Blog
Amfitiyatroda Gladyatörlerin Tutulduğu Hücre Bulundu
Amfitiyatroda Gladyatörlerin Tutulduğu Hücre Bulundu
Yazar: Begüm Bozoğlu - www.arkeofili.com
English Heritage kurumunda kıdemli tarihçi Paul Pattison yaptığı açıklamada, ortaya çıkarılan hücrenin yanı sıra hayvan kemikleri, çanak çömlek parçaları ve sikkeler dahil olmak üzere diğer buluntuların, Richborough’nun Roma Britanya’sındaki önemine değindiğini söylüyor. İlk olarak MS 1. yüzyılda yerleşim gören bölgenin, MS 410’daki Roma egemenliğinin sonuna dek kullanılmaya devam ettiği biliniyor.
“Richborough’daki kazı sırasında yaptığımız keşifler şaşırtıcı ve heyecan verici ve amfitiyatronun yapısı ve kasabadaki bitişik yerleşimin doğası hakkındaki anlayışımızı çarpıcı bir şekilde değiştiriyor….Richborough’daki Roma kalesinin Romalılar için önemli bir yer olduğunu her zaman biliyorduk … ve şimdi, kalenin dışındaki kasabanın büyük bir kısmının dayerleşim görmüş olabileceğine dair kanıtlar toplayabildik.”
O zamanlar Rutupiae veya Portus Ritupis olarak bilinen Richborough, MS 43’te Britanya’nın fethi sırasında Roma birliklerinin ilk karaya çıktığı yerdi. English Heritage’a göre, bölge daha sonra Roma lejyonları için bir ikmal üssü ve nihayetinde büyük bir kaleye sahip bir sivil yerleşim yeri haline geldi. Pattison’ın belirttiğine göre; Richborough kıyıda olduğu için, o zamanlar Britannia olarak adlandırılan bölge ile Roma İmparatorluğu’nun geri kalanı arasında bir bağlantı sağlıyor olabilirdi.
Arkeologlar amfitiyatroya ek olarak, Richborough ve çevresinde bir zafer takı ve diğer yapıların kalıntılarını da keşfettiler. 5.000 seyirciyi ağırlayacak büyüklüğe sahip yapı, vahşi hayvan avları, idamlar ve gladyatör dövüşleri gibi halka açık gösterilere ve eğlencelere ev sahipliği yapıyordu.
Bu yıl yapılan kazılarda, arenanın duvarlarının sıvalı ve kırmızı, sarı, siyah ve mavi renklerde boyanmış harçlı kireçtaşı bloklardan yapıldığı ortaya çıkarıldı, ki bu İngiltere’deki Roma amfitiyatroları için oldukça nadir bir durum. Muhtemelen orijinal olarak boyanmış sahneler, belki de amfitiyatrolarda olanlara dair simgesel sahneler içeriyordu.
Nezarethane olduğuna inanılan odanın varlığı aslında 1894 yılından beri biliniyordu fakat uzmanlar başlangıçta alanın arenaya geçiş yolu olduğunu düşündüler. Ancak son kazı sırasında odanın temellerine ulaştıklarında, altı ayak yüksekliğindeki taş duvarların, sadece bir açıklığı olduğunu fark ettiler: arenaya çıkmaya mahkum olanlar için bir çıkış.
Eylül ayı ortasında başlayan ve bu ay sona erecek olan kazı sırasında çok sayıda eser keşfedildi. Buluntular arasında kesilip biçilmiş hayvan kemikleri, sikkeler, kişisel eşyalar, çanak çömlek parçaları ve bir kedi iskeleti bulunuyor. Neredeyse iskeleti tam olarak korunmuş olan kediye Maxipus adı verildi.
Yerleşimde evlerin olduğu bölümdeki amfitiyatronun dışına kasıtlı olarak gömülmeleri dışında kemikler hakkında çok az şey biliniyor. Normalde yırtıcılar tarafından parçalanması beklenen bu kemikler, neredeyse bir bütün olarak olarak günümüze ulaşmış, bu yüzden kasıtlı olarak gömülmüşler gibi görünüyor.
Smithsonian Magazine. 4 Kasım 2021.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >