Blog
Thonis-Heracleion Kentinde MÖ 4. Yüzyıla Ait Meyve Sepetleri
Antik kent, MÖ 2. yüzyılda dalgalar altında kaybolduğundan bu yana el değmemiş şekilde kaldı.
Yazar: İrem Ersoylu
Mısır kıyısındaki batık antik kentteki inanılmaz keşifler arasında, el değmeden günümüze kadar ulaşan meyve sepetleri var.
Mısır’ın kıyısındaki Thonis-Heracleion kentinin batık kalıntılarında, MÖ 4. yüzyıldan günümüze ulaşmış meyvelerle dolu hasır sepetler, yüzlerce antik çömlek eser ve bronzdan eserler keşfedildi.
Antik kent, MÖ 2. yüzyılda dalgalar altında kaybolduğundan bu yana el değmemiş şekilde kaldı. Daha sonra, MS 8. yüzyılda deprem ve gelgit dalgaları da dahil olmak üzere yıkıcı doğal afetlerin ardından daha derine battı.
Mısır ve Yunan dillerindeki ismiyle Thonis-Heracleion şehri, Büyük İskender’in MÖ 331’de İskenderiye’yi kurmasından önce, yüzyıllar boyunca Mısır’ın Akdeniz’deki en büyük limanıydı.
Ancak İskenderiye yakınlarında yer alan Abu Qir Körfezi’ndeki geniş alan, yirmi yıl önce Fransa’dan sualtı arkeologu Franck Goddio tarafından 20 yıl önce, son zamanların en büyük arkeolojik bulgularından birinde yeniden keşfedilene kadar unutulmuştu.
Devasa heykeller, zaman içinde donmuş gösterişli bir uygarlığın kalıntıları arasındaydı. Keşiflerden bazıları 2016 yılında British Museum’daki büyük bir sergide gösterime sunuldu.
Goddio son keşifler karşısında şaşkınlığa uğradığını ve “meyve sepetlerinin 2.000 yıldan uzun bir süredir el değmemiş şekilde kaldıklarını ve ‘inanılmaz’ olduklarını” söylüyor.
Sepetin içi hala, eski Mısırlılar için kutsal olan Afrika palmiye ağacının meyvesi doum ve üzüm çekirdekleriyle doluydu.
“Hiçbir şey bozulmamış.” diyor. “Meyve sepetlerini görmek çok şaşırtıcıydı.”
Goddio, bunların günümüze kadar bu derecede sağlam gelebilmesinin bir nedeni olarak, yeraltı odasına yerleştirilmiş olabileceklerini söylüyor ve cenaze töreni ile ilgili bir anlamı olabileceğini de belirtiyor.
Söz konusu sepetler, Goddio ve arkeologlardan oluşan ekibinin, yaklaşık 60 metre uzunluğunda 8 metre genişliğindeki büyük bir tümülüsü ve Yunanların gösterişli cenaze adaklarını keşfettikleri bölgede bulundu.
Bulgular ayrıca Yunan tüccarlar ve paralı askerlerin Thonis-Heracleion’da yaşadığı MÖ 4. yüzyılın başlarına tarihleniyor. Şehir, Nil Nehri’nin Kanopik kolunun ağzında Mısır’a girişleri kontrol ediyordu. Yunanların geç Firavunlar döneminde buraya yerleşmelerine ve kendi tapınaklarını inşa etmelerine izin verilmişti.
Goddio tümülüs hakkında şunları söylüyor: “Burası kanallarla çevrili türden bir ada. Bu kanallarda Osiris’in (eski Mısır bereket tanrısı) birçok heykelciği de dahil olmak üzere, inanılmaz miktarda bronzdan oluşmuş birikinti bulduk.”
“Bu ada üzerinde tamamıyla farklı bir şey bulduk. Biri diğerinin üzerinde, çömlekten oluşan yüzlerce birikinti bulduk. Bunlar Attika’dan ithal edilmiş kırmızı üzerine siyah figürleri olan çömleklerdi.”
Bulgular daha da ilginç, çünkü tümülüsün altında çok miktarda minyatür çömlek – amforalar da dahil olmak üzere yüksek kalitede Antik Yunan örnekleri – vardı. Aynalar ve heykelciklerle beraber tümülüsün çevresinde bronz eserler vardı.
Ayrıca Goddio, insanların bu alana bir daha girmelerine izin verilmemesine neden olan “göz alıcı” bir törenin varlığını öne süren yanmaya dair geniş çaplı bir kanıt buldu. Sonrasında şehir birkaç yüzyıl daha yaşamasına rağmen, bulunan eserlerin hiçbiri dördüncü yüzyılın başlarından daha geç olmadığı için bu alan yüzlerce yıl saklı kalmış gibi görünüyor.
“Burada çok tuhaf bir şey var. Şu an için anlayamadığımız bir nedenden dolayı bu alan belki de bir kez kullanıldı, öncesinde ve sonrasında hiç dokunulmadı. Bu büyük bir gizem.”
Goddio, ziyafetlerde kullanılan ahşap bir divanın iyi korunmuş kalıntıları, büyük bir Attika vazosu ve “üstün kalitede” altın bir muska gibi eserlerin bazılarında cevaplar bulmayı umuyor.
Ayrıca arkeologlar yaklaşık 350 metre uzaklıkta, 25 metre uzunluğunda eşsiz bir Ptolemaios kadırgası buldular. Klasik geleneğe göre zıvanalı geçme (mortise-and-tenon) inşa edilmiş olsa da, Nil ve deltada nehir ulaşımı için mükemmel olabilecek düz tabanlı tasarımıyla eski Mısır’ın yapı özelliklerini de barındırıyordu.
Goddio liderliğindeki Avrupa Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü, Mısır’ın Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde çalışıyor. Bulgular müzelerde sergilenmeden önce incelenecek ve korunacak.
Daha fazla keşfin olma ihtimali oldukça dikkat çekici. Goddio, son yirmi yılda tekrarlanan kazılar yürüttükten sonra bile, şimdiye kadar alanın yaklaşık sadece yüzde 3’ünün keşfedildiğini tahmin ediyor.
The Guardian. 2 Ağustos 2021.
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >