Blog
Binlerce yıllık tarihi tünel, doğa yürüyüşçülerinin uğrak mekanı oldu
Defne ilçesi Dursunlu Mahallesi'nde bulunan tünel, asırlardır ayakta.
Hatay'da milattan önce 4'üncü yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen su tüneli doğa yürüyüşçülerinin ve kaşiflerin uğrak mekanı oldu. Uzmanlar, tünelin dönemin en ünlü metropolislerinden birinde olduğunu söylerken, doğa yürüyüşçülerinden biri, "İlk gördüğümüzde girmeye çekindik, sonrasında cesaretimizi toplayıp girdik. Çökme yaşandığı için belli bir yere kadar ilerleyebildik" ifadelerine yer verdi.
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve Büyük İskender'in ölümünden sonra komutanlarından Seleucus I. Nikator tarafından M.Ö. 300'lü yıllarda kurulan Antalya, içinde barındığı tarihiyle dikkat çekiyor. Defne ilçesi Dursunlu Mahallesi'nde bulunan tünel, asırlardır ayakta.
KENTE SU TAŞIMAK İÇİN YAPILDI
Girişi dar olan ve içeriye doğru bir insan boyunu sığacak şekilde genişleyen kayaya oyulan tarihi tünelin 8 kilometre civarında bir uzunluğa sahip su iletim hattına ait olduğunu söyleyen Hatay.Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir, "Dursunlu tüneli, Antakya'nın özellikle 2'inci yüzyıl ile 4'üncü yüzyıl arasında nüfusunun yoğun olduğu, en zengin ve en müreffeh olduğu döneme ait su temin hatlarından bir tanesine aittir. Bu hatlar kayaya oyulmuş tüneller, su köprüleri, örme kanallar şeklinde inşa edilmekte kente kadar suyu taşımaktadır" dedi.
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve Büyük İskender'in ölümünden sonra komutanlarından Seleucus I. Nikator tarafından M.Ö. 300'lü yıllarda kurulan Antakya, içinde barındığı tarihiyle dikkat çekiyor. Defne ilçesi Dursunlu Mahallesi'nde bulunan tünel, asırlardır ayakta.
KENTE SU TAŞIMAK İÇİN YAPILDI
Girişi dar olan ve içeriye doğru bir insan boyunu sığacak şekilde genişleyen kayaya oyulan tarihi tünelin 8 kilometre civarında bir uzunluğa sahip su iletim hattına ait olduğunu söyleyen Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (HMKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir, "Dursunlu tüneli, Antakya'nın özellikle 2'inci yüzyıl ile 4'üncü yüzyıl arasında nüfusunun yoğun olduğu, en zengin ve en müreffeh olduğu döneme ait su temin hatlarından bir tanesine aittir. Bu hatlar kayaya oyulmuş tüneller, su köprüleri, örme kanallar şeklinde inşa edilmekte kente kadar suyu taşımaktadır" dedi.
DÖNEMİN EN BÜYÜK METROPOLLERİNDEN BİRİNDE
Tünel hakkında detayları paylaşan Prof. Dr. Hatice Pamir, şu bilgileri aktardı:
"Antakya'nın özellikle 2'nci yüzyıl ile 4'üncü yüzyıl arasında nüfusunun yoğun olduğu, en zengin ve müreffeh olduğu döneme ait su hatlarından bir tanesidir. Tarih boyunca bu suyun taşınmasında birkaç yöntem kullanılıyor. Bu tünellerin yapımında kayaç kısma rastlandığında, oyulan tünel genellikle 60-70 santim eninde ya da bir metre, yüksekliği 1 metre 70 santim kimi zaman daha kısa olabilir, kimi zaman yerine göre daha yüksek olabilir kayacın içini oyarak bir tünel halinde şekillendiriyorlar. Dördüncü yüzyılda Antakya, Roma İmparatorluğu'nun en büyük üç metropolisinden biri ve eyalet merkezidir ve Roma senatosunda temsil ediliyor. İskenderiye, Roma ve Antakya o dönem dünyasının en büyük ve zengin metropolleridir. Yoğun nüfusa sahip Antakya' da suya duyulan ihtiyaç nedeniyle su yolları inşa edilmiştir. Tabii bu tünellerin en büyük finans kaynağı Roma olsa da, bu tünellerin yapımı ile ilgili tek bir imparator adı veremeyiz, o zamanlarda bir ithaf yazıtı olmadığı için bilemiyoruz."
8 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA
Bazı noktalarda zamanla çökmeler veya tahripler meydana gelse de tünelin ait olduğu su yolunun 8 kilometre civarında bir uzunluğa sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Pamir, "Bu kentin su yolları, tünelleri, köprüleri bize Antikçağ Antakya'sının görkemini ve muhteşemliğini yansıtıyor. Dolayısıyla bu kanıtları korumak hepimizin için borcudur, hepimiz bunu kendimize görev edinmeliyiz. Çünkü biz Antakya'yı anlatabileceksek sonraki kuşaklara ve dünyaya, ancak bu arkeolojik kalıntılarıyla anlatabiliriz. Yoksa Antakya bir düş, bir hayal ülkesi gibi kalır sadece" dedi.
DOĞA YÜRÜYÜŞÜ YAPARKEN BULDULAR
Doğa yürüyüşçüsü Kemal Korkmaz ise dağ yürüyüşü sırasında tesadüf eseri tüneli gördüklerini, birkaç denemeden sonra cesaretlerini toplayıp içeri girdiklerini söyledi. Korkmaz, "Tünel, sağlı sollu 400-500 metre uzanıyor. Tünel içinde üç tane yukarıya doğru uzanan havalandırmalar var. Bu bölgede tünel olduğu ile ilgili duyumlar vardı ama ben ilk defa gördüm. Duyumlara göre Antakya Kalesi'ne kadar uzanıyor ama biz 400-500 metre ötesine gidemedik çünkü tünelin devamında zamanla çökmeler meydana gelmiş" diye konuştu.
"TARİHLE İÇ İÇESİNİZ"
Tünel içinde tavandan akan su damlacıklarının zamanla donduğunu gördüklerini söyleyen doğa yürüyüşçüsü Arif Günyaşar da, "İçerideki sıcaklık, ortalama 17-18 derece, çok güzel bir havası var. Böyle yerleri keşfetmeyi seviyorum. Bu bölgede yer yer, eskiden kazılan mağara ve tüneller karşımıza çıkıyor. Biz de onları görmek için her hafta sonu bu bölgelere yürüyüş düzenliyoruz. Bu bölgeler, turizme kazandırılıp yürüyüşler düzenlenebilir çünkü çok heyecan verici bir bölge, tarihle iç içesiniz" ifadelerine yer verdi.
www.haberler.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >