Kısa boyunlu bir zürafa türünün 7 milyon yıllık fosil kalıntıları, zürafaların bu belirgin özelliklerinin hangi aşamalardan geçerek evrimleştiğini ve boyunlarının zaman içinde nasıl uzadığını gösteriyor.
Bugüne dek, zürafaların bu kadar uzun boyunlu şekilde evrimleşmesini açıklayan çok az sayıda fosil kanıtlara ulaşılabilmişti.
Araştırmacılar, tarihten günümüze uzanan bu fosil kalıntılarının tam anlamıyla “geçiş” özellikleri taşıdığını ve yalnızca Dünya’nın en uzun hayvanının yükselişindeki evrimsel boşluğu açıklaması açısından değil, aynı zamanda bir canlının başka bir canlıya nasıl evrimleştiğini açıklaması açısından da önemli olduğunu belirtiyorlar.
New York Teknoloji Enstitüsü Anatomi Profesörü ve çalışmanın baş araştırmacısı Nikos Solounias, “Zürafagiller familyasında, aslında orta uzunlukta boyuna sahip bir tür mevcut ve bu zürafanın evrimsel sürecindeki kayıp bir bağlantı.” diyor.
Solonuias, araştırılan canlının -Samotherium Major- Geç Miyosen periyodunda Avrasya’nın ormanlarında yaşadığını belirtiyor.
Araştırmacılar, S. Major fosillerini ilk olarak 1888 yılında keşfettiler. Ancak Solonuias, bu canlıların öneminin uzun bir süre fark edilmediğini belirtiyor. Solonuias, 1970’lerde Almanya’daki bir müzede doktora tezi için çalışrken bu fosillere göz attığını ve böylece fosillerin önemli olduğunu fark ettiğini belirtiyor. Solonuias, “Kemikleri gördüğümde, nefesim kesilmişti.” diyor.
S. Major’ın boyun kemikleri günümüz zürafanınkinden daha kısaydı, ancak zürafanın yaşayan tek akrabası, kısa boyunlu okapilerden daha uzundu. Solonuias, o zamanlar bu kemikler üzerinde çalışmak için yeterli zamana ve paraya sahip değildi, ancak bu sene Solonuias ve çalışma arkadaşları bu kemikleri incelemek üzere çalışmaya koyuldular.
Araştırmacılar, 4 S. Major, 3 zürafa (Giraffa Camelopardalis) ve 3 okapinin (O. Johnstoni) boyun kemiklerini incelediler. Zürafaların boyunları ortalama olarak 2 metre uzunluğundaydı. S. Major’ın boynu 1 metre uzunluğunda, okapinin boynu ise 60 cm uzunluğundaydı.
Buluntular onları çok şaşırtmıştı; yalnızca S. Major’ın boyun uzunluğunun zürafa ile okapinin boyun uzunluğunun tam arasında bulunması değil, aynı zamanda boynun şeklinin ve kemiklerin aralarındaki açıların da tam arada bulunuyor olması oldukça şaşırtıcıydı.
Araştırmacıların S. Major’ın boynunu resmetmeleri gerekirse, zürafa benzeri kısımların renginin kırmızı ve okapi benzeri kısımların da beyaz olması gerektiği, boynun üst kısmının kırmızı beyaz noktalarla çevrili olacağı ve boyundan aşağıdaki kısımların da pembe olacağı belirtiliyor.
S. Major’ın her yönden ara bir tür olduğunu belirten, araştırmanın ilk yazarı ve tıp öğrencisi Melinda Danowitz, “Tamamen bugün yaşayan iki türün arasında yer alan bir tür.” diyor.
Araştırmacılar aynı zamanda S. Major’ın boynunu nasıl tuttuğunu da incelediler. Kemiklerin pozisyonuna bakıldığında, S. Major’ın boynunu, inekler gibi yatay tutmak yerine, tıpkı zürafaların yaptığı gibi, dik şekilde tuttuğu görüldü.
Araştırmacılar S. Major’ın zürafanın doğrudan atası olmadığını da sözlerine ekliyorlar. “Doğrudan atasına çok yakın bir tür, ancak doğrudan atası henüz keşfedilemedi.” diyor Solonuias.
Natural History Museum of Los Angeles County araştırma görevlisi Donald Prothero, buluntunun çok önemli olduğunu belirtiyor: “Yaratılış teorisini savunan bazı insanların söylediklerinin aksine, bugün bir hayvan türünün başka bir türe nasıl evrimleştiğini gösteren geçiş fosillerine sahibiz. Sonunda, zürafaların uzun boyunlarını kısa boyunlu atalarından aldıklarını gösteren kanıtlarımız var.”
livescience
Arkeofili.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >