Blog
Ölüler Kitabı: Eski Mısır’ın Ölüm Sonrası Yaşam Rehberi
Tek bir standart ölüler kitabı yoktu. Bunun yerine, her mezarda farklı büyülerden oluşan kopyalar vardı.
Selin Kutlubaş - www.arkeofili.com
Büyüler veya formüllerden oluşan Ölüler Kitabı, eski Mısırlılara yeraltı dünyasında rehberlik etmesi için hazırlanmıştı.
Papirüs üzerine yazılmış Ölüler Kitabı’nın, el yazması hiyeroglifler ve renkli illüstrasyonlar içeren bir parçası. Burada, Teb’in tüm tanrılarının Kutsal Gelirleri’nin Kâtibi ve Abydos Lordlarının Tahıl Deposu’nun yöneticisi Ani’yi ve karısı Tutu’yu et, kek, meyve, çiçek gibi adaklarından oluşan bir masanın önünde görüyoruz. Güneş Tanrısı Ra’nın yükselişi onuruna ilahi söylüyorlar.
Ölüler Kitabı, Mısırlıların ölülerin yeraltı dünyasında gezinmesine yardımcı olacağına ve başka amaçlara hizmet edeceğine inandıkları bir dizi eski Mısır metnine verilen modern isim. Bu metinlerin kopyaları bazen ölülerle birlikte gömülürdü.
Chicago Üniversitesi’nde Mısırbilim fahri profesörü Peter Dorman, “Ölüler Kitabı: Eski Mısır’da Tanrı Olmak” (Oriental Institute Museum Publications, 2017) kitabında yayınlanan bir makalede şöyle diyor: “Ölüler Kitabı, tipik olarak papirüs parşömenlerine kopyalanan ve MÖ 1550 ila MÖ 1070 dolaylarında Yeni Krallık’ın mezarlarında saklanan nispeten büyük cenaze metinleri külliyatını ifade eder.”
“Ölüler Kitabı Yeni Krallık döneminde popüler oldu fakat tabutlara yazıldığı için tabut metinlerinden ve piramitlerin duvarlarına kazınan piramit metinlerinden türetilmişti.” Tabut metinleri Orta Krallık döneminde (MÖ 2030 – MÖ 1640) popüler iken, piramit metinleri ise ilk olarak Eski Krallık’ın beşinci hanedanı (MÖ 2465 – MÖ 2323) zamanında ortaya çıktı.
Ölüler Kitabının Büyüleri
Ölüler Kitabı büyüler olarak da bilinen bireysel bölümlerden oluşur. Mısırbilimi üzerine doktorası bulunan Foy Scalf, “Eski Mısırlılar, her bir bölümü belirtmek için rꜢ kelimesini kullandılar. rꜢ kelimesi genellikle ‘büyü’ veya ‘söyleyiş’ olarak çevrilir. Terim, konuşma ile ilgili olduğu için insan ağzı hiyeroglifiyle yazılmış.”
Tek bir standart ölüler kitabı yoktu. Bunun yerine, her mezarda farklı büyülerden oluşan kopyalar vardı. Dorman, “Bütün büyüleri içeren tek bir kitap söz konusu değil, bunun yerine her biri makul miktarda fakat farklı farklı büyüler içeriyor ve hiçbir Ölüler Kitabı bir başkasıyla aynı değil.” diye açıklıyor.
Antik Mısırlılar bu metinlere “Book of Coming Forth by Day” derlerdi. Dorman, bu ismin Mısırlıların bu büyülerin, ölülerin sonraki hayata yüceltilmiş bir ruh, akh, olarak geçmelerini sağlayacağı inancını yansıttığını ekliyor.
Cambridge Üniversitesi’nde Mısırbilim fahri profesörü Barry Kemp, Mısırlıların Ölüler Kitabını Nasıl Okunur (W.W. Norton & Company, 2007) adlı kitabında şöyle diyor: “Bu metinler Mısırlıları ölümden soraki yaşama hazırlıyordu ve ruhsal yolculuğu için kişinin vücudunun tüm kısımlarını bir araya getirme gücü vardı. Ölüler Kitabı, büyüleri sayesinde sahibine yeraltı dünyasının çeşitli kısımlarında sonsuza kadar gezinme gücü verirdi.”
Ölüler Kitabından bir parça. Burada, ölünün kalbi tartılmak suretiyle yargılanışını görüyoruz.
Bazı büyüler, Ölüler Kitabı’nın kopyalarında diğerlerinden daha sık görülüyor ve bazıları neredeyse olmazsa olmaz kabul ediliyordu. Dorman, 17. büyünün bunlardan biri olduğunu ve en önemli Mısır tanrılarından biri olan güneş tanrısı Ra’nın önemi hakkında olduğunu aktarıyor.
Kemp, “Eski Mısırlılar, ölen kişinin bedeninin ölümden sonra yenilenip, ölen kişinin tanrıların, iblislerin, gizemli şeylerin ve engellerin bulunduğu yeraltı dünyasında dolanmasını mümkün kılacağına inanıyorlardı.” diyor.
Ölüler Kitabının bazı kısımları, kişinin yaşarken yaptıklarının adaletle ilişkilendirilen tanrıça Maat’ın tüyüne karşı tartıldığı kalp tartma seremonisi gibi, ölenlerin yeraltı dünyasında karşılaşabilecekleri şeylerden bahsediyordu.
Büyüler genellikle resimliydi. Bir Mısırbilimci olan Geraldine Pinch, “Mısır Efsanesi: Çok Kısa Bir Giriş” (Oxford University Press, 2004) kitabında şöyle diyor: “Bugün Mısır’ın Ölüler Kitabı olarak bilinen Yeni Krallık dönemi ölümle ilgili metinlerde resimlerin önemi büyüktü. Pek çok Ölüler Kitabı sahibi, hiyeroglifleri okumazlardı fakat çizimleri inceleyerek metinlerin nelerden bahsettiklerini anlayabildiler.”
Bir Mısırbilimci olan Marissa Stevens, büyülerin cinsiyetlere göre değişmediğini, yani özellikle kadınlar ya da erkekler için kullanılan büyüler olmadığını söylüyor.
ÇokluAmaçlar
Bu küçük papirüs, Ölüler Kitabı’nın 100. Ve 129. büyüsünü içeriyor. Üstte 129. büyünün metni ve çizimi görülüyor. Çizimin solunda asasını tutan Osiris var, arkasında ise geniş bir djed sütunu duruyor. Tanrının önünde, üzerinde büyük bir nilüfer çiçeği ile yiyeceklerin bulunduğu bir adak sofrası var. Sağ tarafta suyun üzerinde iki kayık görülüyor. Soldaki kayıkta bir anka kuşu, sağdakinde ise beş tanrı dikiliyor. Papirüsün alt kısmında ise 100. büyü yer alıyor ve bu sefer Osiris sağ tarafta ama yine bir djed sütunu ile tasvir ediliyor. Tanrının önünde doğunun sembolü görülüyor ve solunda uzun kürekli bir kadın tarafından idare edilen kayık bulunuyor. Kadının arkasında ise anka kuşu ile güneş tanrısı yer alıyor.
Ölüler Kitabı en çok ölülere rehberlik etmesi ile bilinse de, muhtemelen bu onun tek amacı değildi. Scalf, “Sadece dolaylı olarak anlaşılabilecek şekilde, Ölüler Kitabı’nın muhtemelen en önemli rolü insanların ölümün bilinmeyenleri hakkındaki korkularını yatıştırmaya yardımcı olmasıydı.” diyor ve ekliyor, “Varlıklı Eski Mısırlılar öldükten sonra kendilerine olacakları kontrol etmek için bedenlerini mumyalatıp tabutlarını dini metinlerle süsletirlerdi.”
Buna ek olarak Ölüler Kitabı, kişi hala hayattayken de kullanılabilirdi. Scalf, “Büyülerin çoğu öteki dünyada rehberlik etmek için değildi, aksine, dönüşüm ve aşkın deneyimler üzerineydi. Dünyevi yaşamda, bir ritüelist, günlük deneyimi aşmak için ayinler ve büyüler kullanabilir, dini bir deneyim yaşamak için bir törende büyüleri kullanabilirdi. Büyülerin çoğu, kendilerinin dünyada nasıl kullanılacaklarına dair talimatlar içerirdi, yani muhtemelen yaşayan insanlar tarafından da kullanılıyorlardı.” diyor.
Mısırbilimcilerin çoğu bu büyülerin çoğunun daha sonra, ölümden sonraki hayatta da kullanılabildiğine inanıyor. Scalf, “İnsan bu büyüleri kendi varlığını dönüştürmek için de kullanabilirdi, fakat bu birçok yönden benzer bir aşkın deneyimdi. Büyülerin çoğu tanrıların varlıklarının seviyesine yükselmekle ilgiliydi zira ancak o zaman kişi tanrılarla birlikte yeraltı dünyasında dolaşabilirdi.” diyor.
Ölü gömme için kopyalar
Solda, Osiris-Seker mumyalanmış olarak bir tapınakta oturuyor. Osiris-Seker ismi ölüm tanrısı Seker ile diriliş tanrısı Osiris’in birleşimini ifade ediyor. Ani Papirüsü, Thebes’teki Amenta dağının eteğinde bulunan piramidal tepeli beyaz bir bina olan Ani’nin mezarı ile bitiyor. Dağın yamacından papirüs çalılığına doğru yükselen, ilahi inek şeklinde tasvir edilen Hathor’un başı. Ölülerin yeraltı dünyasına gelişini karşılayan ve nekropolün kraliçesi olan bu tanrıça, kadınların korunmasıyla da ilişkilendirilir. Bereketli tekliflerin cömert bir sunumunun önünde durmak da Tawaret olarak bilinen Hathor’un başka bir tezahürü. Bir su aygırı kafasına ve gövdesine, bir dişi aslanın bacaklarına ve bir timsahın kuyruğuna sahip.
Bulunan “Ölüler Kitabı”nın birçok nüshası mezarlarda gün ışığına çıkarıldı ve muhtemelen fazla okunmadı. Ve bugün hayatta kalan “Ölüler Kitabı” elyazmalarının çoğu, merhumla birlikte gömülmeden önce muhtemelen çok okunmamıştı.
Scalf, “Bulunan en uzun elyazması otuz metreden daha uzun. Bu kadar büyük bir elyazmasını okurken tutmak oldukça zor. Mezarlardan çıkan bu kopyalar okunmaktan ziyade mezara yerleştirilmek için yapılmış, prestij göstergesi eşyalardı.” diyor.
Buna ek olarak, “Ölüler Kitabı”ndaki büyüler her zaman el yazmaları üzerine yazılmamıştı. Örneğin, büyüler bazen bir kişinin mumyasını saran bandajların üzerine yazılırdı. Ayrıca mezarların duvarlarına ve hatta Tutanhamon’un altın ölüm maskesine de yazılmıştı.
Büyülerin bir kopyasını almaya gücü yetmeyen kişilerin, büyüleri kendilerine okutmuş olmaları da ihtimal dahilinde. Hollanda’nın Leiden’deki Ulusal Eski Eserler Müzesi’ndeki Mısır ve Nubia koleksiyonunun küratörü Lara Weiss, “Mezarınızda bir parşömen yoksa, kiralık rahipler veya aile üyeleri, cenaze töreni sırasında veya daha sonra mezarı ziyaret ettiklerinde onu sizin için okuyabilirdi.” diyor.
Scalf’ın “Ölüler Kitabı: Eski Mısır’da Tanrı Olmak” kitabında yazdığına göre, Ölüler Kitabı’nın bilinen son kopyaları MS 1. ya da 2. yüzyılda yazılmıştı. Daha sonrasında, Ölüler Kitabı’nın yerine, onlardan parça parça esinlenerek ortaya çıkan Nefes Kitapları (Books of Breathing) popüler oldu.
Live Science. 22 Ağustos 2022.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >