Yeni örnekleme yöntemleri sayesinde müzede bulunan çok iyi korunmamış sekiz Kretase dönemi dinozor fosilinden kan hücresi ve lif örnekleri bulunması, paleonotoloji için yeni ihtimallere kapı açıyor, ve kuşlarla olan benzerliğe de dikkat çekiyor. 75 milyon yıllık fosillerin ikisnde görülen kırmızı kan hücresi benzeri yapılar, günümüzde yaşayan emu kuşlarının kırmızı kan hücreleriyle büyük benzerlik gösteriyor. Dört fosilde görülen kireçleşmiş kolajen lifleri de modern kemiklerdekine benziyor.
Hayvanların yumuşak dokusu, fosilleşme sürecinde ilk olarak yok olan kısımlar olarak bilinir. Kemik ve dişler yüzlerce milyon yıl boyunca korunabilirken, protein molekülleri 4 milyon yılda bozulur ve geriye sadece izleri kalır.
Daha önce, çok iyi korunmuş örnekler söz konusu olduğunda bir Trex ensek doku örneği, antik bir sivrisinekten hemoglobin örneği, ve 50 milyon yıllık bir kaplumbağa fosilinden pigment molekülü elde edilebilmişti, fakat bunlar hep istisnai örneklerdi.
Imperial College Londra bilimadamları, Nature Communications dergisinde yayınladıkları makaleyle, en az 75 milyon yıllık olan fosilleşmiş örneklerde organi yapılar elde etmenin olası olduğunu gösterdi, ve önceki görüşleri alt üst etti. Bu durum, dışarıdan bakıldığında yumuşak doku bulundurduğuna dair hiçbir ipucu vermeyen sıradan fosillerde bile geçerli görünüyor.
Paleontologlar araştırmada yüzyıldan uzun süredir Londra Doğa Müzesi koleksiyonlarında duran sekiz Kretase dinozoru kemiğini inceledi. Bu dinozor kemikleri iki büyük dinozor soyundan belirlenemeyen türleri içeriyor. Kuş kalçalı dinozorlar soyundan otobur Stegosaurus ve Iguanodon gibi dinozorların yanı sıra, sürüngen kalçalı dinozorlar soyundan gelen etobur Velociraptor ve otobur Brachiosaurus gibi dinozorlar koleksiyonda bulunuyor.
Araştırmacılar dinozor fosili kalıntılarının içindeki yumuşak dokunun yerini, yapısını ve kompozisuonunu, taramalı elektron mikroskopu cihazıyla inceledi. Odaklanmış iyon ışını kullanarak da örnekleri kesip, fosillerin iç yapısını gözlemledi.
Araştırmada kullanılan sekiz fosil de ortalama bir şekilde korunmuş. Buna rağmen, kullanılan mikro ve nano spektrometri yöntemleriyle dört adet fosilde kireç haline gelmiş kolajen lifleri görüldü. Bu kireçleşmiş kolajen lifleri modern kemiklerle benzerlik gösteriyordu.
Bir teropot (ön bacakları kısa arka bacakları uzun) dinozorun pençesini inceleyen uzmanlar, obal ve çekirdeği daha yoğun görünen küçük yapılar keşfetti. Uzmanlar bunların kırmızı kan hücresi olduğunu düşünse de daha fazla test yapılması gerektiği konusunda uyarıyor. Bu yapılar başka bir fosilde daha gözlemlendi. Oval yapılar, Avustralya’da yaşayan, uçamayan, boyu 1.9 metreye ulaşan emu kuşunun kan hücreleriyle şaşırtıcı benzerlik gösteriyor.
Ekip yeni yöntemin, paleontologlar için yumuşak doku korunmasıyla ilgili yeni olaslıklar sunduğunu söyledi. Daha fazla fosil dinozor türlerinde kolajen liflerini ve hücre yapılarını inceleyebilmek, dinozorlar ve modern kuşlar arasındaki ilişkiye anlamamıza yardımcı olmanın yanı sıra, dinozor fizyolojisi, biyokimyası ve davranışına da ışık tutacak.
Milyonlarca yılı kapsayan dokuları örneklemek de, başlıca evrimsel olayların aydınlatılmasına yardımcı olabilir. Örneğin kırmızı kan hücresinin boyutu, birçok omurgalı canlıda metabolizma hızıyla ilişkilendirilir. Birçok eski hayvanın hücre boyutunu karşılaştırmak, bazı hayvanların ne zaman ve neden soğukkanlılıktan sıcakkanlılığa geçtiği konusunda ipucu verebilir.
Ekip kısaca bu yeni keşfin “paleontoloji çalışmanın yeni ve heyecanlı bir yolunun açılışını yaptığını” söylüyor.
Smithsonian, Imperial College London, Sci-News-Arkeofili
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >