Blog
Anglo-Sakson Göçü: Genetikten Yeni Bilgiler
Ekip, yeni veriler sayesinde bugün bu tarihi göçün etkisini de değerlendirebilir.
Begüm Bozoğlu - www.arkeofili.com
Romalılar ayrıldıktan yaklaşık 300 yıl sonra, Bede gibi yazarlar, Angluslar, Saksonlar ve onların Britanya Adalarına göçleri hakkında kayıt tuttular.
Issendorf mezarlığında 3532 numaralı mezardan mezar eşyaları. (C: Landesmuseum Hannover)
Arkeoloji, tarih, dilbilimi ve genetik de dahil olmak üzere birçok disiplinden akademisyen, Bede’nin kayıtlarının neyi tanımlamış olabileceğini ve o dönemde insan göçünün ölçeğinin, doğasının ve etkisinin ne olduğunu tartıştı.
Yeni genetik sonuçlar artık Doğu ve Güney İngiltere’deki nüfusun yaklaşık yüzde 75’inin atalarının Hollanda, Almanya ve Danimarka da dahil olmak üzere Kuzey Denizi kıyısındaki Kıta Avrupa bölgelerinden gelmiş olması gereken göçmen ailelerden oluştuğunu gösteriyor. Dahası, bu aileler İngiltere’nin mevcut nüfusuyla iç içe geçmiş durumda, ancak daha da önemlisi bu bütünleşme bölgeden bölgeye ve topluluktan topluluğa farklılık gösteriyor.
Araştırmanın baş yazarı Joscha Gretzinger; İngiltere’den 278 antik genom ve Avrupa’dan yüzlerce daha fazla genomla, Roma sonrası dönemlerde nüfus ölçeği ve bireysel tarihler hakkında gerçekten büyüleyici içgörüler elde ettiklerini, artık sadece göçün ölçeği hakkında değil, aynı zamanda topluluklarda ve ailelerde nasıl ortaya çıktığı hakkında da bir fikir edinebildiklerini belirtiyor.
Gretzinger ve meslektaşları, 4.000’den fazla eski ve 10.000’den fazla günümüz Avrupalısının yayınlanmış genetik verilerini kullanarak, eski Kuzey Denizi bölgesinde yaşayan yakından ilişkili gruplar arasındaki ince genetik farklılıkları belirlediler. Yapılan bu araştırmalar, Nature dergisinde yayımlandı.
Issendorf mezarlığında 3532 numaralı mezardan mezar eşyaları. (C: Landesmuseum Hannover)
Yerel nüfusla karışan göçmenler
Bölgeye vardıktan sonra, göçmenler yerel halkla karıştı. Bir keresinde, Dover yakınlarında yer alan Buckland’daki bir Anglo-Sakson mezarlığında, araştırmacılar en az dört kuşak boyunca bir aile ağacını yeniden oluşturabildiler ve göçmenler ile yerlilerin birbirleriyle evlendikleri zaman dilimini tespit edebildiler.
Bu aile, iki gen havuzu arasında büyük ölçüde etkileşim gösteriyordu. Genel olarak, araştırmacılar hem yerel hem göçmen kökenli incelenen mezarlıklarda önemli statüye sahip gömülere de tanık oldular.
Arkeologlar, Oakington Cambridgeshire’da çalışırken karmaşık bir üçlü mezar kazıyorlar. Bu üç kadının birbiriyle akrabalığı yoktu ve her birinin farklı oranda WBI (Batı Britanya ve İrlanda) ve CNE (Kuzey Avrupa) soyları vardı. (C: Duncan Sayer, University of Central Lancashire)
70’den fazla yazardan oluşan disiplinler arası ekip, arkeolojik verileri, göçmen kökenli kadınların, özellikle broş ve boncuk gibi öğeler dikkate alındığında, yerel kökenli kadınlara göre daha sık eserlerle gömüldüğünü ortaya çıkaran bu yeni genetik sonuçlarla birleştirmeyi başardı.
İlginç bir şekilde, silahlı erkeklerin her iki genetik kökene de eşit sıklıkla sahip olduğu bulundu. Bu farklılıklara, yerel olarak, çeşitli kökenlerde görülen belirgin ölü gömme adetleri veya zengin buluntulu mezarlar eşlik etti. Örneğin, Cambridgeshire’da bir inekle birlikte gömülü bulunan bir kadın, genetik olarak karışmış olsa da çoğunlukla yerel atalara sahipti.
Central Lancashire Üniversitesi’nden arkeolog ve çalışmanın baş yazarı Duncan Sayer, bu göçün toplulukları nasıl etkilediği konusunda önemli farklılıklar gördüklerini belirtiyor. Bazı yerlerde, Dover yakınlarındaki Buckland veya Cambridgeshire’daki Oakington örneğinde olduğu gibi, yerel halk ve göçmenler arasında aktif entegrasyonun açık işaretleri görülüyor.
Ancak West Sussex’teki Apple Down gibi diğer durumlarda, göçmen ve yerel kökenli insanların mezarlıkta ayrı ayrı gömüldüğünü belirtiyor. Belki de bu, bu sitede bir dereceye kadar sosyal ayrılığın kanıtı.
Çömlek kap, broşlar ve bir Roma kaşığı olan erken bir Anglo-Sakson mezarı. Oakington Cambridgeshire’daki bu Mezar 66, karışık soydan bir kadın içeriyordu. (C: Duncan Sayer, University of Central Lancashire)
Bu tarihi göçün günümüz İngilizleri üzerindeki etkisi
Ekip, yeni veriler sayesinde bugün bu tarihi göçün etkisini de değerlendirebilir. Günümüz İngilizleri, DNA’larının yalnızca yüzde 40’ını bu tarihi Kıta Avrupa atalarından alırken, genetik profillerinin yüzde 20 ila 40’ı muhtemelen Fransa veya Belçika’dan geliyor. Bu genetik bileşen, arkeolojik bireylerde ve erken Orta Çağ mezarlarında, özellikle Kent’te bulunan Frenk objelerinin bulunduğu mezarlarda görülebilir.
Araştırmanın baş yazarı Stephan Schiffels’in belirttiğine göre, Demir Çağı Fransa’sıyla ilgili bu ek soyun, Normanlar fethi gibi birkaç kesintili göç olayıyla mı, yoksa İngiliz Kanalı boyunca yüzyıllarca süren hareketliliğin sonucu mu olduğu belirsizliğini koruyor. Özellikle Orta Çağ dönemini ve sonrasını hedef alan gelecekteki çalışmalar, bu ek genetik sinyalin doğasını ortaya çıkarabilir.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >