Blog
Viking Kadın Mezarında Benzersiz Kumaş Parçaları Bulundu
Norveç’te MS 850 ila 950 yıllarına tarihlenen bir Viking kadının mezarında altı parça yün ve iki parça keten parça bulundu.
Yazar: İpek Kırömeroğlu
Norveç’te MS 850 ila 950 yıllarına tarihlenen bir Viking kadının mezarında altı parça yün ve iki parça keten parça bulundu.
NTNU Üniversitesi Müzesi’nden arkeolog Ruth Iren Øien, “Viking Çağına ait işlemeli kumaşları bulmak o kadar sıra dışı ki bir arkeolojik keşif ki, bunun gerçek olduğuna neredeyse inanamıyorsunuz.” diyor.
Alanında eğitim almamış bir göze kumaş parçaları kahverengi ve donuk görünüyor olabilir, ancak aslında bu tip arkeolojik buluntular çok özel bir değere sahip. Özellikle de bulduğunuz şey kaplumbağa formunda bir broşun üstünde korunmuş 1000 yıldan daha eski bir Viking Çağından kalma işlemeli yün kumaş parçasına aitse.
"Tekstil kalıntılarını incelemekle uğraşan bizler, bir cm’ye bir cm olan bir kumaş parçası bulduğumuzda seviniyoruz. Bu örnekte ise elimizde neredeyse 11 cm’lik bir tekstil kalıntısı var. Buna ek olarak, kumaş parçasının üzerindeki işlemelerin ortaya çıkarılması tamamen benzersiz.” diyor Øien.
Aslında bu o kadar ender rastlanan bir bulguydu ki, Øien mikroskop merceğinden gördüklerine inanamadı.
Viking Çağından kalma işlemeli tekstillerin, Danimarka’daki Oseberg ve Mammengraven gibi yalnızca birkaç zengin mezardan bilinen bir buluntu grubu olduğunu da sözlerine ekliyor Qien.
Benzersiz bir mezar örneği
2020 yılındaki kazılar sırasında güneydeki Trøndelag ilçesindeki Hestnes’de bir kadın mezarında, üzerinde kumaş parçaları olan bir broş bulundu. Mezar, Viking Çağı’nın ortasına, yani yaklaşık MS 850-950’ye tarihleniyor.
Ölen kadın, ince uzun tipte inşa edilmiş bir mezarın içinde yer alan ahşap bir mezar odasına yerleştirilmiş şekilde bulundu. Bu tip oda mezarların örneklerine Orta Norveç’te nadiren rastlanıyor.
Kazıdan sorumlu arkeolog ve proje yöneticisi Raymond Sauvage, “Oda mezarları çoğunlukla İsveç’teki Birka’da ve Danimarka’nın Scania (bugünkü Skåne), Norveç’in güneydoğu bölgeleri ve günümüz Almanyası sınırları içerisinde yer alan Hedeby dahil olmak üzere eskiden Danimarka’ya ait olan bölgelerde yaygın.” diyor.
Mezar eşyaları da sıra dışıydı. Kadın, Norveç’te oldukça nadir bulunan, ancak Danimarka’nın eski bölgelerinde tipik olan üç loblu bir broşla gömülü bulundu. Buna ek olarak sadece çok az sayıda Norveç mezarından bilinen birkaç yüz minyatür inci ile toprağa verildi.
“İnciler sağ omzunun üzerinde yoğunlaşmıştı, ama bunların kolye mi yoksa başka bir şey mi olup olmadıklarını bilmiyoruz. Hedeby’den benzer incilere sahip bir buluntu, bir tür inci işlemesinin örneği olarak yorumlanıyor ve burada da aynı durumun olması akla yatkın olabilir.” diyor Sauvage.
Bununla birlikte, dokumalar mezardan çıkan en sıra dışı buluntular olarak görülüyor.
Yelken açmak için 2000 koyun yünü gerekiyordu
Arkeologlar, mezarda altı parça yünlü kumaş ve iki keten kumaş olmak üzere sekiz farklı tekstil kalıntısı buldular. Kumaşlar kalite, yapı ve görünüm bakımından çeşitlilik gösteriyor.
Bugün kıyafetlerimizi kolayca çöpe atıyor ve etraflıca düşünmeden yenilerini alabiliyoruz ama Vikinglerin zamanında durum kesinlikle böyle değildi.
“Bir aileyi bir yıl boyunca giydirmeye yetecek kadar kumaş elde edebilmek için bir kişinin tam bir yıl boyunca çalışması gerekiyordu. Her yıl yeni kıyafetler almak yaygın bir durum değildi ve kuşkusuz, bu tür alışkanlıklar nesilden nesile aktarılıyordu.” diyor Øien.
Viking çağına ait bir tekneye yelken açmak için 2000 koyun yünü gerekiyordu. Emek ve kullanılan hammadde göz önüne alındığında, bir Viking dönemi yelkeninin bugünkü fiyatlarla 15 ila 20 milyon NOK (Norveç Kronu) arasında bir değere sahip olduğu tahmin ediliyor.
Bir diğer deyişle, oda mezardaki kadının bu kadar çok giysiyle süslenmiş olması, onun günlük hayatta da somut değeri olan bir dizi değerli eşyalarla gömüldüğü anlamına geliyor.
Øien, “Mezardaki kumaşların, kadının normalde yanında taşıdığı nesneler kadar, hatta belki de onlardan bile daha fazla değerli olduklarını tahmin ediyorum.” diyor.
Kadının kıyafetine ilişkin diğer nadir bilgiler
Bir mezarda bu kadar çok iyi korunmuş tekstil kalıntıları bulmak oldukça sıra dışı bir durum. Birçok yerde, iğnelerin broşlara bağlandığı yerler de dahil olmak üzere, tekstil kalıntıları birbirinin üzerine katmanlanmış şekilde bulunuyor. Bunlar muhtemelen hem iç hem dış giyimde kullanılan tekstil ürünlerinden oluşuyordu. Buna ek olarak, parçaların birçoğu çeşitli giysi türleri için kullanılan dikişler ve detaylar hakkında bilgi veriyor.
Bütün bunlar, arkeologlara kadının kıyafetlerine dair nadir bilgiler veriyor.
“Kadının kaplumbağa formundaki broşlarla tutturulmuş önlüklü bir elbise giydiğini düşünüyoruz. Elbisenin altında muhtemelen keten ya da ince yünden bir gömlek ya da mintan vardı. Omuzlarının üzerinde de muhtemelen işlemeli dekoratif detaylara sahip bir pelerin vardı.” diyor Øien.
“Pelerin ince yün kumaşla astarlanmış gibi görünüyor. Pelerinin kenarı boyunca ince örgü kalıntılarını görebiliyoruz. Bu örgü, kenarı güçlendirmek için yapılmış olabilir ama aynı zamanda dekoratif bir işlevi de olduğunu düşünüyoruz.”
Arkeologlar kıyafetlerin renklerini daha yakından inceliyor
Araştırmanın bir başka boyutunda, arkeologlar ayrıca kıyafetlerin renklerini de daha yakından inceleyecek.
“Mikroskop altında, bazı nakış ipliklerinin altındaki kumaştan farklı bir pigmentasyona sahip olduğunu görebiliriz. Nakış ipliklerinde kullanılan lif türlerinin kumaştaki liflerden ayrı olarak toprakta geçirdikleri zamandan farklı etkilenmesi bunun nedeni olabilir. Daha fazla analizin bize bazı cevaplar vereceğini umuyoruz.” diyor Qien.
Kimyasallar kullanılmadan bitkisel boyalarla boyandıkları için tarih öncesi tekstillerin rengini analiz etmenin son derece zor olduğunu da sözlerine ekliyor Qien. Bunun temel sebeplerinden biri ise tekstilde kullanılan renklerin son 1100 yılda toprağa sızmış olması.
Øien, “Ancak, mavi rengini oluşturan indigo gibi bazı renklerin izini sürmek diğerlerinden daha kolay.” diyor.
Tekstil üzerinde kullanılan renkleri belirlemek genellikle zorken, kumaşlarda kullanılan yünün nereden geldiğini bulmak oldukça mümkün. Bunun sebebi ise tekstil kalıntılarının oldukça iyi bir şekilde korunmuş olarak günümüze ulaşabilmiş olması. Kalıntılar o kadar iyi korunmuş ki, arkeologlar liflerin izotop analizini yapabilmeyi umuyorlar.
“İzotoplar aynı elementin türevleridir ve besin kaynaklarına, farklı coğrafi konumlara göre değişiklik gösterirler. Bu nedenle yündeki izotopları analiz etmek, kumaşın yerel koyunlardan mı üretildiğini yoksa ithal mi edildiğini bize söyleyebilir.” diyor Øien.
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >