Blog
Yaşamış En Büyük Tüylü Dinozor 9 Metre ve İki Ayaklıydı
Yaklaşık 9 metre uzunluğunda ve 1.400 kilogram ağırlığında olduğu tahmin edilen bu yaratık, Therizinosaurus’un akrabası olan önceki unvan sahibi Beipiaosaurus’tan dört kat daha ağırdı.
Sıla Eyler - www.arkeofili.com
Fosiller, 125 milyon yıl önce yaşamış bu “güzel tüylü zalim” yırtıcının büyük ve tüylerle kaplı olduğunu gösteriyor.
Tüylerine dair doğrudan fosil kanıtına sahip olduğumuz en büyük dinozor. C: rodos studio Ferhat Çınar
Kuşların dinozor olduğu teorisi 19. yüzyılın ortalarına uzanan ve pek de yaygın olmayan bir teoriydi. Ancak dünyaca ünlü Archaeopteryx fosilinin 1861’deki keşfiyle bu teorinin doğruluğu kesinlik kazandı. O zamandan beri dünya genelinde birçok tüylü dinozor grubu keşfedildi. Ancak şu anda en büyük tüylü dinozor unvanı Yutyrannus huali’ye ait.
Modern kuşların ortaya çıkmasına neden olan teropod dinozor grubu herkesin favorisi iki ayaklı yırtıcı olan Tyrannosaurus rex’i kapsayan ve Tyrannoraptors olarak bilinen bir grubun içinde yer alıyor. Bu durum akıllara ilginç bir soruyu getiriyor: T. rex tüylü müydü?
Şimdiye kadar bulunan bazı T. rex fosilleri beraberinde deri parçalarını da içeriyordu. Bu yüzden en azından yetişkin T.rex’lerin tamamen tüyle kaplı olmadığını biliyoruz. Ancak, yakın zamanda keşfedilen çok değerli bir fosil, dinozorların hem daha sık karşılaştığımız pullu, sürüngen benzeri deriye hem de daha yumuşak, kuş benzeri tüylere sahip olduğunu ortaya çıkardı. Bu durum adeta tarih öncesi bir özellikler mozaiği olarak adlandırılabilir.
Bu tüylü zalim hayvanların gerçekten var olduğu kesin. Örneğin Dilong paradoxus’a bakabilirsiniz. Bu küçük ama etkili yırtıcı, büyük çenesi ve sık ön dişleri sebebiyle T. rex ile benzer özellikler taşıyordu. Ayrıca bilim insanlarının vücudunun sıcak kalmasına yardımcı olabileceğini düşündüğü ince bir tüy tabakasına sahipti.
Sonra Yutyrannus huali ortaya çıktı. Adı tam olarak “güzel tüylü zalim” anlamına geliyor. Fosil, 2012 yılında bir satıcıdan satın alınmasıyla tanımlandı. Ve tüylü olduğu kesin olarak bilinen bugüne kadar keşfedilen en büyük dinozor oldu. Çünkü bu özellik doğrudan kanıt sağlayan fosillerle doğrulanabildi.
Elimizde Yutyrannus’a ait fosil kuyruk tüyleri var. Ancak muhtemelen henüz doğrudan kanıt bulamadığımız başka tüylü devler de vardı. C: Wikimedia Commons
Yaklaşık 9 metre uzunluğunda ve 1.400 kilogram ağırlığında olduğu tahmin edilen bu yaratık, Therizinosaurus’un akrabası olan önceki unvan sahibi Beipiaosaurus’tan dört kat daha ağırdı.
Yutyrannus huali’nin gövdesinin kısmen mi yoksa tamamen mi tüyle kaplı olduğu hala belirsizliğini koruyor. Ancak bu yırtıcının modern tüylerden farklı proto tüylere (Proto tüyler, kuşların ilk tüyleri olarak kabul edilir ve genellikle doğumdan hemen sonra esas tüylerin oluşumuna geçmeden önceki bir aşamadaki görülür) sahip olduğunu biliyoruz. Bu proto-tüyler, modern tüylerden farklı olarak uzun filamentlerdi (Avustralya Müzesi’ne göre yaklaşık 20 santimetre uzunluğunda) ve modern tüylerde gördüğümüz dikenler ve kıvrımlar gibi yapıları içermiyordu. Ancak yine de bu proto-tüylerin Yutyrannus’a soğuk iklimlerde sıcak kalmasını sağlayacak tüylü bir kaplama oluşturduğu düşünülüyor.
Yutyrannus yaklaşık 125 milyon yıl önce erken Kretase döneminde yaşadı. Bu nedenle T. rex ortaya çıktığında tiranozorlar arasındaki bu tüy özelliğinin kaybolmuş olması mümkün. Yavru T. rex’in bir teriyer kadar büyük olabileceği tahmin ediliyor. Ve bu dinozorun da tüylü proto-tüylerle kaplı olabileceği düşünülüyor. Ardından T.rex ergenlik dönemine ulaştığında (bu dönemde hızla üç kat büyüyebilirler) tüylerinin küçük parçalara dönüşmüş olabileceği ve bu parçaların eş bulma ritüellerinde işe yaramış olabileceği öngörülüyor.
Yetişkin T. rex’in tüylü olduğu düşüncesine şüpheyle yaklaşmanın mantıklı bir nedeni de dinozorun fizyolojisi. T. rex büyüdükçe hacmi yüzey alanından (deriden) çok daha fazla artmış olmalı. Bu durum, metabolik açıdan tüylü olmanın uygun olmayacağı anlamına geliyor çünkü bu kadar büyük bir hayvan için tüylerin sağladığı izolasyon çok fazla ısı birikmesine neden olurdu ve bu da T. rex’in aşırı sıcak olmasına yol açabilirdi.
T. rex’in sorunu soğumak değil, tam tersiydi. Yavruyken, yüzey alanı ile vücut hacmi oranı yüksek olduğunda, tüylü bir kaplamadan fayda sağlayabilirdi. İşte bu nedenle tüylerin ilk başta küçük hayvanlarda termoregülasyon sağlamak amacıyla evrimleştiği düşünülüyor. Küçük hayvanlar, büyük yüzey alanları nedeniyle vücutlarından ürettikleri ısıyı korumakta zorluk çekiyorlardı. Ancak bu yaklaşım devasa boyutlarla uyumlu görünmüyordu. Bu yüzden bazı gruplarda tüyler kayboldu, ama hala tüyleri koruyan diğer gruplar da mevcut. Bunlar arasında günümüzde gezegenimizi paylaştığımız dinozorlar da bulunuyor.
IFL Science. 10 Haziran 2024.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >