kolayca ayırt etti. Dahası, Popović’e göre farklılıklar istatistiksel olarak dikkate değerdi.
Popović ve meslektaşları, satırları arasında farklı kökenlerden gelen ve farklı eğitimler almış katipleri saklıyor olabilecek diğer parşömenleri de incelemeyi planlıyor. Bu analizler aynı zamanda Ölü Deniz Parşömenlerini yazan topluluklara ışık tutabilir. “Ölü Deniz Parşömenleri’nin katiplerini anlamak, Yahudi İncili’nin kültürel evrimini daha iyi anlamamızı sağlayacak.” diyor Popović.
Tel-Aviv Üniversitesi Uygulamalı Matematik Departmanı’nda araştırmacı olan, İncil dönemi el yazıları analizinde uzmanlaşan ve araştırmaya dahil olmayan Shira Faigenbaum-Golovin, “Yeni araştırma ile ilk kez otomatik bir yöntem, Büyük Yeşaya Parşömeni’nde yer alan el yazısındaki geçiş tarzını tespit etmek için kullanıldı.” diyor. “Bu çalışmada kullanılan yöntem, ayırt etme konusundaki başarısı sayesinde, parşömenin iyi korunamamış olmasından kaynaklanan sorunlar ile son derece iyi baş edebiliyor.”
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >