Blog
T. rex’in Kolları, Yaralanma Riskini Azaltmak için Kısalmış Olabilir
Büyük dinozor avcısı Barnum Brown 1900 yılında ilk T. rex fosillerini keşfettiğinde, kolların iskeletin parçası olamayacak kadar küçük olduğunu düşündü.
Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com
T. rex’in kollarının neden bu kadar kısa olduğuyla ilgili yeni hipotez: T. rex sürüsü yemek için bir cesete saldırdığında kolları korumak.
Paleontolog Kevin Padian, yirmi yıl boyunca birinci sınıf öğrencilerine Dinozorlar Çağı adlı bir seminer verdi. Lisans öğrencileri tarafından sıkça sorulan bir soru vardı: Tyrannosaurus rex’in kolları neden bu kadar gülünç derecede kısa?
Padian, bu soru karşısında genellikle paleontologların önerdiği bir dizi hipotezi sıralıyordu: çiftleşme, avı tutmak ya da bir Triceratops’u devirmek için. Fakat genellikle gerçek boyutlu bir kopyanın yüzüne bakan öğrencileri şüpheli kalıyordu.
Padian’ın her zamanki yanıtı, “Kimse bilmiyor” oldu. Ama aynı zamanda, bilmeceye bir çözüm öneren bilim insanlarının bu konuya yanlış bir bakış açısıyla yaklaştıklarından da şüpheleniyordu.
Padian, T. rex’in kısa kollarının ne yapmak için evrimleştiğini sormak yerine, bu kolların hayvan için ne gibi yararları olduğu sorusunun sorulması gerektiğini söylüyor.
Acta Palaeontologia Polonica dergisinin güncel sayısında yer alan bir makalede, Padian yeni bir hipotez ortaya koyuyor: T. rex’in kolları, büyük kafaları ve kemik kıran dişleriyle bir T. rex sürüsü bir ceset üzerine saldırdığında, kazara veya kasıtlı olarak ampütasyonun önlenmesi için küçüldü.
Örneğin 13,7 metre uzunluğundaki bir T. rex, 1,5 metre uzunluğunda bir kafatasına sahip olabilir, ancak kolları yalnızca 90 cm uzunluğundadır; bu, 1,8 metre boyunda 13 cm kolu olan bir insana eşdeğerdir.
UC Paleontoloji Müzesi’nde (UCMP) küratör olan Padian, “Ya birkaç yetişkin tiranozor bir leş üzerinde toplanırsa? İnanılmaz derecede güçlü çeneleri ve dişleri olan, hemen yanıbaşınızda eti ve kemiği parçalayan bir grup devasa kafatası var. Ya oradaki arkadaşın biraz fazla yaklaştığını düşünüyorsa? Kolunuzu keserek sizi uyarabilirler.” diyor.
“Bu nedenle, onları zaten yırtıcılık faaliyetlerinde kullanmadığınız için ön ayakların kısalması faydalı olabilir.”
Padian, şiddetli ısırık yaralarının enfeksiyona, kanamaya, şoka ve nihayetinde ölüme neden olabileceğini söylüyor.
Padian, tyrannosauridlerin atalarının daha uzun kolları olduğunu belirtiyor, bu nedenle hem boyut hem de eklem hareketliliğinde azalmalarının bir nedeni olmalıydı. Bu, yalnızca Kretase döneminin sonunda Kuzey Amerika’da yaşayan T. rex’i değil, Orta Kretase’den gelen Afrika ve Güney Amerika abelisauridlerini ve Erken ve Orta Kretase dönemlerinde Avrupa ve Asya’da dolaşan ve T. rex’ten bile daha büyük olan carcharodontosauridleri de etkileyecekti.
Padian, “Bu konuda ileri sürülen fikirlerin hepsi ya denenmemiş ya da işe yarayamayacakları için imkansız. Ve hipotezlerin hiçbiri kolların neden küçüldüğünü açıklamıyor – yapabileceklerinin en iyisi, neden küçük bedenleri koruduklarını açıklamak. Ve her durumda, eğer kollar kısalmamış olsaydı, önerilen tüm işlevler çok daha etkili olurdu.” diyor.
Padian, son T. rex’in neslinin tükenmesinden 66 milyon yıl sonra, kendisininki de dahil olmak üzere herhangi bir hipotezi doğrulamanın zor olacağını itiraf ediyor.
Kollar ve T. rex
Büyük dinozor avcısı Barnum Brown 1900 yılında ilk T. rex fosillerini keşfettiğinde, kolların iskeletin parçası olamayacak kadar küçük olduğunu düşündü. T. rex’i tanımlayan ve adını veren meslektaşı Henry Fairfield Osborn, kısa kolların “pektoral kıskaçlar” yani çiftleşme sırasında dişiyi yerinde tutan uzuvlar olabileceğini öne sürdü. Bu, modifiye yüzgeçler olan bazı köpekbalıkları ve vatozların pelvik kıskaçlarına benzer. Ancak Osborn hiçbir kanıt sunmadı ve Padian, T. rex’in kollarının başka bir T. rex’in etrafında dolaşmak için çok kısa ve bir eş üzerinde herhangi bir kontrol uygulamak için kesinlikle çok zayıf olduğuna dikkat çekti.
Bir yüzyıldan fazla bir süredir, kısa kollar için önerilen diğer açıklamalar arasında, eşi çekmek veya sosyal sinyal vermek için el sallamak, T. rex’in yerden kalkmasını sağlamak için bir çapa görevi görmek, avını tutmak, düşmanlarına saplamak ve hatta geceleri uyuyan bir Triceratops’u itmek vardı. Padian, “Bir ineğin devrilmesini düşünün.” diyor. “Ve bazı paleontologlar, kolların hiçbir işlevi olmadığını, bu yüzden kollarla ilgilenmememiz gerektiğini söylüyorlar.”
Padian soruya farklı bir bakış açısıyla yaklaştı ve daha kısa kolların hayvanın hayatta kalması için ne gibi yararları olabileceğini sordu. Cevap, diğer paleontologların, birçok resim ve dioramada gösterildiği gibi, bazı tyrannosauridlerin tek başına değil, sürüler halinde avlandığına dair kanıtları ortaya çıkarmasından sonra geldi.
“Son 20 yılda ortaya çıkarılan birkaç önemli taş ocağı sahası, yetişkin ve genç tiranozorları bir arada muhafaza ediyor. Birlikte yaşadıklarını, hatta birlikte öldüklerini gerçekten varsayamayız. Sadece birlikte gömüldüklerini biliyoruz. Ancak aynı hayvanlara sahip birkaç site bulduğunuzda, bu daha güçlü bir sinyaldir. Ve diğer araştırmacıların daha önce ortaya koyduğu olasılık, gruplar halinde avlanıyor olmaları.”
Belki de, kollar sürünün beslenmesi sırasında korunmak için küçülmüştü. Özellikle T. rex gençlerinin, daha büyük yetişkinlerin işini bitirene kadar beklemesi akıllıca olurdu.
Padian yeni makalesinde, hiçbiri tam olarak test edilmemiş gibi görünen diğer paleontologların spekülasyonlarını inceliyor. UCMP’nin kapılarının dışındaki atriyuma hakim olan gerçek boyutlu T. rex alçısını ölçerek belirlediği ilk şey, hipotezlerin hiçbirinin gerçekten işe yaramayacağıydı.
“Kollar çok kısa. Birbirlerine dokunamıyorlar, ağızlarına ulaşamıyorlar ve hareket kabiliyetleri o kadar sınırlı ki, ne öne ne de yukarıya çok uzağa uzanamıyorlar. Muazzam baş ve boyun çok önlerinde ve ‘Jurassic Park’ta gördüğünüz ölüm makinesinin hemen hemen aynısı.”
Yirmi yıl önce, iki paleontolog kolları analiz etti ve T. rex’in kollarıyla yaklaşık 400 pound bench press yapabildiğini varsaydılar. Padian, “Ama mesele şu ki, onu almak için hiçbir şeye yeterince yaklaşamıyor.”
Komodo ejderlerine dikkat edin
Padian’ın hipotezinin günümüzdeki bazı korkunç hayvanlarda benzerlikleri var. Endonezya’nın dev Komodo ejderleri (Varanus komodoensis) gruplar halinde avlanır ve avını öldürdüğünde, daha büyük ejderler ceset üzerinde birleşir ve kalıntıları daha küçük olanlara bırakır. Beslenme sırasında timsahlar arasında olduğu gibi yaralanmalar meydana gelebilir. Aynı şey, ilk kez Geç Jura’da ortaya çıkan ve yok olmadan önce Geç Kretase’de zirveye ulaşan T. rex ve diğer tyrannosauridler için de geçerli olabilir.
Padian, hipotezi sağlam bir şekilde kurmak asla mümkün olmayabileceğini, ancak dünyanın dört bir yanındaki müze örneklerinde ısırık izleri kontrol edilirse bir korelasyon bulunabileceğini söylüyor. Bu, fosil kitle kaynak kullanımının oldukça başarılı olacağını belirtiyor.
“Kafatası ve iskeletin diğer kısımlarındaki ısırık yaraları, tiranozorlarda ve diğer etçil dinozorlarda iyi biliniyor. Kısalmış uzuvlarda daha az ısırık izi bulunursa, kısalmanın işe yaradığının bir işareti olabilir.”
“İlk yapmak istediğim, geçerli işlevsel fikirlerin basitçe işe yaramadığını belirlemekti. Bu bizi birinci kareye geri götürüyor. O zaman, tamamen mekanik düşüncelerden ayrı olarak sosyal organizasyon, beslenme davranışı ve ekolojik faktörler hakkında düşünerek bütünleştirici bir yaklaşım alabiliriz.”
Hipotezi oluşturmadaki bir sorun, farklı şekillerde de olsa ön ayaklarını bağımsız olarak kısalan birkaç büyük etçil dinozor grubunun olması.
“Bu gruplardaki uzuv kemiklerinin boyutları ve oranları farklı, ancak iskeletlerinin diğer yönleri de farklı. Aynı şekilde kısalmaları beklememeliyiz. Bu aynı zamanda devekuşu, emu ve rhea gibi büyük, yaşayan, uçamayan ratite kuşların kanatlarının kısalması için de geçerli. Belli ki kendi sebeplerinden dolayı farklı evrim yolları izlemişler.”
Padian, kısa kolların ve T. rex’in diğer özelliklerinin açıklamalarının tarihinde ortak bir nokta görüyor.
Bana göre, kolların ne yaptığına dair bu çalışma, bilimde hikayeleri nasıl anlattığımız ve neyin açıklama niteliği taşıdığı için ilginç. T. rex’in olası işlevleri hakkında bunun gibi birçok hikaye anlatıyoruz çünkü bu ilginç bir problem. Ama soruna gerçekten doğru yoldan mı bakıyoruz?”
University of California – Berkeley. 1 Nisan 2022.
Makale: Padian, K. (2022).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >