Blog
2. Dünya Savaşı’ndaki Ardenler Taarruzu’nun Sırları Açığa Çıkıyor
Ardenler Taarruzu (Bulge Muharebesi), Almanya’nın Batı Cephesi’ndeki son büyük saldırısıydı ve İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük ve en kanlı savaşlarından biriydi.
Yaren Şener- www.arkeofili.com
Drone-lidar teknolojisi, arkeologların II. Dünya Savaşı’nın geniş savaş alanlarını çok daha ayrıntılı olarak incelemesine olanak tanıyor.
Geride bırakılan savaş hurdası, 155 mm’lik bir Amerikan top mevzisinin yakınında bulundu. Bir topçu fitili (solda), bir nakliye fitili (sağ altta) ve diğer tanımlanmamış metal hurdaları var. C: Birger Stichelbaut
Arkeologlar, Ardenler Taarruzu’nun (Aralık 1944-Ocak 1945) gerçekleştiği savaş alanının bir bölümünü incelemek için bir drone’a yerleştirilmiş yüksek çözünürlüklü LiDAR cihazını kullandılar ve daha önce bilinmeyen neredeyse 1.000 tane yeni yapıyı ortaya çıkardılar.
Ardenler Taarruzu (Bulge Muharebesi), Almanya’nın Batı Cephesi’ndeki son büyük saldırısıydı ve İkinci Dünya Savaşı’nın en büyük ve en kanlı savaşlarından biriydi.
Ancak bölgedeki yoğun orman örtüsü, arazideki savaşa ait izlerin çoğunun gizli kaldığı anlamına geliyordu. Havadan çekilmiş fotoğraflar ile ağaç örtüsünün iç kısımları görülemiyor ve savaş alanı tamamen yürüyerek gözlemlenemeyecek bir büyüklükte.
Araştırmanın başyazarı Dr. Birger Stichelbaut, “Bunun, askeri tarihçiler tarafından üzerinde yoğun şekilde çalışılan, müzeler ile popüler medyada büyük ilgi gören ve kamuoyunca oldukça iyi bilinen bir savaş alanı olmasına rağmen, maddi kalıntıları hakkında çok az şey yayımlanmış.” diyor.
Bölgenin Lidar haritaları kullanılarak keşfedilen Bulge Muharebesi sırasında yapılan siperler. C: Birger Stichelbaut
Bilgi birikimimizdeki bu boşluğu doldurmak için Dr. Stichelbaut ile Gent Üniversitesi, Toronto Üniversitesi ve Argus Vision’dan bir araştırmacı ekibi, savaş alanında drone’a yerleştirilmiş bir LiDAR cihazı ile inceleme gerçekleştirdi. Sonuçlar,Antiquitydergisinde yayımlandı.
LiDAR, orman örtüsünün “iç kısımlarını görerek” arazilerin haritasını oluşturmak için lazer görüntülemeyi kullanıyor. Bu durumda ekip, çalıştıkları alanın yüksek çözünürlüklü haritalarını oluşturmak için SLAM-LiDAR kullandı ve daha sonra, düşük çözünürlüklü bir ulusal LiDAR veri setinde görünen özellikleri daha iyi anlamak için bunların daha geniş bir savaş alanı üzerindeki tahminini oluşturdu.
Dr. Stichelbaut, “Bu yöntem, savaşın izlerinin bu zamana kadar bilinmeyen bir ölçekte gözlemlenmesine olanak sağladı.” diyor.
Bu, SLAM’in savaş alanı arkeolojisindeki ilk uygulamasını oluşturuyor. Yöntem, sığınaklar, bomba kraterleri ve hatta topçu mevzileri gibi çok çeşitli özellikleri ortaya çıkardı. Bu, SLAM’in askeri miras alanlarının büyük ölçekli arazi haritalamasını nasıl her zamankinden daha mümkün hale getirebileceğini gösteriyor.
C: Stichelbaut et al. 2023.
Araştırmacılar, sahada yeni tespit edilen özellikleri inceleyerek bunları spesifik olaylarla ilişkilendirmeyi başardılar. Örneğin Amerikan topçu setlerinde Almanlara ait nesnelerin keşfedilmesiyle birlikte ekip, Alman kuvvetlerinin terk edilmiş Amerikan tahkimatlarından yararlanmış olduğunu saptadı.
Daha da önemlisi bu, savaşın üç aşamasını bizzat arazide ortaya çıkararak, savaşın kapsamı ve öneminin ilk kez anlaşılmasını sağlıyor.
Teknik, Avrupa’daki diğer ormanlık alanlar üzerinde de uygulanabilir, dolayısıyla İkinci Dünya Savaşı bünyesindeki savaş alanlarına ilişkin anlayışımız açısından çarpıcı sonuçlar doğurabilir.
Teknik, aynı zamanda değerli miras alanlarının korunmasına yönelik yeni olanaklar sağlıyor.
C: Stichelbaut et al. 2023.
Yazarlar, “Vaka çalışmamız, Ardenler’deki bazı alanlar hakkında halkın farkındalık düzeyini yükseltme ve buralara erişimi artırma potansiyelinin bulunduğunu açıkça ortaya koyuyor. Savaşa dair bu izlerin miras alanları olarak tanınması ve belirlenmesi, bunların ormanlarda mekanize biçimde yeniden yetiştirme amacıyla ağaç kesimi yapılması da dahil olmak üzere yıkıcı uygulamalara karşı uzun vadede korunmasını garantilemeye yardımcı olabilir.” diyor.
Antiquity. 16 Ağustos 2023.
Makale: Stichelbaut, B., Coucke, D., Passmore, D., Van de Winkel, J., & De Mulder, G. (2023).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >