Blog
Çalışmaya Göre, Evrim Ağacımızın Çoğu Yanlış Olabilir
Moleküler ağaçlarla gruplandırılan hayvanların, coğrafi olarak, morfolojik ağaçlar kullanılarak gruplanan hayvanlardan daha yakın yaşadıkları bulundu.
Elifnur Bingöl - www.arkeofili.com
Yeni çalışma, organizmaların gen dizilemeleri yerine anatomilerini karşılaştırmanın evrim ağaçlarını belirlemede yanıltıcı olduğunu gösteriyor.
Moleküler evrim ağaçları, fil farelerinin, kır farelerden çok fillere yakın akraba olduğunu gösteriyor. C: Danny Ye
Communications Biologydergisinde yayımlanan çalışma, canlıları nasıl göründüklerine göre sınıflandıran yüzyıllık bilimsel çalışmaları sık sık gözden geçirmemiz gerektiğini öne sürüyor.
Darwin ve 19. yüzyıldaki çağdaşlarından beri biyologlar, anatomi ve yapılarındaki (morfoloji) farklılıkları itinayla inceleyerek hayvanların “soy ağaçlarını” yeniden inşa etmeye çalışıyordu.
Ancak hızlı genetik dizilem tekniklerinin gelişmesiyle birlikte, biyologlar artık türlerin evrimsel ilişkilerini çok daha hızlı ve ucuz bir şekilde birleştirmeye yardımcı olan genetik (moleküler) verileri kullanabiliyor. Bu süreçte de genellikle bir zamanlar yakından ilişkili olduğunu düşündüğümüz organizmaların aslında tamamen farklı dallara ait olduğunu kanıtlanıyor.
Bath Üniversitesi’ndeki bilim insanları ilk kez, morfolojiye dayalı evrim ağaçlarını moleküler verilere dayalı ağaçlarla karşılaştırarak, coğrafi konumlarına göre haritalarını çıkardı.
Moleküler ağaçlarla gruplandırılan hayvanların, coğrafi olarak, morfolojik ağaçlar kullanılarak gruplanan hayvanlardan daha yakın yaşadıkları bulundu.
Bath Üniversitesi Milner Evrim Merkezi’nde Evrimsel Paleobiyoloji Profesörü Matthew Wills, “Görünüşe göre birçok evrim ağacımız hatalı.Yüz yıldan fazla bir süredir organizmaları anatomik olarak nasıl göründüklerine ve bir araya getirildiklerine göre sınıflandırıyoruz ancak moleküler veriler genellikle bize oldukça farklı bir hikaye anlatıyor.
“Çalışmamız, hayvanların moleküler verilerine dayanarak bir evrimsel ağaç inşa ederseniz, hayvanların coğrafi dağılımlarıyla genellikle çok daha iyi uyuştuğunu istatistiksel olarak kanıtlıyor.
“Organizmaların yaşadığı yerler, biyocoğrafyaları, Darwin ve çağdaşlarının aşina olduğu önemli bir evrimsel bulgu kaynağıydı.
“Örneğin minik fil sivri fareleri, karıncayiyenler, filler, altın köstebekler ve yüzen manatiler, birbirlerinden tamamen farklı görünmelerine (ve çok farklı şekillerde yaşamalarına) rağmen, hepsi memeli evrimindeki aynı büyük daldan geliyor.
“Bu canlıların hepsi Afrika kıtasından geldiğinden, moleküler ağaçlar hepsini Afrotheria adında bir grupta topluyor; bu yüzden grup, biyocoğrafysıyla uyuşuyor.” dedi.
Ayrıca çalışmada, yakınsak evriminin (bir özelliğin genetik olarak alakasız iki organizma grubunda ayrı ayrı gelişmesi) biyologların daha önce düşündüğünden çok daha yaygın olduğunu bulundu.
Profesör Wills, “Uçmanın kuşlarda, yarasalarda ve böceklerde başka başka gelişmesi ya da karmaşık kamera gözlerinin mürekkepbalıklarında ve insanlarda başka şekilde evrimleşmesi gibi yakınsak evrimin birçok bilindik örneğine çoktan rastladık.
“Ancak şimdi moleküler veriler sayesinde, yakınsak evrimin her zaman gerçekleştiğini görebiliyoruz; yakından ilişkili olduğunu düşündüğümüz canlıların genellikle yaşam ağacında birbirinden uzak olduğunu öğreniyoruz.
“Ünlülere benzerlikleriyle para kazanan insanlar genellikle benzedikleri kişiyle akraba değiller ya da bir aile içindeki bireyler her zaman birbirine benzemiyorlar, aynı durum evrim ağaçlarında da geçerli.
“Bu durum, evrimin bir şeyleri yeniden oluşturmaya devam ettiğini, evrim ağacının farklı bir dalında sorunla her karşılaşıldığında benzer bir çözüm bulduğunu gösteriyor.
“Bu da demek oluyor ki yakınsak evrimi bizi, en zeki evrimci biyologları ve anatomistleri bile, 100 yıldan fazla bir süredir kandırıyormuş!” dedi.
Araştırma Görevlisi ve makalenin ilk yazarı Dr. Jack Oyston, “Biyocoğrafyanın evrimsel tarihi yansıtabileceği fikri, Darwin’i evrim teorisini doğal seleksiyon yoluyla geliştirmeye iten en büyük motivasyondu bu yüzden daha önce evrim ağaçlarının doğruluğunu bu şekilde test etmede doğrudan bir yöntem olarak düşünülmemiş olması oldukça şaşırtıcı.
“En heyecan verici kısım da moleküler ağaçların sadece Afrotheria gibi gruplara değil aynı zamanda kuşların, sürüngenlerin, böceklerin ve bitkilerin de yaşam ağacına daha iyi uyduğuna dair güçlü istatistiksel kanıtlar bulmamız.
“Bu kadar yaygın bir model olması, onu farklı evrim ağaçlarının genel bir şekilde test edilmesinde potansiyel olarak çok daha faydalı kılıyor ancak aynı zamanda yakınsak evrimin bizi yanıltmasının ne kadar yaygın olduğunu da gösteriyor.” dedi.
University of Bath. 1 Haziran 2022.
Makale: Oyston, J.W., Wilkinson, M., Ruta, M.et al.(2022).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >