Blog

Mar29

Paleolitik Kutsal Üçlü: Su, Filler ve Taş Kaynağı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AvcılıkFilGöçPaleolitikTaş Alet



Paleolitik Kutsal Üçlü: Su, Filler ve Taş Kaynağı

“Bu bir gelenekti: Yüzbinlerce yıl boyunca filler aynı rotada dolaşırken, insanlar da yakınlarda taş aletler üretiyordu. Sonunda bu fillerin nesli tükendi ve dünya sonsuza dek değişti.”

 

www.arkeofili.com

 

Binlerce yıl boyunca insanlar ideal taşları elde etmek amacıyla belirli taş ocaklarına uzun ve zorlu yürüyüşler yapıyorlardı. Peki neden?

 

 

Mızrak kullanarak yapılan fil avının illüstrasyonu. C: Dana Ackerfeld

Erken insanların fil avcılığı, geniş Paleolitik taş ocakları ile su kaynakları arasındaki yakınlığı açıklayabilir.

Arkeologlar, geniş Paleolitik taş ocakları ve alet yapımı alanlarını çevreleyen gizemi ortaya çıkardılar: Homo erectus neden yüz binlerce yıl boyunca aynı yerleri tekrar tekrar ziyaret etti? Cevap, bu taş ocaklarında üretilen çakmaktaşı aletler kullanılarak avlanan ve parçalanan fillerin göç yollarında yatıyor.

Archaeologies dergisinde yayınlanan araştırma, Tel Aviv Üniversitesi’nden Dr. Meir Finkel ve Prof. Ran Barkai tarafından yönetildi.

Prof. Ran Barkai, “Eski insanlar üç şeye ihtiyaç duyuyordu: su, yiyecek ve taş. Su ve yiyecek tüm canlılar için bir ihtiyaç olsa da, diğer yırtıcı hayvanların keskin pençeleri veya dişleri olmadığı için insanlar hayvanları avlamak ve kesmek için taş aletlere güveniyordu.” diyor.

 “Soru şu: Neden çakmaktaşından alet yapımında kullanılan kaya çıkıntıları ile çevrelenmiş binlerce taş aletle karşılaşıyoruz ve bunların yanında alet yapımında kullanılmamış çakmaktaşı içeren kaya çıkıntıları buluyoruz?”

“Yakın zamana kadar yaşamış, bazıları bugün hâlâ hayatta olan yerli gruplar üzerinde yapılan bir araştırma, avcı-toplayıcıların taşın kaynağına, yani taş ocağının kendisine büyük önem atfettiğini, ona güç ve kutsallık yüklediğini ve dolayısıyla da manevi tapınmayı gösterdiğini ortaya koyuyor.”

“İnsanlar nesiller boyunca bu tür yerleri ziyarete gidiyorlar, kaya çıkıntısında adak bırakıyorlar, taş alet üretimi için eşit derecede uygun olan bitişik çıkıntılara ise dokunmadan bırakıyorlar. Nedenini anlamaya çalıştık; bu sitelerin özelliği nedir?”

Yaklaşık 20 yıldır, Prof. Barkai ve meslektaşları Yukarı Celile’deki çakmaktaşı madenciliği ve alet yapımı alanlarını araştırıyorlar. Bu alanlar, işçiliğe uygun büyük çakmaktaşı yumrularıyla biliniyor ve Hula Vadisi’nin başlıca Paleolitik bölgeleri olan Gesher Benot Ya’akov ve Ma’ayan Baruch’a yürüme mesafesinde yer alıyor.

Bu alanlar, yarım milyon yıl öncesine kadar, Alt Paleolitik dönemde, tarihöncesi insanların çeşitli yerlerdeki diğer jeolojik oluşumlarda çakmaktaşı varlığına rağmen aletler yaptığı ve adak bıraktığı binlerce taşocağı noktasıyla biliniyor.

Filler bu erken insanlar için birincil besin bileşeni olduğundan, araştırmacılar, alanların dağılımına ilişkin veri tabanını fillerin göç yollarına ilişkin veri tabanı ile çapraz referansla incelediler ve çakmaktaşı çıkarma ve yontma alanlarının fillerin göç yollarının yakınındaki kaya çıkıntılarında yer aldığını keşfettiler.

Dr. Finkel, “Bir fil günde ortalama 400 litre su tüketir ve bu nedenle sabit hareket yolları vardır. Bunlar günlük su kaynağına ve dolayısıyla göl, nehir ve akarsu kıyıları gibi su kaynaklarına bağımlı olan hayvanlardır.” diyor.

“Çoğu durumda, bir derenin veya nehrin dik bir dağ geçidinden geçtiği veya göl kıyısındaki bir yolun kıyı ile dağ sırası arasındaki alanla sınırlı olduğu ‘gerekli geçişlerde’ fil avlama ve işleme alanları keşfediyoruz.”

“Aynı zamanda, mevcut koruma araçlarının yokluğu ve bölgede yırtıcı hayvanların varlığı göz önüne alındığında, bir grup avcı-toplayıcının filleri tüketmesi için fırsat penceresi sınırlıydı. Bu nedenle, çok miktarda uygun kesici aletlerin önceden ve yakın bir yerde hazırlanması zorunluydu.”

“Bu yüzden, Yukarı Celile’de fillerin hareket yolları boyunca konumlanmış fil kesim alanlarına kısa bir mesafede taş işçiliği ve yontma alanları buluyoruz.”

Daha sonra araştırmacılar uyarlanmış bir modeli, böyle bir “üçlü”nün mevcut olduğu Asya, Avrupa ve Afrika’daki Alt Paleolitik döneme ait çeşitli yerlere uygulamaya çalıştılar. Bunlar, avlanan hayvanların filler veya mamutlar olduğu bölgelerin yanı sıra suaygırları, develer ve atlar gibi diğer hayvanların av olduğu daha sonraki yerleri içeriyordu.

Prof. Barkai, “Paleolitik kutsal üçlünün evrensel olarak geçerli olduğu anlaşılıyor: Suyun olduğu her yerde filler de vardı ve fillerin olduğu her yerde, insanlar, en sevdikleri mega otçulları avlamak ve kesmek için taş çıkarmak ve alet yapmak için uygun kaya çıkıntıları bulmak zorundaydı.” diyor.

“Bu bir gelenekti: Yüzbinlerce yıl boyunca filler aynı rotada dolaşırken, insanlar da yakınlarda taş aletler üretiyordu. Sonunda bu fillerin nesli tükendi ve dünya sonsuza dek değişti.”


Tel-Aviv University. 26 Mart 2024.

Makale: Finkel, M., & Barkai, R. (2024). 

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için