Blog
Roma İmparatoru Nero’nun Kötü Şöhreti Yalan mıydı?
Roma İmparatoru Nero’nun Kötü Şöhreti Yalan mıydı?
Zalimliği ile ün salmış olan Nero, gerçekten de Roma tarihçilerinin ileri sürdüğü kadar korkunç bir imparator muydu?
Hükümdarlık dönemi ve sonrasındaki yazılı açıklamalara dayanılarak, Nero’nun (MS 37-68) liderliğinde, genç rakiplerini zehirlemek, annesine suikast düzenlemek, Roma’nın büyük bir kısmını ateşe vererek yok etmek, Hristiyanları infaz etmek ve hatta kendi karısını öldürmek gibi zalimce davranışlarla tanımlanarak güç delisi bir despot olduğu düşünülüyor.
Bu olayların bazıları muhtemelen yaşandı. Ancak, eleştirilerin hedefinde olan imparator hakkındaki “Ölülerin Sırları: Nero Dosyaları” adlı yeni PBS belgeseline göre, yakın zamanda yapılmış bir tarihi kayıt incelemesi, Nero’nun bu çirkin suçların bazılarında masum olduğunu ileri sürüyor.
Dahası; Amerika’dan bir profesör ve bir tarihçi olan Rebecca Benefiel’in söylediğine göre, her ne kadar Roma tarihçileri Nero’yu büyük ölçüde nefret edilen biri olarak yazsalar da, Pompeii kentindeki arkeolojik kanıtlar Nero’nun sıradan halk arasında beklenmedik bir şekilde popüler olduğunu öne sürüyor.
Nero, MS 54 yılında hükümdar olduğunda sadece 17 yaşındaydı. Benefiel, tutulan tüm kayıtlarda, Nero’nun yönetmekten çok sanatla ilgili olduğunu; bu uğraşın güçlü Roma Senatosu karşısında onu sevimli kılmadığını yazdığını söylüyor.
“Nero, önceki liderler gibi askeri zaferlere sahip değildi. Askeri tören alayları imparatorluğa gelir getirirdi ve burada Roma’nın başarısı, gücü ve saygınlığı da kutlanırdı -Nero ile birlikte bu pek sık gerçekleşmedi.”
İnanılması zor hikayeler
Nero hakkında bilinenlerin çoğu şu 3 antik tarihçiden kaynaklanıyor: Publius Cornelius Tacitus, Gaius Suetonius Tranquillus ve Cassius Dio. Fakat kanal temsilcileri bir bildirilerinde bu tarihçilerin yazılarının Nero’ya karşı taraflı olabileceğini ve onların, imparatoru kötü yapan bu kabahatleri abartmış olmasının veya uydurmasının da mümkün olduğunu söylüyor.
Örneğin; Tacitus’a göre genç Nero’nun 13 yaşındaki üvey kardeşi Britannicus’u içeceğine zehir katarak öldürdüğü söyleniyor. Ancak; belgelerin yeniden düzenlenmesi, Tacitus’un siyasi niyetlerle zehirleme konusunda yaptığı kayıtlardaki önemli hataları ortaya çıkardı.
Tacitus, Nero’nun bir testi suya kokusuz ve renksiz bir zehir eklediğini yazmıştı; bu su, daha sonra içeceği soğutmak için kullanıldı ve zehir o kadar güçlüydü ki Britannicus saniyeler içinde ölmüştü. Ancak filme alınan deneyler, o günün popüler bitki özlü zehirlerinin Nero’nun zehrinin zannedilen kadar hızlı bir şekilde öldürmesi için çok yüksek bir konsantrasyona sahip olması gerektiğini gösterdi.
Film yapımcılarına göre böyle bir zehrin belirgin bir kokusu ile bir rengi olması ve Britannicus’un ondan yudumunu almadan önce bunu kolayca fark etmiş olması gerekiyordu.
PBS’e göre Tacitus, Nero’nun MÖ 64 yılındaki Büyük Roma Yangını’nı başlattığı ve bu sırada şehir alevler içindeyken onun kemanını çaldığı yönündeki hikâyelerin de sorumlusu. Alevler 6 gün boyunca tutuşmaya devam etti ve şehrin üçte ikisini yok etti ve bu da Nero’ya yanarak harabe haline gelmiş yerler üzerine yeni bir saray kompleksi inşa etme imkanı verdi. PBS’in bildirdiğine göre, Roma’daki birçok aristokrat Nero’nun senato iznini almaksızın bina planlarını geliştirmesi için bu yangını çıkardığına inanıyor.
Atlanta’daki Emory Üniversitesi’nden sanat tarihi doçenti olan Eric Verner, Nero’nun projesinin Roma seçkinlerinin gözünde “çok yakışıksız olarak görüldüğünü” söylüyor. PBS’e göre Nero’nun yangınla alakası olduğuna dair bir kanıt yok ancak soyluların Nero’nun projesine olan hoşnutsuzluğu muhtemelen bu dedikoduların yayılmasını kolaylaştırdı.
Halkın tercihi
Romalılar Nero’yu ne kadar hor görse de, Pompeii kentinde keşfedilen el yazısı kitabeye göre halk tabakası onu kutluyordu.
Benefiel, antik kentin MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu toprağa gömüldüğünü ve Nero’nun bu olaydan 10 yıl öncesine dek hükümdar olduğunu söylüyor. Benefiel’e göre küller Pompeii’yi kaplandığında, kamusal alanlardaki yazmalar korundu ve bu yazmaların bazıları Nero’ya övgüler içeren şarkılardı.
“Elimizde İmparatoru ve karısını güzellikle karşılayan ve onu alkışlayan bir dizi renkli kitabe var. Bunlardan birinde, ‘Verdikleri kararlardan dolayı, Yaşasın İmparator ve yaşasın İmparatoriçe! Onlar sayesinde sapasağlamız ve sonsuza dek mutluyuz.” deniyor. Yani burdan imparatorun genel halka yapmış olduğu iyiliklerden bir anlık, harika bir görüntü yakalayabiliyoruz.”
Benefiel, tarihçilerin özellikle de Suetonius’un, Nero’nun, onun o övgülerle dolu ışığını görmediklerini söylüyor. Chicago Üniversitesi’nin çevirisini yaptığı Suetonius’un “On İki Ceasar’ın Yaşamı” adlı kitabında Suetonius, Nero’nun şarkı söylemekle fazlasıyla meşgul olduğundan ve bir keresinde bir performansı sırasında onu alkışlaması için 5.000’den fazla genç adamı yanına çağırdığından söz ediyor.
Suetonius, “O şarkı söylerken, en acil bir sebepten bile olsa, hiç kimsenin salondan ayrılmasına izin verilmezdi. Bu yüzden bazı kadınların orada çocuk doğurduğu, kapılar kapalı olduğundan çoğu kişinin onu dinlerken ve alkışlarken duvardan gizlice atladığı ya da ölü taklidi yaptığı ve sanki gömülecekmiş gibi dışarı taşındığı söylenir.” diye yazıyor.
Seutonius, Nero için erkek çocuklarını istismar ettiği, evli kadınları ayarttığı, bakire rahibeleri baştan çıkarttığı ve hatta annesi ile bile gayrimeşru bir ilişki içinde olduğu gibi şeyler yazarak onu cinsel düşkünlük ile de hedefine alıyor. Nero’nun liderliği için ise, onun “hiç gözünü kırpmadan para harcayan” bir mirasyedi olduğunu ve ordularının onu Galya’daki bir isyanı bastıramadığı için terk ettiğini söylüyor.
Benefiel, Nero’nun MÖ 64 yılında hiçbir selef ve ya mirasçı bırakmadan intihar ettiğinde imparatorluğun kargaşa içinde kaldığını söylüyor; “Eğer Nero politikadan uzak durup kendini sadece sanata adasaydı, belki de herkes- buna Nero da dahil- daha mutlu olurdu.” diyor.
“Eğer ona kalsaydı muhtemelen imparator olmayı hiç seçmezdi. Onun son sözleri olan ‘Nasıl da bir sanatçı ölüyor benimle… ” ifadesi, onun askeri bir liderden çok sanatçı olduğunun bir özeti.”
Live Science. Mindy Weisberger. 20 Şubat 2019.
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >