Blog
Uluburun Batığındaki Kalayın Kaynağı Tacikistan Olmayabilir
Kalayın hangi madenlerden elde edildiğini keşfetmek; Orta Asya, Mezopotamya, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ülkeleri ve Avrupa arasındaki erken dönem ticari ilişkilere ve böylelikle dünyayı değiştiren erken dönem küreselleşmeye dair geniş kapsamlı bilgiler sağlayabilir.
Yaren Şener - www.arkeofili.com
Yeni çalışma, 3.300 yıl önce batan Uluburun gemisindeki kalay külçelerinin kaynağının Tacikistan değil, Britanya olabileceğini iddia ediyor.
C: Cemal Pulak/Texas A&M University
Arkeologlar, Tunç Çağı’nda kullanılan kalayın asıl kökeni hakkında 150 yıldır tartışıyorlar. Bronz; bakır ve kalay alaşımı olma özelliği taşıyor ve Tunç Çağı’nda kılıç, miğfer, bilezik, tabak ve ibrik gibi çeşitli eşyaların yapımında kullanıldı.
Kalayın hangi madenlerden elde edildiğini keşfetmek; Orta Asya, Mezopotamya, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ülkeleri ve Avrupa arasındaki erken dönem ticari ilişkilere ve böylelikle dünyayı değiştiren erken dönem küreselleşmeye dair geniş kapsamlı bilgiler sağlayabilir.
Bu bulmacayı çözmenin anahtarı, günümüzde Türkiye’nin batı kıyısında, Uluburun yakınlarında, MÖ 1320 civarında batan bir ticaret gemisinin taşıdığı kargolar olabilir. Gemiye ait enkaz, 1982 yılında dalgıçlar tarafından keşfedildi ve içinde bulunan yük, sualtı arkeologları tarafından kurtarıldı. Yük, lüks mallara ek olarak 10 ton bakır külçe ve 1 ton kalay külçe içeriyordu- bu, Tunç Çağı’ndan bu yana bulunanlardan çok daha fazlaydı.
Tübingen Üniversitesi’nde kıdemli profesör Ernst Pernicka, “Uluburun keşfinden 40 yıl sonra bile, kalay hakkındaki bilmece olduğu gibi kalmış durumda. Ancak yeni yöntemler uygulayarak çözüme ulaşmaya daha da yaklaşıyoruz.” diyor.
Yakın zamanda Frontiers in Earth Science dergisinde yayımlanan bir çalışmada, CEZA’da araştırmacı Dr. Daniel Berger ve aralarında Pernicka’nın da bulunduğu ortak yazarları, Science Advances dergisi Kasım 2022 sayısında Uluburun gemi enkazından elde edilen kalayın menşeini net bir şekilde tespit edebildiklerini iddia eden New York’taki Brooklyn Üniversitesi’nden Profesör Wayne Powell liderliğindeki araştırma ekibiyle çelişiyor.
2022’deki çalışma, bulunan kalayın çoğunun Kuzeybatı Tacikistan’daki Mushiston kalay yatağı ve Toros Dağları’nda günümüzde Türkiye-Suriye sınırına yakın bulunan iki maden kaynaklı olduğunu söylüyor. Ekip, analizleri için enkazdan 105 kalay külçesi örneği aldı ve bu kalay içeren yüklerin yüzde 90’ının kimyasal ve izotopik belirteçlerini tespit etti. Özellikle kalay ve kurşunun izotop oranlarını ölçtüler, bu da kalayın kökenine dair ipuçları sağlayan kimyasal bileşime benzer bir özelik taşıyor.
Ayrıca, bir eser element olan tellür oranı da Orta Asya’daki kalay yataklarına işaret ediyor. Powell ve ekibi, Uluburun’dan alınan külçeler ile yukarıda söz edilen madenlerden elde edilen kalay cevheri örnekleri arasında eşleşen özelliklere dayanarak net bir yoruma varabileceklerini iddia ediyor.
Doğu Akdeniz, Orta ve Geç Tunç Çağı’nda kalay yatakları ve kalay buluntuları. C: Daniel Berger / CEZA
Şimdi ise Berger ve diğer yazarlar, “Veriler bu açıklamayı desteklemiyor, bu şekilde net bir sonuca varılamıyor.” diyerek bu durumun aksini iddia ediyorlar. Mevcut çalışma için Berger, daha önceki çalışmalardan elde edilen kimyasal ve izotopik analizleri kapsamlı bir şekilde kontrol etti ve bunların Powell’ın veri seti ile çapraz kontrolünü sağladı.
Berger, “İzotop oranları ve kimyasal özelliklerden dolayı, Uluburun gemi enkazından elde edilen kalay külçe yükünün en azından bir kısmının İngiltere’deki Cornwall’dan gelmiş olma ihtimali daha da muhtemel görünüyor.
Özellikle geçmişte de benzer bir köken konusunda ele aldığımız İngiltere ve İsrail’den gelen Tunç Çağı kalay külçeleri ile yapılan karşılaştırma, bu sonucu ortaya koyuyor.” diyor.
Berger, “Ancak sonuç olarak kalayın Sakson-Bohem Erzgebirge ya da İber Yarımadası kaynaklı olması da muhtemel.” diyor. Ayrıca Avrupa ve Asya kalay yataklarından daha fazla örnek ve cevher analizine ihtiyaç duyulduğunu ekliyor.
Genel olarak, Tunç Çağı dördüncü binyılın sonlarından MÖ birinci binyılın başına kadar sürdü- ancak dünyanın bölgelerine bağlı olarak farklı başlangıçlar ve sonlar mevcuttu. Dokuza bir oranında bakır ve kalay alaşımı olan bronz, tek başına bulunan bakırdan önemli ölçüde daha sert olma özelliği taşıyor. Bakır cevherleri, Avrasya ve Afrika’nın birçok bölgesinde bulunuyor. Ancak Tunç Çağı’nda ulaşılabilen kalay cevherlerine Orta Asya, İran ve Avrupa’da yalnızca birkaç yerde rastlanıyor.
En eski bronz eserlerden bazılarının Dicle-Fırat nehir sistemindeki Mezopotamya şehir devletlerinde bulunmuş olması daha da şaşırtıcı nitelik taşıyor. Ancak burada kalay yatakları bulunmuyor, metalin uzun mesafeli ticaret aracılığıyla elde edilmesi gerekiyordu.
Pernicka ve Berger, “Çok sayıda arkeolojik buluntu, Britanya Adaları ve Orta Avrupa’nın Tunç Çağı’nda Akdeniz bölgesi ile ekonomik bir alan oluşturduğunu ve Tuna, Ren ve Rhône nehirlerinin ulaşım yolları veya okyanus aracılığıyla birbirine bağlandığını gösteriyor.” diyor. Örneğin, muhtemelen Baltık Denizi’nden ticareti yapılan kehribar boncukların Uluburun batığında bulunması, kuzey-güney ticaret yollarının varlığına işaret ediyor.
Standardize edilmiş ağırlıkların kullanımı, MÖ 2. binyılda Mısır ve Mezopotamya’dan Suriye, Anadolu, Ege ve Alpler üzerinden Orta Avrupa’ya kadar yayıldı. Bu standart ağırlıklar, kalay külçeleri de dahil olmak üzere ürünleri tartmak için kullanıldı.
Uluburun gemisinin bulunduğu dönemde Orta Asya için ne ağırlık sistemleri ne de Avrupa ve Doğu Akdeniz ile oluşturulmuş ticari bağlantılar belgelenebiliyor. Bu durum, kalayın batı kaynaklı olma ihtimalini vurguluyor.
Eberhard Karls Universität Tübingen. 25 Eylül 2023.
Makale: Berger, D., Kaniuth, K., Brügmann, G., & Pernicka, E. (2023).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >