< Geri dönün
Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları
Yayınevi: Yem Yayınları
ISBN: 9789757438656
500,00 TL (KDV Dahil)
Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü
Yazar: Doğan Kuban
Cilt tipi: Karton Kapak
“İstanbul’u Yazmak” temalı 29. TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı Doğan Kuban’ın 1953’ten bu yana İstanbul kentinin tarihçisi ve yazarı bir İstanbullu olarak gözlemlerini aktardığı Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları adlı kitabının genişletilmiş 2. baskısı çıktı…
Kent ve Mimarlık Üzerine İstanbul Yazıları, bir yandan geçmişin gurur veren fakat giderek varlığı yeni kent kaosu içinde kaybolan mirasını, öte yandan geleceğin düşündürücü karanlığını dile getiren bir seçki. Kitap, okuyucuları tarihe sevgi beslemeye ve geleceği eleştirel bir yaklaşımla ele almaya davet ediyor.
Kitabın bu genişletilmiş baskısında, Kuban’ın özellikle Osmanlı Mimarisi (YEM Yayın, 2007) adlı kitabında ayrıntılı olarak anlattığı bazı anıtlara ilişkin bilgilerin yer aldığı yazılar çıkarılarak onun yerine, kentsel ve sosyal gözlemlere ağırlık veren yeni yazılar eklenmiş; böylece kitap, betimlemeden çok eleştirel gözlemlere ağırlık veren bir üslup kazanmıştır.
Kuban, “Eski İstanbullu” adlı şiiriyle başlayan kitabında okuyuculara çok zengin bir İstanbul panoraması sunuyor ve İstanbul’un arkeolojisinden Romalı-Bizanslı kimliğine, Osmanlı dönemindeki gelişmesinden son elli yılda geçirdiği dönüşümlere; Boğaziçi, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Süleymaniye gibi simgelere; İstanbul’da yaşanan kültürel ikilemlerden yeni kentlilere kadar çok sayıda olguya değiniyor.
Mimarın, plancının ve bilinçli aydınların içinde yaşadıkları kenti sevmeleri kadar sorgulamalarının da önemli olduğunu vurgulayan Kuban’a göre, İstanbul’u ve İstanbul’la birlikte Türkiye’yi ve Türk toplumunu yıkıcı olacağı kuşku götürmez bir yakın geleceğe hazırlamak için en büyük ve en güzel kentimize ve onun gelişimine eleştirel bir gözle bakmamız gerekiyor.
Umutlu bir tablo çizen Kuban, bunu belki de en güzel şu sözleriyle ifade ediyor: “Topoğrafyanın ve tarihin mirası olmasa, İstanbul’da güzeli bulmanın artık çok zor olduğunu itiraf etmeliyim. Ancak İstanbul’un hâlâ yok edemediğimiz doğal mekânları var. Deniz ve tepelerle oluşan, kıyılarla insanın gözünü uzaklara sürükleyen mekânlar. Üsküdar’la Beşiktaş ve Eminönü arasında gidip gelirken, Bebek’ten Kandilli’ye geçerken, Kadıköy’den Köprü’ye gelirken, Sarayburnu’ndan Boğaz’a bakarken, köprülerden geçerken, kıyı yollarında dolaşırken, Boğaz’dan Karadeniz’e açılır ya da Karadeniz’den Boğaz’a girerken, Marmara’dan ya da Salacak’tan İstanbul’a bakarken, hangi kültür tabakasından gelirseniz gelin bakmaya doyamayacağınız güzellikler var. Hele bunları baharın, dumanla kirlenmemiş bir sabahında, güneş sizi ısıtmaya başladığı zaman, İstanbul’un bir kıyısında, bir kahvesinde, hafif sisler içinde, Sisley’den bir tablo gibi algıladığınız zaman insanların yaptığı bütün kötülükleri unutabilirsiniz. Hafif bir kader ezikliğiyle belki affedebilirsiniz bile. Düşünceyi katmadığınız saf algı anlarında İstanbul’dan daha güzel bir kent olmadığını, dünyayı burada yaşadığınız için şanslı olduğunuzu bile düşünmeye başlayabilirsiniz...”
Türkçe
2010
371 Sayfa
18 x 24 cm