Blog
Dinozorlar Uçma Becerisini Üç Defa Edindiler
Çoğu tüylü dinozorun önceden takdir edilmeyen aerodinamik becerileri aslında zannedilenden daha fazla dinozorun uçmasına yarıyordu.
Enes Gençtürk - www.arkeofili.com
Yeni bir çalışma, birçok tüylü dinozorun önceden düşünülenden daha aerodinamik olduğunu ortaya çıkardı. Ayrıca dinozorların uçuş becerisini bir defa değil tam üç defa edindiğini gösteriyor.
Uçabilen dört kanatlı küçük bir dinozor olan Microraptor, bir balık yer. C: Getty
Uçmak, görece nadir bir beceri. Çoğu hayvan emekler, sürünür, tünel kazar, yürür ve yüzer; daha azı havalanma becerisine sahiptir. Uçmayı diğer hareket etme biçimlerine kıyasla evrilmesi daha güç bir beceri haline getiren zorluklar vardır. Ancak, bu zorluklara rağmen, dinozorlar uçma becerisini bir defa değil birkaç kez edindiler.
Çoğu tüylü dinozorun önceden takdir edilmeyen aerodinamik becerileri aslında zannedilenden daha fazla dinozorun uçmasına yarıyordu. Bu sonuca varılmasını sağlayan şey Hong Kong Üniversitesi’nden paleontolog Michael Pittman ile ekibi tarafından yürütülen ve Current Biology dergisinde yayımlanan bir araştırmaydı.Uçuş becerisi tek bir soyda evrimleşen daha büyük bir aerodinamik beceri olarak değil, pek çok farklı tüylü dinozorun hareket ederek, kanat çırparak, çırpınarak ve farklı şekillerde havalanarak daha çok deneysel diyebileceğimiz bir şekilde edinildi. “Şu anda uçuş konusundaki geleneksel görüş değişmekte; birbiriyle akraba olan farklı grupların neredeyse aynı zamanda bağımsız bir şekilde uçmaya başladığı görüşü de bu değişimin parçası olan görüşler arasında yer alıyor.” diye belirtiyor Pittman. “Bu da uçuşun nadir bir beceri olduğuna yönelik geleneksel iddianın tam zıttı olarak karşımıza çıkıyor.”
Dinozorların uçmasıyla ilgili sahip olduğumuz bilgilerin tamamı kuşlardan geliyor. Bunun sebebi de kuşların aslında dinozor ailesinin yaşayan son üyeleri olması. Kuşların raptor benzeri atası, 150 milyon yıl önce, Jura devrinde en yakın dinozor atalarından ayrıldı ve Dinozor Çağı’nın diğer üyeleri arasındaydı. Bir asteroidin sebep olduğu 66 milyon yıl önceki kitlesel yok oluştan sonra, gagalı kuşlar bu felaketten sağ çıkan ve korkunç sürüngenlerin mirasını günümüze taşıyan tek dinozorlar oldu.
Fakat bu görüş henüz yeni sayılır. On yıllarca, kitaplarda ve müze gezilerinde, paleontologlar dinozorları yüzmedikleri ya da uçmadıkları için diğer eski kertenkelelerden ayırdılar. “Dinozorların uçması beklenen bir şey değildi.” diyor Pittman. Değişimi yaratan şey sadece tüylü dinozorların keşfi gibi keşifler değildi, fosillerin yeni analizler ve bakış açıları ile incelenmesi de bu değişime sebep oldu. Fosillerin bütünlüklü anatomisinin yanı sıra paleontologlar, kladistik adı verilen ve hayvanların sahip olduğu ortak becerilere yoğunlaşan, hangi dinozorların akraba olduklarına dair daha açık bir resim ortaya koyan yöntemi de kullanmaya başladılar.
Kimin kimle daha yakın akraba olduğunu ayırt edebilmek, tüylü dinozorların uçma becerisini nasıl edindiklerini anlamayı mümkün kılıyor. Örneğin, hangi kuş olmayan dinozor ile ilk kuşların akraba olduğunu anlamak bu konuda önemli bir detay. Ayrıca, paleontologlar, mühendislik tekniklerine de başvurarak tüylü dinozorların aerodinamik becerilerini incelediler, bu teknikler sayesinde uzmanlar hangi türlerin kanat çırparak hareket ettiğini hangilerinin ise yerde hareket ettiğini daha iyi bir şekilde test edebildiler.
Söz konusu araştırma, kuşlarla akraba dinozorların evrim ağacının, paleontologların bulgularıyla uyum sağladığını gösterdi. Söz konusu araştırmaya göre, erken kuşların en yakın akrabaları, deinonychosaur adı verilen -Velociraptor ve Trodon gibi raptor benzeri tüylü dinozorların bulunduğu- ailedeki dinozorlardı. Bunun ardından araştırmacılar, bir adım öteye gittiler. Dinozorların uçmak için gerekli kanat çırpış hareketlerinin önündeki mekanik engelleri aşıp aşmadığına bakan paleontologlar, deinonychosaurlar için uçma potansiyelinin en azından üç defa ortaya çıktığını buldular.
Kuşlar ve yarasalar gibi tüm omurgalıların uçmak için havaya atılma hareketi yaptığından yola çıkan Pittman ve ekibi, dinozorların da aynı şeyi yaptıklarını tahmin ediyor. Her ne kadar bilim insanlarının önceki tartışmaları dinozorların uçma becerisini koşup sıçrayarak “yerden havaya” kalkarak mı yoksa “ağaçlardan aşağıya” dalarak mı olduğuna yönelik olsa da uçuş becerisinin nasıl evrimleştiğinden bağımsız olarak yaşayan hayvanların öne atılarak havalanması deinonychosaurların da bu şekilde yaptığını gösteriyor olabilir. Pittman, “Bu sonuç yerden ya da yüksekten havalanma ihtimallerini hariç tutmuyor.” diye ekliyor, “Ağaç üstündeki kuşlar da atılma hareketiyle uçuyor.”
Normalde, kuşlar ve onların en yakın akrabaları, örneğin saksağan renkli küçük deinonychosaur Anchiornis, uçuş becerisinin anatomik izlerini taşırlar. Bu ufak dinozorlar, hafif kemiklere, kollarını kaplayan uzun tüylere ve avlarının ardından atılmalarına izin veren güçlü bacaklara sahipti. Araştırmacılar ayrıca kanat yüküne, yani her deinonychosaurun kanatlarının vücut büyüklüklerine oranına da baktı. Kanat yükü hesaplarını günümüzde uçtuğu bilinen hayvanlarınkilerle kıyaslayan araştırmacılar, hangi deinonychosaurların uçabildiğini hangilerininse uçamadığını anlayabildiler.
Ek olarak, deinonychosaurlar en çok kuşlarla akrabaydı; paleontologlar, deinonychosaur soylarının uçmaya izin veren kanatlara sahip olduğunu gördüler. Güney Yarıkürede yaşamış olan unenlagia cinsine mensup raptorlardan olan küçük, kuş benzeri Rahonavis uçmayı mümkün kılan becerilere sahipti. Soyağacının farklı bir dalında yer alan dört kanatlı, kuzgun renkli Microraptor da benzeri becerilere sahipti. Dahası, araştırmacılar deinonychosaur aile ağacının farklı bölümlerinde yer alan ve uçmak için gerekli niteliklere sahip -Bambiraptor ve Buiteraptor gibi- birkaç farklı tür de keşfetti. Yani uçmak sadece kuşlara özgü değildi demek mümkün. Pek çok kuş olmayan dinozor aerodinamik beceriler geliştiriyordu ancak sadece birkaçı gerçekten uçabiliyordu.
Arjantin’deki Bernardino Rivadavia Doğa Bilimleri Müzesi’nden paleontolog Federico Agnolin, “Yeni araştırma gerçekten heyecan verici ve kuşların kökenleri ile erken evrimine dair yeni fikirler ortaya koyuyor.” diyor. Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, dinozorların birden fazla kez uçma becerisine sahip olduğuna dair benzeri veriler elde edilmemişti. Dinozor aile ağacının yeni fosillerin keşfiyle değişeceğini unutmamamız gerektiğini ekleyen Angolin, uçuş becerisinin kaç kere edinildiğine yönelik görüşün de tekrar değişebileceğini söylüyor. Buna rağmen Angolin, “Yeni araştırma gerçekten de ufuk açıcı.” diye eklemeyi ihmal etmiyor.
Paleontologların karşılaştığı en büyük soru ise neden çoğu tüylü dinozorun uçabildiği ya da uçma becerisini edinmeye bu kadar yaklaştığı. Uçmak için belli başlı fiziksel gereklilikler var, örneğin, vücut ağırlığını yerden kaldıracak kalkış gücünü sağlayacak kanatlara ihtiyaç var ve paleontologlar bir süredir dinozorların bazı davranışlarının uçuş becerisine kapı aralamış olabileceğini düşünüyor.
“Uçuş becerisinin devamlı olarak evrilmesi neredeyse tamamen tüylü deinonychosaurların bazı davranışlarının bu beceriyle ilişkili olmasıyla alakalı.” diye söylüyor Pittman. Tüyler gösteriş yapmak, yalıtım sağlamak ve avın üstüne atılmayı kolaylaştırmak gibi amaçlara sahipti; kanat çırpmak yokuş yukarı koşarken ya da diğer aktiviteler sırasında daha fazla kontrol sağlıyordu. Diğer bir deyişle, yerde daha fazla manevra yapmak, dinozorların uçma becerisini edinmesini sağlamış olabilir.
Dinozorların ne zaman ve nasıl uçma becerisini edindiğinin daha anlaşılır bir taslağını çıkarmak elbette ki yeni fosillerin keşfiyle mümkün olacaktır. Keşfedilen her yeni fosil, paleontolojik yapboza bir parça daha ekleyerek dinozorların ne zaman ve neden uçma becerisini edindiğini açıklamaktadır. Şu anda, uçuş, birden fazla kez evirilmiş gibi duruyor; uzmanlar tabi ki kuşların ataları olmayan ancak yine de göklerde uçan yeni dinozor türlerini keşfedebilir. Paleontologlar yeni ipuçları için kayalıkları ve müze koleksiyonlarını ararken Dinozor Çağı’nda uçuş ile ilgili yeni bir keşif de gün yüzüne çıkabilir.
Smithsonian Magazine. 7 Haziran 2021.
Makale: Pei, R., Pittman, M., Goloboff, P. A., Dececchi, T. A., Habib, M. B., Kaye, T. G., … & Xu, X. (2020).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >