Blog
2021 Ekim Ayının En Önemli 10 Arkeoloji Haberi
Ekim ayında Türkiye’de ve dünyada yapılmış en ilginç ve önemli arkeolojik keşifleri bu listede derledik.
10- Osmanlıların Kafasını Kestiği Savaşçının Çenesi Altınla Dikilmiş
Savaşçının alt çenesinin analizi, önceki bir olayda kötü bir şekilde kırıldığını, ancak yetenekli bir doktorun, iyileşene kadar çenesini tekrar birbirine bağlamak için muhtemelen altından yapılmış bir tel kullandığını ortaya çıkardı. Yaklaşık 650 yıl önce iyileşmiş çenenin keşfi şaşırtıcı bir bulgu, çünkü tıp uzmanının çenenin iki ana parçasını bir araya getirmeyi ne kadar doğru bir şekilde başardığını gösteriyor. Dahası, tıp uzmanı, savaşçının yaralanmasından yaklaşık 1.800 yıl önce çene yaralanmalarını kapsayan bir inceleme yazan MÖ 5. yüzyılda Yunan doktor Hipokrat tarafından ortaya konan tavsiyeye uymuş görünüyor.
9- Etrüskler Kimdi? Antik Dna Cevap Veriyor
Yeni bir çalışma, Orta ve Güney İtalya’dan MÖ 800 ila MS 1000 yıllarını kapsayan 82 eski bireyden elde edilen genom çapında verilerle esrarengiz Etrüsklerin kökenine ve mirasına ışık tutuyor.
Elde edilen sonuçlar, Etrüsklerin benzersiz kültürel ifadelerine rağmen, komşularıyla yakından ilişkili olduğunu ve tarihsel olaylarla ilişkili büyük genetik dönüşümleri ortaya çıkardığını gösteriyor. Yeni araştırma, 12 arkeolojik bölgeden toplanan antik genom verisinin neredeyse 2.000 yıllık bir döneme yayılan zaman kesiti sayesinde, bu tarihlerde Anadolu’dan yapılmış herhangi bir göç hareketinin olmadığını göstererek Etrüsklerin kökenine dair süregelen sorulara yanıt veriyor. Etrüskler, aslında, Roma’da yaşayan Latinlerle ortak bir genetik profile sahiplerdi; bu genetik profilin bir kısmı ise bölgeye Tunç Çağı’nda gelen bozkır kökenli bir soya işaret ediyordu.
8- 2.700 Yıllık Dışkı, Madencilerin Bira ve Rokfor Tükettiğini Gösterdi
Avusturya’da tuz madeninde çalışan Demir Çağı insanlarının dışkısındaki mantarlar, 2.700 yıl önce rokfor ve bira tükettiklerini gösteriyor.
Bu madenlerden eski dışkı örnekleri üzerinde çalışan araştırmacılar, bazı şaşırtıcı kanıtlar ortaya çıkardılar: rokfor (bir çeşit küflü peynir) ve bira üretiminde kullanılan iki mantar türünün varlığı. Bu sonuçlar, Hallstatt’taki tarih öncesi tuz madencilerinin yaşamına önemli ölçüde yeni bir ışık tuttu ve genel olarak eski mutfak uygulamalarının tamamen yeni bir düzeyde anlaşılmasına izin verdi.
7- Babil Tabletinde Bir Hayalet Çizimi Keşfedildi
3.500 yıllık bir Babil tabletinde, bir sevgili tarafından öbür dünyaya götürülen yalnız sakallı bir hayalet tespit edildi: “Arkana bakma!”
Ana hatları soluk, sadece belli bir açıyla görülebiliyor; British Museum’un karanlık kasalarında dünyanın en eski hayalet çizimi keşfedildi. Tablette, bir refakatçiye umutsuzca ihtiyaç duyan bir hayalet betimlenmiş. Adam, kolları uzanmış, bilekleri kadın tarafından tutulan bir iple bağlanmış olarak yürürken gösterilirken, tabletteki metin onları mutlu bir şekilde yeraltı dünyasına gönderecek bir ritüeli detaylandırıyor. Metin bir uyarı ile bitiyor: “Arkana bakma!”
6- Oturan Boğa’nın Torunu, DNA Analiziyle Doğrulandı
DNA analizi, Güney Dakota’da yaşayan bir adamın, ikonik Amerika yerlisi lideri Oturan Boğa’nın torunu olduğunu doğruladı.
Ünlü şefin saçından alınan DNA, uzun süredir bu akrabalığı iddia eden Ernie LaPointe’ninkiyle eşleşti. Tatanka-Iyotanka olarak da bilinen Oturan Boğa, şimdi Güney Dakota’da bulunan Sioux halkının Lakota kabilesine önderlik etti. Kendisi en çok, 1876’da Little Bighorn Savaşı’nda ABD’li Yarbay George Custer’ı mağlup eden askeri lider olmasıyla dikkat çekiyor. Yeni bulgu, Oturan Boğa’nın yaşayan en yakın akrabasının yine bir Lakota Sioux halkından olan LaPointe olduğunu ortaya koyuyor.
5- Vikinglerin Tam 1.000 Yıl Önce Amerika’da Oldukları Kesinleşti
Vikingler, Christopher Columbus’un Amerika’ya gelmesinden yüzyıllar önce, günümüzden 1.000 yıl önce Kuzey Amerika’da bir yerleşime sahipti.
Bilim insanları, ağaç halkalarını analiz eden yeni bir tarihleme tekniğinin, Vikinglerin MS 1021’de Kanada Newfoundland’da bir alanda iskan ettiğine dair kanıt sağladığını söylüyor. Avrupalıların, Columbus’un 1492’de Yeni Dünya’ya gelişinden önce Amerika’ya ulaştığı uzun zamandır biliniyordu. Ancak araştırmacılar şimdi ilk kez kesin bir tarih önerdiler. Nature dergisinde yazan bilim insanları, L’Anse aux Meadows’daki İskandinav yerleşimi için kesilmiş üç parça odunun ağaç halkalarını analiz ettiler. Araştırmacılar, referans olarak tarihli bir güneş fırtınası tarafından üretilen atmosferik bir radyokarbon sinyalini kullanarak, “ağacın kesin kesilme yılını” 1021’e sabitleyebildiklerini söylediler.
4- Etiyopya’da 600.000 Yıl Önce Yaşamış Bir İnsan Türü Keşfedildi
Yeni tanımlanan tür, yaklaşık 600.000 yıl önce Orta Pleistosen döneminde Afrika’da yaşadı ve modern insanın doğrudan atasıydı.
Eski fosilleri yeniden analiz eden araştırmacılar, bunların yaklaşık 600.000 yıl önce Afrika’da yaşamış yeni bir hominin grubundan geldiklerini ve bu nedenle yeni bir tür adını hak ettiklerini söylüyorlar. Soyu tükenmiş yeni bir insan türü tanımlandı:Homo bodoensis. Tür, yeni fosillere dayanılarak değil, eski fosillerin yeniden incelenmesiyle tespit edildi. Homo bodoensis, 770.000 ila 126.000 yıl önce, yaygın olarak Orta Pleistosen olarak bilinen, ancak şimdi teknik olarak Chibanian olarak adlandırılan bir dönemde Afrika’da yaşayan bir grup hominin fosilleri için önerilen isim.
3- Arkeologlar Norveç Buzundan 1.300 Yıllık Ahşap Kayak Çıkardı
Araştırmacılar 1.300 yıllık kayak takımının ilk tekini bulduktan yedi yıl sonra, en nihayetinde diğer tekini de gün yüzüne çıkardı.
2014 yılında arkeologlar, güney Norveç’teki Digervarden Dağı’nda buzda donmuş tek bir tahta kayak buldular. Şimdi, araştırmacılar 1.300 yıllık çiftin diğer tekini ortaya çıkardılar ve bunlar şimdiye kadar bulunan en iyi korunmuş antik kayaklardan biri oldu. Yaklaşık 185 cm uzunluğunda ve 17 cm genişliğinde olan ikinci kayak, eşinden biraz daha büyük. Her ikisi de yükseltilmiş ayak koyma yerlerine sahip. Kayaklarla birlikte bulunan deri kayışlar ve bükülmüş huş ağacı kabuğundan bağlar, ayak koyma yerindeki deliklere bağlanmış olmalıydı. Yeni kayak, aşınma ve nihai onarım belirtileri gösteriyor.
2- Keşfedilen Mumya, Mısır’daki Mumyalama Tarihini Değiştirebilir
Asilzade Khuwy’nin keşfi, Antik Mısırlıların varsayılan tarihten 1.000 yıl önce gelişmiş mumyalama yöntemleri kullandıklarını gösteriyor.
Eski Mısırlılar, tarih kitaplarının yeniden yazılmasına yol açabilecek yeni kanıtlara göre, daha önce düşünülenden 1.000 yıl önce ölülerinin sofistike mumyalamalarını yapıyorlardı. Khuwy adlı yüksek rütbeli bir asilzade mumyasının Eski Krallık dönemine tarihlenmesi, yaklaşık 4.000 yıl önce mumyalama tekniklerinin oldukça gelişmiş olduğunu kanıtlıyor. Vücudun mumyalama sürecinin ve kullanılan malzemelerin – son derece ince keten sargısı ve yüksek kaliteli reçinesi de dahil olmak üzere – karmaşıklığının, ancak 1.000 yıl sonrasında başarıldığı sanılıyordu.
1- Girit’te Bilinen En Eski Hominin Ayak İzleri Bulundu
Uluslararası araştırma ekibine göre, homininlere ait bilinen en eski ayak izleri Girit adasında bulundu ve en az 6 milyon yaşında!
Fosilleşmiş plaj tortullarından gelen ayak izleri, Girit’in batısındaki Trachilos köyü yakınlarında bulundu. Jeofizik ve mikropaleontolojik yöntemler kullanan araştırmacılar, onları günümüzden 6,05 milyon yıl öncesine tarihlendirerek, onları yürümek için kullanılan insan benzeri bir ayağın en eski doğrudan kanıtı haline getirdi. İzler, Tanzanya’daki Laetoli’de bulunan Australopithecus afarensis’e (Lucy) atfedilen izlerden neredeyse 2,5 milyon yıl daha eski. Bu, Trachilos ayak izlerini Kenya’da dik yürüyenOrrorin tugenensisfosilleriyle aynı yaşta gösteriyor. Bu iki ayaklıyla bağlantılı buluntular arasında femurlar bulunmuştu, ancak ayak kemikleri veya ayak izleri yoktu. Bu nedenle Girit ayak izlerinin tarihlendirilmesi, altı milyon yıldan daha uzun bir süre önce insan dolaşımının erken evrimine yeni bir ışık tutuyor.
BONUS
Karabük'teki Mağaranın Derinliklerinde 175 Yıllık Not Bulundu
www.arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >