Blog
Bilinen En Eski Oyunun İlk Örneği Azerbaycan’da Bulundu
Bazı oyun parçalarına hayvan başları oyulmuş olmasından dolayı bazen “tazılar ve çakallar” adı verilen 58 Delik oyunu, Tunç Çağın ortasından Demir Çağına kadar yüzyıllarca oynandı.
Elifnur Bingöl - www.arkeofili.com
Yeni bulgular, uzun zamandır Mısır’da ortaya çıktığı düşünülen 58 Delik oyununun aslında Azerbaycan’da doğmuş olabileceğine işaret ediyor.
Yeni araştırma, uzun zamandır Mısır’da ortaya çıktığı düşünülen 58 Delik oyununun aslında Güneybatı Asya’da doğmuş olabileceğine işaret ediyor. C: Crist ve Abdullayev, European Journal of Archaeology 2024
“58 Delik” oyunu, dünyada bilinen en eski oyunlardan biri. Daha önceki yorumlara göre, bu masa oyunu ilk kez Antik Mısır’da MÖ 2. binyılda ortaya çıktı, fakat son zamanlarda yapılan kazılar, bu dönemde Güney Kafkasya’da oyunun kalıntılarını ortaya çıkardı ve bu da oyunun kökenine dair anlayışımızı zorluyor.
Bazı oyun parçalarına hayvan başları oyulmuş olmasından dolayı bazen “tazılar ve çakallar” adı verilen 58 Delik oyunu, Tunç Çağın ortasından Demir Çağına kadar yüzyıllarca oynandı. Oyun, bazen özel yapılmış bazen de düz bir zemine oyulmuş tahtanın üstüne sıralanmış deliklerden oluşuyor. Bu delikler piyonların oturması için tasarlanıyordu.
Tahtanın üzerinde toplamda (doğru tahmin ettiniz) 58 delik bulunuyordu, ortada iki paralel sıra halinde 10’ar delik diziliydi ve bunların etrafını 38 delik çevreliyordu. Oynamak için her oyuncu beş piyonla oyuna başlıyordu ve sırayla, başlangıç noktasından kendi taraflarındaki bitiş noktasına kadar piyonlarını ileri doğru hareket ettiriyorlardı. Bazı deliklerin arasından çizgiler geçiyordu. Bu çizgiler “baca” veya “merdiven” görevi görüyordu, bazen oyuncuya hızla ilerlemeye yardım ederken bazen de kazara gerilemesine neden olabiliyordu.
Oyuncunun hamle yapabileceği yerlerin sayısı; atılan zar, çubuk veya benzer bir şeyle belirleniyordu. Oyunun yüzyıllar boyunca geliştiğini, farklı yerlerde veya farklı zamanlarda farklı şekillerde oynanmış olabileceğinin altını çizmek gerek.
Şimdiye kadar yaklaşık 80 adet 58 delik oyunu bulundu ve bunlar dünyanın çeşitli müzelerinde sergileniyor. Oyun tahtasının şekli, genelde onun ne zaman ve nerede yapıldığına dair ipuçları veriyor, örnekler Mısır, Levant, Mezopotamya, İran ve Anadolu gibi geniş bir bölgede bulundu.
Tarihlenen en eski tahta, Mısır’daki Teb’in Batı Yakasındaki Luksor yakınlarındaki el-Asasif nekropolünde bulundu. Oyun büyük olasılıkla, MÖ 2.060-2.009 yıllarında hüküm sürmüş Firavun II. Mentuhotep’in görevlilerinden birine aitti.
MÖ ikinci binyıldan kalma Teb’te bulunan 58 delikli tahta örneği. Piyonlara karışık bir şekilde bazen tazı, bazen de çakal kafası oyulmuş. C: Metropolitan Museum of Art via Wikimedia Commons
Bir diğer erken dönem oyun tahtası ise, Anadolu’da, Kayseri’de yer alan Kültepe’de bulundu, muhtemelen MÖ 1885-1836 yıllarına ait.
En eski tarihlenen örnekler Mısır’da bulunduğundan, oyunun burada icat edildiği varsayılıyordu. Ancak bu konuda fikir ayrılıkları vardı. Bazı bilim insanları, oyunun popüler olduğu, daha uzun ve istikrarlı bir süre oynandığı Güneybatı Asya’da ortaya çıkmış olabileceğini öne sürüyordu.
İşte şimdi, arkeolog Walter Crist ve Rahman Abdullayev tarafından yürütülen yeni araştırma bu görüşü destekler nitelikte sağlam kanıtlar sunuyor.
Araştırmaya göre Azerbaycan’dan elde edilen bulgular, Mısır’da ortaya çıkmasından çok daha önce, MÖ üçüncü binyılın sonlarında ve ikinci binyılın başlarında, bu bölgede oynanmaya başlandığını gösteriyor. Dahası, oyunu oynayan insanların o dönemde Güneybatı Asya’daki bölgesel etkileşimlere girdiği görülüyor.
Yazarlar, “58 Delikli oyunun Güneybatı Asya’daki çeşitliliği, gerek erken ortaya çıkışı gerekse buradaki uzun ömürlülüğü, kökenlerinin Mısır’dan daha kuzeyde olabileceğini sağlam bir şekilde öne sürüyor.” diyor.
Oyunun en iyi kayıtlara geçen versiyonu, Bakü’nün güneybatısında, Hazar Denizi’nin batı kıyısına yakın Gobustan Ulusal Koruma Alanı’ndan geliyor. Oyun bir taşa “oyulmuş” bir desenden oluşuyor ve 2015 yılında tesadüfen keşfedildi.
Crist ve Abdullayev, “Belirli delikleri birbirine bağlayan dar kanalların yer aldığı bir dizi sığ oyuk olarak işlev gören desen, Güneybatı Asya ve Mısır’da bulunan tahtalara çok benziyor.” diyor.
Oyunun diğer örnekleri Ağdaşdüzü, Yeni Türkan ve Düb?ndi alanlarında bulundu.
Yazarlar, “58 Delik oyununa ilişkin bu örnekler, daha önceki bulgulara katkıda bulunuyor ve bulundukları alanları yorumlarken onu bir araç olarak kullanarak, oyun hakkında düşüncelerimizin değiştirmemiz gerektiğini öne sürüyor.” diyor.
“Orta Tunç Çağı’nda Kuzeydoğu Afrika ve Batı Asya’ya yayılan oyun kültürlerinin Kafkaslar bölgesini de kapsadığı açık.”
Crist ve Abdullayev, oyunun işgal yoluyla yayılan nesneler veya fikirler olmaktan ziyade ticaret yolları aracılığıyla yayıldığına inanıyor. Çalışmaları, 58 Delik’in Mısır’da popüler olmadan önce Güneybatı Asya’da ortaya çıkmış olabileceğini öne sürse de yazarlar, herhangi bir kültürün bu buluşla anılması için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor.
“58 delik oyununun kökeni neresi olursa olsun, Orta Krallık Mısır’ının soylularından, Kafkasya’nın sığır çobanlarına, Anadolu’daki Eski Assurlu tüccarlarından ve Orta Krallık piramitlerini inşa eden işçilere kadar çok çeşitli insanlar tarafından hızla benimsendi ve oynandı.” diyor.
Oyunun yayılması, oyunların sosyal ve kültürel sınırlar ötesinde etkileşimi kolaylaştırarak “sosyal arabulucu” olarak hareket etme kabiliyetinin bir kanıtı.
Yazarlar, “Oyunlar, tüccarlar arasında ilişkiler kurmaya özellikle uygun çünkü oyunlar, insanların güvenilirliğini yargılamak ve gelecekte sosyal ve ekonomik ilişkiler kurmak için kullandıkları bir yol.” diyor.
Crist ve Abdullayev, bu masa oyunlarının doğasının biraz “geçici” olduğunu savunuyor. Bu da arkeolojik kayıtlardaki varlıklarının kolaylıkla gözden kaçmış olabileceğini düşündürüyor. Belki de oyunun başka versiyonları, özellikle Kafkasya’da yeniden keşfedilmeyi bekliyor; kalıntılar, bu bölgenin tarihine ve oyunun nasıl ortaya çıktığına daha büyük bir ışık tutabilir.
IFL Science. 4 Haziran 2024.
Makale: Crist, W., & Abdullayev, R. (2024).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >